Teniste evlilik zor

Profesyonel tenisçilerin dışarıdan çok parlak ve görkemli görülen yaşamları zorluklarla doludur. Başta sakatlıklar olmak üzere, öylesine çok sorun yaşanır ki, bunlarla başa çıkmak, maç kazanmaktan daha güçtür.

İlk ve en büyük etken ‘‘şampiyonluktur’’ Binlerce tenis emekçisi olağanüstü gayretle mücadele ederler. Ancak, şampiyonların sayısı yıllardır iki elin parmaklarını geçmez.

İçinizden sayın bakalım. Son 10-15 yılda dört büyük (Grand Slam) turnuvada şampiyon olmuş kaç kadın ve erkek hatırlayacaksınız? Bırakın şampiyonluğu; finalist, yarı finalist olmak bile bir olaydır. Wimbledon ülkesi İngiltere, kadınlarda çeyrek finali, erkeklerde yarı finali bile yakalayamıyor. İngilizler için şampiyonluk hayal...

Şöhret yeter mi?

Sorunların en büyüklerinden biri, tenisçilerin sosyal yaşamı ve onun en önemli yanı olan evlilik. Zorluk hem erkek, hem kadın tenisçiler için geçerli. Kuşkusuz kadınlar için güçlük daha fazla. Yılın en az on ayı ülke ülke, şehir şehir dolaşan, otellerde yatıp kalkan, akşamları antrenman ve maç yorgunu pelte gibi olan biri ile, hem de genç yaşta evliliği sürdürmek çok büyük özveri ve Romeo-Juliet aşkı istiyor. Hele bir de çocuklar olursa; iş daha da sarpa sarıyor. Kazanılan büyük paralar ve şöhret mutluluk için yeter mi? Yapılan söyleşiler, anketler, bilimsel araştırmalar buna ‘‘evet’’ diyebilmenin çok az olduğunu gösteriyor. Kaldı ki, büyük para kazanan tenisçi sayısı da ilk 50-100 ile sınırlı.

Tenisçiler arası evlilikler bir bakıma soruna çözüm getiriyor gibi görünebiliyor. Ünlü film yıldızı Brooke Shields ile evliliği sürdüremeyen Andre Agassi'nin, Steffi Graf'la iyi bir beraberlik tablosu çizmesi; evli olmasalar bile Kim Clijsters ile Lleyton Hewitt'in beraberliği örnekleri var.

Ancak bunlar henüz kısa süreli ve istisnalar kaideyi bozmaz. Amatör tenis oynayanların evlilik sorunlarına ise bir başka yazımızda değineceğiz. Çünkü bu da başlı başına bir sorun...
Yazarın Tüm Yazıları