Times Square’in Çıplak Kovboyu

Jeffry, orta yaşı çoktan aşmış bir siyahi. Kaldırıma ayaklarını yaymış oturuyor. Belden yukarısı çıplak, sırtını da posta kutusuna dayamış. Öğle üzeri başka bir çıplağı görmek niyetiyle yola çıkmıştım ama o çıplak kara derili değil. Elindeki kartonu uzatıyor, üstüne çiziktirdiği yazıyı okuyorum: "20 dolar ver, istediğin kadar küfret bana. İmza: Jeffry".

"Niye küfrettiriyorsun kendine?" diyorum. Boyun eğiyor: "İşim yok, parasızım. Üç gündür kartona ’Açım’ diye yazdım, ancak bir hamburger parası topladım. Taktik değiştirdim. New York’ta karısına, patronuna diş bileyen çok insan var. Yüzüme sövüp sayarak stres atma fırsatı verdim. Dikkati çekmek için gömleğimi fora ettim."

Kaç para yaptın? "Daha siftah etmedim. Gelip geçenler senin gibi küfür işini merak edip soruyorlar. Sonra çekip gidiyorlar."

Eline para sıkıştırıp yoluma devam ediyorum.

*

Times Square, New York’un en işlek turist uğrağı. Yüksek binalar arasına sıkışmış minik meydanı keserek geçen Broadway, dünyanın tiyatro merkezi. Rengarenk afişler, dev tiyatro ilanları, çeşitli ürünlerin yanardöner ışıklı reklam panoları, gece gündüz pırıl pırıl.

Müzikallerin satılmamış koltuklarını son anda ucuza veren bilet gişeleri önünde, kuyruk hayli uzun. Çoğunluğu kadın kalabalığın ortasında, beyaz bir stetson (kovboy şapkası) görüyorum. Keyfim yerine geliyor, aradığım çıplak bu şapkanın altında.

Robert John Burck, vücut güzeli genç bir adam. Kolları, bacakları sert kaslarla örülü. Karın nahiyesi dümdüz. Teksas stili beyaz şapkası altındaki sarı saçları, sırtına kadar iniyor. Şapkasıyla dizine çıkan işlemeli beyaz çizmesi arasında tek giysi, ’briefs’ denilen küçük beyaz bir külot.

Şapkasında, külotun arkasında, gitarının üstünde, Naked Cowboy (Çıplak Kovboy) yazıyor. Yaklaşınca kadın çığlıkları duymaya başlıyorum. Trafik vızıltısını, araçların gürültüsünü bastıran ölçüde.

Robert, etrafa gülücükler dağıtıp gitarının telleriyle oynaşırken "İlk parçam: Hayatımın hikayesi" diye anons yapıyor. Serenad başlıyor: "Ben, Çıplak Kovboy..." Bir yandan isteri çığlıkları, öte yandan trafik gürültüsü, ambulans sirenleri şarkının sözlerini anlamıyorum.

*

Robert’ı geçen kış Times Square’den taksiyle geçerken gene aynı yerde görmüştüm. Çevresini saran bir sürü güleç yüzlü kadınla konuşuyordu. Gene çıplaktı. Soğuktan yüzünü allar basmıştı. Akşam ekranlarda kısa gösterisini izledim. Kalın palto, kabanlı genç kızlar, kadınlar Robert’a tempo tutarak eşlik ediyorlardı. Çıplak kovboy, mırıldanarak şarkı söylerken sürekli zıplıyordu. Isınmak için olsa gerek.

Bu kez mevsim ilkbahar, güneş tepede. Çıplak kovboyun keyfi yerinde, hem çalıyor hem söylüyor.

Kadınlar sadık hayranı. Bizim kovboy flört yapar gibi şov sergiliyor. Şarkılarını, bakışları hayranlarının gözünde kitlenmiş terennüm ediyor. Meydanda bir coşkunluk, inanılır gibi değil. Bazıları telefon numarası yazılı kağıtları uzatıyor. Kollarını yana açıp, koyacak yer yok, mesajı veriyor. İkinci şarkı bitince alkış tufanı. Kovboy, parmağıyla çizmelerini işaret ediyor. Yukardan aşağı ’tip’ (bahşiş) kelimesi iniyor.

Kadınlar, buruşuk dolarları çizmeye sıkıştırıyorlar. Yan yana hatıra fotoğrafları çektirmek için sıraya giriyorlar.

Sonra kovboy, yeni bir seansa daha başlıyor.

*

Oysa boş bir adam değil Robert John Burck. Cincinnati Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi mezunu.

Diplomat olmaya merakı yok, vücuduna güvenip modellikte şansını denemek için Los Angeles’a gidiyor. Ama aylarca iş bulamıyor. "1998’de Venice Beach’de kovboy kıyafeti içinde şarkı söylemeyi denedim. Sıcakta saatlerce gitar çaldım, yerdeki kutuya tek bir dolar attı birisi. Aktör olmaya çalışan bir tanıdığım, ’Değişik bir şey yap, görülmemiş olsun. Soyun mesela’ dedi"

Çıplak Kovboy’un start aldığı gün o gün. Robert minik külotla Los Angeles meydanlarında şova başlıyor, sonra Houston, Chicago derken New York’a geliyor. Times Square’de günde bin dolar hasılat yapıyor. TV programlarına davet ediliyor. Gece kulüplerinde şova çıkıyor. Şöhreti giderek yayılıyor.

"Japonya’ya çağırdılar gittim. Kolombiya’nın Cali kentinde şarkıcı Beyonce’nin Pepsi Cola reklamına çıktım. Amacım marka isim olmak. Dünyanın tek çıplak kovboyu benim. Sinema, müzikallerde şansımı deneyeceğim. Teklifler var. Olursa olur. Olmazsa bu kış da Times Square’de görüşürüz."
Yazarın Tüm Yazıları