Tesadüfen başladı şimdi dünya sıralamasında

Güncelleme Tarihi:

Tesadüfen başladı şimdi dünya sıralamasında
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2006 00:00

Ayten Keçeci, duvar tenisinde hem Türkiye’nin en iyi sporcusu hem de federasyon başkanı unvanlarını birlikte taşıyor. Duvar tenisiyle 1986’da tanışan Keçeci, squash’ın Türkiye’de yaygınlaşması için büyük çaba harcıyor. İki yıldır Avrupa şehirlerinde, hatta binlerce kilometre ötedeki Jamaika’da turnuvalara katılıyor. Türkiye’deki erkek sporcuların büyük kısmını yeniyor. Üstelik 20 yıla yakın bir süredir iş hayatıyla sporu bir arada sürdürüyor.

’Dünyadaki iyi sporcuların nasıl oynadığını görmek, profesyonel oyuncularla aynı havayı solumak için uluslararası turnuvalara katıldım. İnsanın, dünya sıralamasında ismini görmesi hoş bir duygu.’ Ayten Keçeci (34) iki yıldır Avrupa’daki duvar tenisi turnuvalarına katılıyor. Üç ay önce de Jamaika’daki Hedonism Open Turnuvası’na katılarak Avrupa dışındaki ilk maçını oynadı. İtalyan rakibi Manetta’ya yenildi ve eleme turunu geçemedi ama aldığı puanlar sayesinde dünya sıralamasında birkaç basamak yükseldi. Profesyonel Kadın Oyuncular Birliği WISPA’nın 2 Ocak’taki son klasmanında da 159. sırada. Bu yıl özellikle ABD’de katılacağı birkaç turnuvayla ilk 100’e girmeyi amaçlıyor.

Ayten Keçeci, 20 yıldır duvar tenisiyle haşır neşir. Bu spora başlaması ise tesadüf sonucu. İstanbul’da lise 2’de sınıfta kalınca bir yılı beklemede geçirir. Ailesi de, Ayten’i yıl boşa geçmesin diye İngilizce eğitimi kitaplarıyla tanınan Limasollü Naci Yayınları’na gönderir. 15 yaşında tecrübesiz bir elemandır, getir-götür işleriyle uğraşır. Bu arada yayınevinin ortağı Tunç Limasollü’nün ısrarıyla duvar tenisine başlar. "1986’da İstanbul’daki Hilton Oteli’nde Türkiye’nin ilk duvar tenisi kortu açıldı. Tunç Bey İngiltere’den ünlü sporcuların kasetlerini getirmişti. Bu kasetlerdeki hareketleri tekrar ede ede tekniğimi geliştirdim." O dönemde sadece yabancılar oynar duvar tenisini. Yayınevinden dört kişilik bir grupla onların arasına katılırlar.

Keçeci zaman içinde bir sürü yabancı erkeğin arasında tek kadın sporcu olarak nam salar. O dönemde Hilton’un her yıl düzenlediği turnuvada 100’ü aşkın katılımcıdan biridir. Bu erkeklerin çoğuyla başa baş mücadele eder. En iyi 5-6 isim hariç birçoğunu yenmeyi başarır. Bugün de ilk beş sıradakiler hariç Türkiye’deki erkek oyuncuları yenebiliyor.

İLK TURNUVASI 1992’DE

1992’de Etiler’deki Hillside tesislerinin açılmasıyla ilk kadınlar turnuvası düzenlenir. Böylece Keçeci hemcinsleriyle mücadele etme şansı yakalar. Bu ilk turnuvayı kazanır ve 2006’ya kadar da kendisini fazla zorlayabilen bir kadın sporcu da çıkmaz. Yıllar içinde turnuva sayısı artar ama kadın sporcu sayısı 15’i geçmez. Bunda, kadınların evlendikten veya çocuk yaptıktan sonra sporu bırakmalarının payı büyüktür. Bir kısmı da hevesle başladıktan sonra belli bir seviyeye gelince sıkılır. Bir de eğitmen sayısının azlığı yeni sporcuların yetişmesini önler. İstanbul ve Ankara’daki az sayıdaki eğitmenden 10 saat ders almak ciddi bir bedeldir. "Bugün saat başı ders bedeli 25 YTL civarında. Ama belli bir seviyeye ulaşmak için en az 10 ders şart. Ayrıca ders almak yeterli değil. Yeni başlayanların tek başlarına ya da bir partnerle pratik çalışma yapması lazım. Bu da ayrıca kort kirası anlamına gelir. Bu bedelleri özellikle iş sahibi olmayan gençlerin karşılaması pek kolay değil."

SPOR VE KARİYER BİR ARADA

Bu arada Ayten Keçeci Limasollü Naci Yayınlar’ından hiç ayrılmaz. Önce sekreterliğe sonra da sırasıyla şirket dışı iletişim sorumluluğuna, yurt dışı ilişkiler sorumluluğuna ve nihayet bugünkü görevi genel koordinatörlüğe kadar yükselir. Her akşam iş çıkışı antrenman yapmayı sürdürür. Bir yandan da gayri resmi federasyon başkanlığı görevini üstlenir. 2001’den itibaren turnuva sonuçlarına göre bir Türkiye sıralaması oluşturur. Turnuva haberlerini bir e-posta zinciriyle oyunculara yollar.

2003’te de patronu Tunç Limasollü’nün desteğiyle uluslararası turnuvalara da katılmaya başlar. İlk kez 2003 eylülünde Bratislava’da Avrupa Takımlar Şampiyonası’na katılır. Daha sonra 2004’te yine Bratislava’da ve St. Petersburg’da bireysel turnuvalarda raket sallar. Geçen yıl ise Prag ve Jamaika’nın Negril kasabasına gider, Estonya’nın başkenti Tallin’deki Avrupa Takımlar Şampiyonası’nda yine Türkiye’yi temsil eder. "Sadece bu turnuvalara katılmakla yetinmiyorum. Yabancı antrenörlerden tavsiyeler alıyorum. Uluslararası federasyonun toplantısına da gidiyorum."

Ayten Keçeci yaşı itibariyle böyle uluslararası turnuvalara en fazla 3-4 yıl daha katılabileceğini düşünüyor. "20’li yaşlarımda olsaydım daha üst sıraları kovalayabilirdim ama birkaç yıl sonra fizik kondisyonum aynı seviyede mücadeleye izin vermeyecek." Ancak, görünüşe göre federasyon faaliyetleri için çabalamayı sürdürecek. Bugünlerde federasyonun devlet tarafından tanınması için çalışıyor. Ayrıca, kişisel girişimiyle Avrupa Takımlar Şampiyonası’nın mayıs veya haziran ayında İstanbul’da yapılması için söz aldı bile.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!