Times Square’de herkes Türkiye’yi konuşuyor

New York’un her gün dünyanın dört bir yanından gelmiş turistleri ağırlayan ünlü meydanı Times Square... Meydanın göbeğinde de bir Türkiye reklam panosu. Milyonlarca turist önünden geçiyor, duruyor, fotoğraf çektiriyor. Üzerinde dansöz yok, saray yok, kebap yok; arabesk hiçbir öğe, en ufak bir laf kalabalığı yok! Yakışıklı bir genç adam, peri bacalarının altında davetkar bir şekilde elini uzatmış size ve “Misafirimiz olun” diyor, o kadar...
Geçen hafta tatil için New York’a giden arkadaşım aradı; “Buradaki ortamı görsen çıldırırsın. Burada yaşayan Türkler’in de gururu olmuş bu reklam panosu” dedi. Reklam panosunun önünde fotoğraf çektiren Alman turistle de aralarında şu diyalog geçmiş: “Burada ne anlatılıyor, anladınız mı?”, “Evet, bizi Türkiye’ye çağırıyor” “Etkilendiniz mi?” “Evet, az önce konuştuk kendi aramızda, bir sonraki turumuz Türkiye’ye olsun diye...” Arkadaşımın ağzı kulaklarına varıyor.

EMRAH YÜCEL PARMAĞI

New York Kültür ve Tanıtma Ataşemiz Ebru Ejder’i aradım hemen. Bu kampanya için, bizim buralarda ‘Dünyaca ünlü filmlerin afişlerini tasarlayan müthiş Türk’ olarak tanıdığımız Emrah Yücel ile çalışmışlar.
Üstelik New York dışına da onlarca afiş asmışlar.
İyisi mi gerisini kendisi anlatsın:
“ABD 2011 yılı reklam kampanyamızı New York, Los Angeles, Washington DC, Chicago ve Dallas’da gazete, dergi, internet, TV, açık hava billboardları, otobüslerin üzerleri ve metrolarda yer almak üzere ‘Be our quest’ (Misafirimiz olun) sloganıyla başlattık. Kampanyamız büyük ilgi gördü. Buradaki medyadan da hem Türkiye’ye tatile gitmek hem de yayın organlarında Türkiye’yi işlemek üzere pek çok teklif alıyoruz.
Times Square’daki açık hava reklamımız 1 Nisan’da başladı ama o kadar beğenildi ki, sözleşmemizi bu ayın ortasına kadar uzattık. Kapadokya’yı da özellikle seçtik çünkü Amerikalılar’ın çok sevdiğini ve seveceğini bildiğimiz bir bölge. Peri bacaları ve balonları da yan unsur olarak kullandık. Ve tabii ki bir de insan unsuru... Görselde yer alan kişinin yoldan gelen geçene elini uzatması davetimize bir sıcaklık katıyor.”
“Peki bu sıcaklığı veren bu genç adam kim? Pek Türk’e de benzemiyor çünkü...”
“Doğru” diyor Ejder, “Türk değil zaten. Amerikalı.”
“Türkiye’de Türkiye’nin reklamında oynayacak yakışıklı bir adam yok mu ki” diye merak ediyorum. Ebru Hanım bunun da bir strateji olduğunu söyleyip ekliyor: “Çünkü onları Türkiye’ye davet eden, içlerinden biri olmalıydı...”
Peki işe yaramış mı? Yanıt, evet! Kampanya Türkiye’ye daha şimdiden yüzde 24’lük bir ziyaretçi artışı sağlamış.

Aranjörler bir bir sahneye

Genç nesil söz yazarı-besteci ve aranjörlenden Hacı Mustafa Ceceli açtı bu yolu. Biz onun Sezen Aksu’ya yaptığı ‘İkili Delilik’, ‘Gidemem’ ya da Kenan Doğulu’ya yaptığı, ‘Çakkıdı’, ‘Aklım Karıştı’ gibi şarkılarını çok severek dinlerken o ENBE ile bir albüm yaptı ve ‘Unutamam’ ile yorumcu olarak hayatımıza girdi, ardından da kendi adını verdiği ilk albümünü çıkardı.
Sinan Akçıl da söz yazıyor, beste yapıyor ve şarkıların aranjelerine imza atıyordu ama yetmedi, geçen hafta ‘Kalp Sesi’ adlı ilk albümünü çıkardı. Onun Ceceli’den farkı, tek başına değil, bugüne kadar şarkı verdiği Ajda Pekkan, İzel, Ziynet Sali ve Hande Yener gibi isimlerle düet bir albüm yapması oldu.
Ve sırada Volga Tamöz var. Ajda Pekkan’dan Serdar Ortaç’a, Bengü’den Sibel Can’a kadar pek çok sanatçının albümüne imza atan Tamöz en son Murat Dalkılıç ve Hepsi kızlarıyla ‘Şık Şık’ adlı bir single hazırladı. İlk kez bu şarkının içinde kendi sesine de yer veren Tamöz için bu bir deneme değil, başlangıç. Çünkü Tamöz önümüzdeki Şubat’ta tamamen kendi şarkıları ve kendi sesinden oluşan bir albüm çıkartacak.
‘Çakkıdı’ tadındaki ‘Şık Şık’ın piyasaya çıkar çıkmaz listelere girmesi ünlü aranjörün hevesini artırdı. Şarkı, önceki gece Tamöz’ün Galata’da bir arkadaşının evinde verdiği partiyle kliplendi. Tamöz, Murat Dalkılıç ve Hepsi kızlarının yakın arkadaşlarının katıldığı partiyi Burak Ertaş görüntüledi ve ortaya önümüzdeki hafta videosu yayınlanacak son derece Avrupai bir klip çıktı...