Tercih tartışması...

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

İlk kez 1991 genel seçiminde uygulanan ‘‘tercih’’ sisteminin yapılacak bir genel seçimde uygulanmasını ANAP hafta sonu gerçekleşen MKYK toplantısında benimsiyor. ‘‘Tercih’’ sistemini ANAP'ın yanısıra CHP de destekliyor.

ANAP bu kez, 1991'de getirdiği sistemden farklı bir uygulamaya gitmek arzusunda. Öncelikle, sistemi dar bölgede uygulamak istiyor. Buna göre Türkiye, iki milletvekili çıkaracak şekilde seçim bölgelerine ayrılacak. Seçilecek iki milletvekili için, oy pusulalarında 5 katı kadar, yani 10 aday gösterecek. Seçmen bunların arasından iki milletvekilini belirleyecek.

ANAP ve CHP bu sistemi uygulamak istiyor. Ancak DSP sisteme hiç de sıcak yaklaşmıyor.

DSP lideri ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, tercih sistemi ile ilgili olarak, ‘‘İdeal bir sistem gibi görünüyor’’ diyor. Ancak çekincesini de şu sözlerle dile getiriyor:

‘‘Feodal ilişkilerin hakim olduğu yörelerde güçlü kişiler seçilir. Parası olanın seçilme şansı artar...’’

Nitekim, dün DSP Grup Başkanvekili Metin Bostancıoğlu da aynı görüşü tekrarlıyor. Bostancıoğlu, tercih sisteminin yanısıra, dar bölgeye de karşı çıkıyor. Gerekçesini ise şöyle özetliyor:

‘‘Dar bölgede yöresel nüfus sahipleri, etnik ve mezhep nedeniyle bağlantısı olanlar ve ekonomik gücünü kullananlar ön plana çıkar. Bu da sağlıklı bir seçimin gerçekleşmesini engeller...’’

DSP'nin kaygılarına ANAP'tan da katılanlar var. ANAP Grup Başkanvekili Uğur Aksöz, 1991'deki aksaklıkları gördüklerini belirtiyor. Ancak bundan daha iyi bir sistemin bugün için görülmediğini belirterek, ‘‘Dar bölgeli tercih sistemi bugünden tartışılmalı. O zaman mahzurları ortadan kaldırılabilir’’ diyor.

ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan ise endişelere katılmakla birlikte, 1991'de milletvekilliğini kaybetmesine neden olan tercih sisteminde ısrar ediyor. Okuyan, sandıkların sağlıklı bir şekilde denetiminin sağlanması ve oylara itirazın süratlendirilmesi halinde sağlıklı bir sistem olacağı iddiasında bulunuyor.

ANAP'lı Devlet Bakanı Eyüp Aşık da dar bölgeli tercih sisteminden yana. Aşık, ‘‘Teşkilata teslim olmaktansa, halka teslim olmak daha iyidir’’ diyor. Aşık, tercih sistemini ön seçimle birlikte bütünleştirmek gerektiğini de vurguluyor.

Bağımsız milletvekili ve Sanayi Bakanı Yalım Erez ise ANAP'ın görüşlerine katılmıyor. Erez de Ecevit ile aynı görüşü paylaşıyor:

‘‘Geçen seçimde kimler en fazla tercihi almış bir baksınlar. Bu sistem el etek öpenleri Meclis'e taşır...’’

Erez bunun yerine, parti üyelerinin il veya ilçe seçim kurullarına kayıt olmaları ve milletvekillerinin de kayıtlı üyeler tarafından tesbit edilmesini istiyor. Bu konudaki kanun teklifini de yakında Meclis'e sunacaklarını belirterek, şu haklı soruyu yöneltiyor:

‘‘Fenerbahçe Başkanını bile 4 bin kişi seçerken, parti genel başkanını neden yediyüz kişiye seçtiriyoruz?’’

1999 Mart'ında yapılacağı belirginleşmesine karşın, seçime dönük tartışmaların bugünden başlamasının ise iki önemli nedeni var. Öncelikle 2000 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini yeni Meclis gerçekleştirecek. Bunun yanısıra, uzun süredir tartışılan Türkiye'nin yönetim sistemini de oluşacak yeni Meclis belirleyecek.

Bu nedenle, kara para, ekonomik güç, tarikat, mezhep, etnik bağlantıların öne çıktığı seçimle oluşmuş bir Meclis'in ne derece istikrarlı olacağı da tartışılmalı.













Yazarın Tüm Yazıları