‘Tereddüt yok’

AVRUPA Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan (Köln) bundan bir süre önce Cumhurbaşkanlığına bir mektup göndererek, yeni anayasa ile ilgili endişelerini belirtmiş; TÜRK, TÜRKİYE, ATATÜRK adlarını tarihe gömmek istercesine söylemler ve talepler ortaya atıldığını aktararak, bu arada Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız ile ilgili kaygılarını anlatmıştı.

Haberin Devamı

Atılgan’ın mektubu 1 Mart’ta köşemizde de yer almıştı.
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanlığı’ndan AADDF Başkanı’na gönderilen cevap şöyle: “TBMM’de devam etmekte olan yeni anayasa çalışmaları hususundaki endişelerinizi içeren mektubunuz alınmıştır.
Anayasalar bir ülkenin hukuk düzenini oluşturan temel metinlerdir. Anayasamızın 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu belirtilmektedir. Bu sebeple yeni bir anayasa hazırlanırken hukuki açıdan suç vasfı taşımayan çok farklı fikirlerin ifade edilmesi, tartışılması ve mümkün olduğunca bütün kesimlerin görüşünün alınması, söz konusu çalışmaların sağlıklı bir ortamda yürütülmesinin ön şartıdır. Sizin de bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti, binlerce yıllık kadim Türk devlet geleneğinin mirasını devralmış, Cumhurbaşkanlığı forsunda ifadesini bulan Büyük Türk devletlerinin tarihi tecrübelerini bünyesinde mezcederek köklü bir medeniyetin üzerinde yükselmiştir. Yeni anayasa çalışmalarının bu köklü tarihi miras çerçevesinde gelişeceği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
Ayrıca, TBMM çatısı altında çalışmaları devam eden yeni anayasa yazımının henüz tekemmül etmemiş olması ve Anayasa’nın 87. maddesi gereği yasama yetkisinin TBMM’ye, kanun teklif etme yetkisinin ise 88. maddesine göre Bakanlar Kurulu ve milletvekillerine ait olması sebebiyle konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı’nca belirtilecek bir husus bulunmamaktadır. Bilginizi rica eder, göstermiş olduğunuz hassasiyet sebebiyle teşekkürlerimizi iletir, çalışmalarınızda başarılar dileriz.”

Haberin Devamı

Dindarlığın ölçüsü

“Diyanet İşleri Başkanlığı bir dindarlık anketi yaptı. Olacak şey değil!
Bir kişinin ‘çok dindar’, ‘az dindar’ ya da ‘dindar değil’ gibi bir ölçüsü nasıl olabilir? Sayın Başkan acaba ne kadar dindar? Bunu sormak lazım. Yüzde 100 mü dindar, yüzde 99 mu dindar, yüzde 1 mi dindar? Nedir dindarlığın ölçüsü?
Haram yemek, kul hakkı yemek dindarlığa sığar mı? Sayın Başkan önce bunu bir açıklasın.”
(CHP İstanbul
Milletvekili, İhsan ÖZKES)

Haberin Devamı

İşçileri odaya kapattı istifalarını aldı...

“DÜN (önceki akşam) akşam PTT Genel Müdürlüğünde yaşanan bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. bildiğiniz gibi bugün Meclis’te PTT’nin AŞ olma yasa tasarısı gündemdeydi. Bunu protesto etmek için bütün sendikalar greve gitme kararı almışlardı. Gerçi PTT Genel Müdürü Osman Tural’ın zorlamalarıyla Memur-Sen’e bağlı Birlik Haber-Sen grevden çekildi. Diğer sendikaların çekilmemesi üzerine PTT Genel Müdürü, daire başkanlarına emir vererek Birlik Haber-Sen hariç diğer sendikalara üye olanların hemen istifa ettirilmesini, aksi takdirde ‘sürgün’ işlemlerini başlatacağını emretti. Hatta sendika üyesi olan memurların isimlerini daire başkanlarına göndertti. Başta Parasal Posta Daire Başkanı Cevdet Yalçınkaya olmak üzere bütün başkanlar memurlarının zorla, toplu olarak sendikalardan istifa etmesini emretti. Hatta Cevdet Yalçınkaya dairenin kapılarını kapatarak istifa etmeden kimsenin evine gitmesine izin vermedi. Sonuç olarak da birçok daireden birçok insan isteği dışında bağlı olduğu sendikadan istifa etmek zorunda kaldı. Tural, PTT’de ‘korku imparatorluğu’ kurmuş durumda. memurlarına zorla piyango sattırmanın yanında şimdi de zorla yasal olmayan yöntemlerle PTT çalışanlarını sendikalardan istifa ettiriyor. etmeyenleri tayinle korkutuyor. Bizim ismimizi yazmıyoruz, bir şifre isim (Zafer Mert) veriyoruz. Çünkü Osman Tural’ın ne yapacağı belli değil. insanların en yasal hakları bu şekilde gasp ediliyor. Lütfen bu duruma bir dur diyelim.”

Haberin Devamı

Kamu denetçiliği nedir?

KAMU Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelik yürürlüğe girdi. Bireye tanınan hak ve özgürlükler ancak hak arama özgürlüğünün kullanılmasıyla hayata geçer. Avukat Cengiz Hortoğlu, bu nedenle vatandaşlarımızın yeni yasayla ne gibi hakları olduğunu basın mensuplarıyla paylaşmak istiyor. Bu konuda kendisiyle cengizhortoglu@gmail.com adresinden temas kurulabilir.

OKUYUNUZ

“2B bataklığına yol açan ‘ayıplı’ yasa daha da değiştirilecek.”

“2B arazilerinin satışıyla gündeme gelen sorunları çeşit “tarafların” (!) yaklaşımıyla gündeme getiriyorsunuz. Bu tutumunuzu saygıyla karşılıyor ve bir yurttaşınız olarak da teşekkür ediyorum” diyen Doç. Dr. Yücel Çağlar her şeyi peşinen söylüyor:
“2B bataklığına yol açan ‘ayıplı’ yasa bir kez daha değiştirildi, daha da değiştirilecek.”
Çağlar şunları yazıyor:
“Orman mühendisiyim ve yaklaşık 40 yıldır da ormancılık politikası ve ekonomisi konularında araştırmanlık yapmaya çalışıyorum; 2B konusuyla da 2003’ten bu yana, artık bıkacak denli ilgileniyorum. ’2B arazisi’ sahibi, başka bir söyleyişle da 6292 sayılı yasanın tanımladığı türden bir ‘hak sahibi’ değilim. Kamusal varlıklar olan, dolayısıyla kamu yararına yönetilmesi gereken; ülkemiz özelinde ise hemen hemen tümü devlet mülkiyetinde olan ve Anayasanın 169. maddesi uyarınca devredilememesi, kamu yararı dışında kullanımlara konu olmaması gereken ‘orman’ sayılan yerler, bu kapsamda da orman ekosistemleri üzerinde herkes gibi ‘hak sahibi’ olan bir yurttaşınızım; siz de ‘hak sahibisiniz’, o da, bu da, şu da...
Ortada Anayasanın 169 ve 170. maddelerine; Anayasa Mahkemesi’nin daha önce aldığı iki kararına, insan haklarına açıkça aykırı olan bir yasal düzenleme var. Bu yasal düzenlemenin, yani 6292 sayılı yasanın ve onu değiştiren iki yasanın Anayasaya aykırılığı bir yana bırakılıp tartışmalarının ‘2B arazilerinin’ satışına, bu kapsamda da rayiç bedelin yüksekliğine/düşürülmesine, satış koşullarının daha da kolaylaştırılmasına indirgenmesinin bu anayasaya aykırılık durumunun pekiştirilmesi, kalıcılaştırılması anlamına geldiğini; siyasal iktidarın ‘ekmeğine yağ sürmekten’ öteye geçemeyeceğini düşünüyorum. Bu düşüncelerimi ‘on yüz milyon bin kere’ her fırsatta dile getirmeye çalıştım, çalışıyorum. Ne yazık ki, tartışmaların siyasal iktidarın istediği düzlemden bir santim bile dışına çıkmasını sağlayamadım.
Hoşgörünüzü dileyerek yineliyorum:
6292 sayılı yasa ve dolayısıyla onu değiştiren 6412 ve 6444 sayılı yasalar, Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırıdır!
Tartışmaların ‘2B arazilerin’ satışına, rayiç bedellerin yüksekliğine vb konulara indirgenmesi, kandırmacanın değirmenine su taşımaktır; aymazlıktır!
Ortada devlet arazilerini işgal  suçu ve suçluları, bunları önlemek için zamanında gerekeni yapmayan/yapamayan Orman Genel Müdürlüğü; bile bile anayasaya aykırılık suçu işleyen bir siyasal iktidar, ona akıl almaz bir aymazlıkla çanak tutan muhalefet partileri, kişi ve kuruluşlar vardır!
Farklı amaçlarla kullanılmakta olan, yaklaşık %60’ı ise kimler tarafından hangi amaçlarla kullanıldığı belli olmayan ‘2B arazilerinin’, kamu yararına değerlendirilmesi amacı gözetilmeksizin ve bu amaçla çok boyutlu yönetim planları yapılmaksızın parsel düzeyinde rastgele satışı, başlı başına bir suçtur; yanlıştır; içinden çıkılamayacak ekolojik, ekonomik, toplumsal sorunlara yol açacak; orman yıkıcılarını özendirecektir.
Benden bir kez daha söylemesi.”

Haberin Devamı

Mafya gruplarından 2B arazileri kurtarılsın

ORMANDAN açılmış arazi değil, Devletin kendisinin köylüye vermiş olduğu tarlaların iadesini istiyoruz. Köşenizde yazısı çıkan, İstanbul Orman eski Bölge Müdürü Faruk Çebi’ye cevabımız olacaktır.
Devletin ormanlarını keserek veya yakarak yer açan, arsa, tarla olarak satan, rant elde eden  İster mafya olsun, isterse vatandaş olsun suç işlemiş olur, kaldı ki mafyadan arsa olarak satın alan ise hırsızlık malını satın almış gibi olmaz mı?  Devlet mafyayı bulsun vatandaşa parasını iade etsin ve tapuları varsa iptal edilsin. İşgalci olanları ise hükümetin derdest etmesi  gerekir.
Bu orman arazilerinde 75 milyon vatandaşın hakkı var, vatandaş hakkını helal etmez.
Ayrıca, Karabük-Safranbolu ilçesine bağlı köylerde, 1945-1949 hava fotograflarında zilyedi tarafından 100 yıldan fazla tarla olarak kullanıldığı görüldüğü, vergisini verdiği halde (Ormandan açıllmış arazi değil, Devletin kendisinin köylüye vermiş olduğu, vergisini tahsil ettiği, 1937 yılında kayıtlarla devletin tescil ettiği) Tarlalar 2007 yılında Orman  Kadastrosu tarafından köylünün elinden gasp edilerek haksız olarak ‘orman alanı’ ilan edilen bağ, bahçe,
tarlalar, zilyedine iade edilmesi gerekir
2007 yılında Orman Kadastrosu tarafından Orman alanı ilan edilerek köylünün elinden alınılan Tarla, Bag ve Bahçelerdan dolayı  Köylün mağduriyetinin giderilmesi köylüye iadesi için veya 2B kapsamına alınılarak köylü zilyedine iade edilmesi gerekliği hakkında yazı ile ilgili makamlara duyurmanızı rica ederiz.
Halil HASAN -Kuzey Batı Anadolu Yüksek Düşünce Platformu adına..

Haberin Devamı

2B ile vatandaşa bölgenden ‘git’ deniyor

CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada Milli Emlak Müdürlüğü tarafından açıklanan fiyatların Beykoz halkının ödeme sınırlarını fazlasıyla aştığını söyledi.
“Bu fiyatlarla Beykozluya ‘git’ denmektedir. Buralardan çekil, biz buraları zenginlere vereceğiz denmektedir” diyen Öğüt, rakamların düzeltilmesi için yeni bir yasa düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
2B Yasası’nın sadece bütçe açığını kapatmak için mi çıkarıldığını soran CHP’li Öğüt ayrıca “Burada Beykozlu vatandaşlarımızın, emeklinin, dar gelirlinin mağdur edilmemesi ve onların yerlerinde tekrar oturabilmesi için gereken yapılacak mıdır” diye sordu.
Öğüt’e yanıt Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’dan geldi.
“Kanun çıkartırken, yönetmelik yaparken ‘insan’ diyoruz, hangi hedef kitlesini esas alıyorsa onun sorunlarını çözmeyi hedefliyoruz” diyen Bakan Yazıcı, 2B’nin bütçe geliri olmadığını belirterek, 2B’den ötürü sıkıntı yaşayan vatandaşımızın sorunlarını çözmek için bu yasayı çıkarttık” diye konuştu.
Bunun bir hibe yasası olmadığını, hazineye de bir getirisi olacağını ifade eden Yazıcı, 2B ile ilgili iki defa düzenleme yapıldığını ve mevcut düzenlemenin yeterli olduğu söyledi.

Babaeski’ye yaptığımız AVM’yi 1.5 yıldır açamıyoruz

ELİTA AVM, Belediye Başkanımız Abdullah Hacı’nın şahsen, ‘yatırım çağrısı’ üzerine Kırklareli Babaeski’de 8500 metrekare arazi üzerinde doğdu. Mülkü kendisine ait olmak üzere Ertemoğlu inşaat tarafından yapılan ve mimarisi ve çağdaş çizgisiyle, birleşen yollar arasındaki üç katlı ELİTA AVM 7 bin 500’ü kapalı, 6 bin metrekaresi açık alanlı ve 500 araçlık otoparkı ile modern bir yapıdır.
Alışveriş merkezinin yanı sıra 6 hatlı bowling salonu, çocuk oyun alanı, 1000 m2’lik market alanı, VİP salonu, 2 adet cep sineması ile de bir dinlence ve eğlence merkezi olarak  planlanmıştır.
12 adet fastfood, iki adet restaurant, eğitim, tanıtım ve sergi için ayrılan özel salonlar, kitapçısından oyuncaksına, ünlü markaların yer aldığı mağazalar ile hizmete hazırdır; hem de 1.5 yıldır. ELİTA AVM, 8 Ağustos 2011 tarihinden bu yana açılışa hazırdır. Ancak iskan sorunu gerekçesiyle faaliyete geçememektedir. 250 kişiye iş imkanı oluşturacak ELİTA AVM bölgenin en önemli yatırımlarındandır. Buna karşılık sığınak olmadığı gerekçesiyle iskan izni alamamaktayız. Belediye Başkanı Sayın Abdullah Hacı özel görüşmelerimizde, bürokrasiyi ikna edemediğini söylese de inşaat ruhsatı olan binamızda, projeye tam uyulmuştur.
Yani, Belediye Başkanlığı sığınak planlaması olmayan bir AVM merkezinin inşaatına izin vermiştir.
Yasalar da 3 bin metrekare üzerindeki iş merkezlerinde sığınak şartı aramaz. Bu tür yapılar zaten sığınak konumundadır.
Belediye bizden dışarıda bir alanda sığınak yapılmasını istiyor. Bunun pratikte bir faydası da yoktur. Siz de taktir edersiniz, sığınağa ihtiyacı olan insanlar 7 bin metrekare kapalı alandan çıkıp binanın dışında yapılan ufak bir yapıya mı sığınacak? O zamanı niye harcayacak? Ya da o zamanı nereden bulacak?
Belediye kanunen saçak kapandıktan sonra proje değişikliği isteyemez. Elimizde çok sayıda Yargıtay kararı vardır. Bize inşaat esnasında herhangi bir tebligat da yapılmamıştır. Bir uyarı yazısı bina tamamladıktan sonra gece bekçisine teslim edilmiştir.
RİCAMIZ: Biz Ertemoğlu İnşaat olarak geçici ruhsatla 250 kişiye iş imkanı vermek istiyoruz. İnşaat tamamlanmıştır. Ve sığınak talebi kanunsuzdur. Buna rağmen bizce faydası olmasa da AVM’ye geçici ruhsat verildikten üç-dört ay sonra istenilen 380 metrekarelik dışarıda yapıyı yapmaya hazırız. Ayrıca 200 metrekarelik bina içindeki tapusuz kapalı alanı da düzenlemeye hazırız.
Adnan ERTEM-Ertemoğlu İnşaat

Yazarın Tüm Yazıları