Terör dönecek mi?

PKK’nın çekilmeyi durdurması önemli bir olaydır, kolay kolay silah bırakmayacağı görülmüş olmalıdır.

Haberin Devamı

Devlet demokrasi yönünde her adım attığında, yumuşaması umulan PKK’nın talep çıtasını daha da yükseltmesi, siyasi çözümün de zor olacağını gösteriyor.
Öcalan’ın etkisinin sınırları da tam belli değildir.
Kongra Gel’in 12 Temmuz’da yayınladığı “Tutum Belgesi”nde, Öcalan’ın talimatıyla geri çekilmenin yapılmakta olduğu belirtildikten sonra şu karar ifade ediliyordu:
“AKP tarafından sürecin sabote edilmesi veya sürecin giderek bir oyalama ve aldatma politikasına dönüştürülmesi durumunda yönetimimiz Önder Abdullah Öcalan’ın duruşuna göre tutum geliştirilecektir.” (Özgür Gündem, 13 Temmuz)
Diyelim ki iktidar oyalama ve aldatma yapıyor. Fakat KCK, “Öcalan’ın duruşuna” aldırmadan “Geri çekilmeyi durdurduk” diye açıklama yapıverdi!

KİŞİLİK KÜLTÜ

KCK’nın çekilmeyi durdurma açıklamasında tam 11 defa “Önder Apo” deniliyor; tipik bir kişilik kültü örneği! Cemil Bayık, Duran Kalkan, Bahoz Erdal gibi şiddet tutkunu kesim, bir taraftan Öcalan kültüne böyle yoğun referans yaparken, diğer taraftan da yeniden teröre zemin yaratmaya çalışıyorlar.
Zaten Öcalan “Çekilin” diye açıklama yaptığında, Kandil’dekiler “Ortadoğu’da şartlar çok lehimize, önemli atılımlara hazırlanıyorduk, Önderlik istediği için çekiliyoruz” demişlerdi, çekilmek içlerine sinmemişti. Onun için çekilmeyi sembolik düzeyde bıraktılar, şimdi de çekilmiyoruz diye açıkladılar. Çekilme böyle pamuk ipliğine mi bağlıydı?!
MİT terör örgütü PKK ile “Geri çekilme karşılığında demokratik adımlar atılacak” diye muğlak; takvimi, şartları, aşamaları, denetimi belirsiz bir anlaşma yapmış olabilir mi? Bunların tespit edilmiş olması lazımdı.

Haberin Devamı

ÖCALAN NE DİYECEK?

BDP’liler muhtemelen cumartesi günü İmralı’ya gidecek, Öcalan ne diyecek?
Öcalan’ın geleceği, silahların bırakılmasıyla kendisi hakkında kamuoyundaki tavrın yumuşamasına bağlıdır. Kendi “kült”üne kuvvetle inanmış biri olarak sözünün yerde kalmasını da içine sindiremez. “Çekilmeye devam edin, hükümet de adım atsın” gibi ‘diplomatik’ şeyler söyleyebilir.
Kısa vadedeki iniş çıkışlar ne olursa olsun, Türkiye çok karmaşık ve uzun vadeli zor bir sorunla karşı karşıyadır. İsmet Paşa, doğu gezisinde 9 Temmuz 1935 günü defterine şöyle yazmıştı:
“Kürt meselesi vardır. Siyasi olarak sindirilmiştir. Amma vardır.”
Dünden bugüne böylesine bir sorun.

Haberin Devamı

SİYASİ OLGUNLUK

Artık bu çağda sindirme imkânı yok. “Evli evine, köylü köyüne” deme imkânı da yok. Türkiye’de hem ayrılıkçı Kürt hareketi gelişiyor, hem bölgeler, iller ve insanlar arasında ekonomik ve sosyal ilişkiler ağı gittikçe güçleniyor, daha çok iç içe geçiyoruz. Neyi nereden ayıracaksın... Önümüzdeki uzun yıllarda iki eğilimden biri ağır basacak. Bu Türkiye’nin ekonomik, siyasi, kültürel cazibesine, demokrasi standartlarına ve dikkat, politik olgunluk düzeyine bağlı.
Ne demek mi bu politik olgunluk? Tony Blair’in anılarından aktarıyorum. Kuzey İrlanda’da Protestanlar, IRA ile görüşmeler yaptıran Tony Blair’in aleyhine “hain” diye bağırıp çağırıyorlar. Solcu Blair ne yapıyor? Hemen muhalefet lideri, muhafazakâr John Major’a gidiyor, yardım istiyor. Blair anılarında, “Ortamı yumuşatmak için John Major ve ben bir takım ziyaretler yaptık” diye yazar. (Sf. 204)
Sadece ortamı değil, sorunu da yumuşatmayı başardılar. Daha fazla yazmaya gerek var mı?

Yazarın Tüm Yazıları