TEMA: Rize'de önlem alınmazsa bu son sel felaket olmayacak

Güncelleme Tarihi:

TEMA: Rizede önlem alınmazsa bu son sel felaket olmayacak
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2017 15:59

TEMA: Rize'de önlem alınmazsa bu son sel felaket olmayacak

Haberin Devamı

Muhammet KAÇAR/RİZE, (DHA)- TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Ahmet Ali Kork, 1 kişinin hayatını kaybettiği 1 kişinin de yaralandığı Rize'deki son sel ve heyelanlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Kork, “Bölgede yaşanan afetler ne bir başlangıç ne de sondur” diyerek alınması gereken önlemleri sıraladı.
TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Ahmet Ali Kork, yaptığı açıklamada yeşil örtünün tahribi, ormansızlaşma, açılan arazi yolları, yanlış tarım uygulamaları ve imar planları, çarpık kentleşme, arazilerin yeteneklerine göre kullanılmaması, dere yataklarının mühendislik disiplinini esas alan bir anlayışla ıslah edilmemesi sonucu sık sık sel ve heyelanlarla karşılaştıklarını belirtti. Kork,”Bölgede yaşanan afetler ne bir başlangıç ne de sondur. Yanlışımızdan dönmediğimiz ve önlem almadığımız sürece, bu tür felaketlerin sonu gelmeyecek, aksine daha sık aralıklarla ve daha şiddetli olarak karşımıza çıkacaktır. Bu afetlerde hayatlarını kaybeden insanlarımızın ve akıp giden canlı verimli topraklarımızın telafisi mümkün değildir. Toprak üretilemeyen bir kaynaktır ve oluşumu için binlerce yıl gerekmektedir. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin jeolojik, topoğrafik, iklim, toprak yapısı  gibi özellikleriyle bu tür afetlere açık bir yer olduğu bilinmektedir. ‘Dereler 40 yılda bir yatağını yoklar’ özdeyişi son yıllarda nerdeyse yılda bir gerçekleşmektedir. Bölgenin doğal özelliklerinin yüz binlerce yıldır bu şekilde olduğu gerçeğinden hareketle insan faktörünün etkileri sorgulanmalıdır. Biz sel ve heyelanların Karadeniz insanının kaderi olmadığını düşünüyoruz. Kaderi olmadığı gibi bunlara doğal afet de diyemiyoruz. Yeter ki, herkes ve özellikle ülkeyi yönetenler bu sorunun önemini kavrasın, bu işin üzerine ciddiyet ve içtenlikle eğilsin” dedi.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİ SIRALADI
Sel ve heyelanlara karşı alınması gereken önlemleri sıralayan Kork, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Doğal ormanlardaki yasal ve yasadışı kesimler önlenmelidir. Bölge ormanları sahip oldukları fonksiyonel değerleri ile koruma amaçlı orman olarak değerlendirilmelidir. Çaylık alanlardaki genişleme jeoloji bilimi disiplinine dayandırılmalı, kontrolsüz genişleme çalışmaları durdurulmalıdır. Yüzde 50'den fazla meyilli arazilerdeki çay alanlarının ormana dönüştürülmesi teşvik edilmelidir. Köy yollarının güzergah seçimi heyelanlar dikkate alınarak yapılmalı, yol inşaatları en az seviyeye indirilmelidir. Mevcut yolların istinat duvarları ve drenaj sistemleri düzeltilmelidir. Yol şevleri yüzey sularından korunmalı, güçlü kök sistemine sahip ağaçlarla toprak korunmalıdır. Çay bahçelerinde eski üreticilerin yaptığı gibi, fazla suyu boşaltıcı, akıtıcı kanallar yapılmalı, bu kanalların bakımı aksatılmamalıdır. Arazideki kaynak ve çeşme suları borularla hareket ettirilerek saha dışına akması sağlanmalıdır. Ana dere yataklarının hali hazır genişliği, 100 yılda bir gelmesi muhtemel bir saatlik yağış şiddetine göre(90mm/saat) taşkın alanları birlikte belirlenmeli, dere yataklarında ıslah tedbirleri alınmalı, taşkın alanlarına inşaat yasağı getirilmelidir. Menfez, köprü gibi mühendislik hizmetlerinde 100 yılda bir gelecek maksimim debiyi ve heyelanla taşınacak ağaçları da geçirebilecek genişlikte hesaplanmalıdır.”
'İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLUNMALI'
Evlerin sağlam zeminlere yapılması uyarısında bulunan Kork, “Yamaç yükünü artıracak çok katlı betonarme binalardan kaçınılmalıdır. Evlerden kaynaklanan atık sular mutlaka kanalizasyon sistemine bağlanmalıdır. Köylerde ise bu suların aktif heyelan alanlarına girmesi önlenmelidir. Taş ocakları, HES ve bunun gibi doğal yapıyı etkileyen projelerin etki değerlendirmeleri tek tek değil, en azından her vadi için bütüncül etki değerlendirme süreci yürütülmelidir. Halen yürütülen çalışmalar bu anlayışla hızla gözden geçirilmeli ve etkin bir şekilde denetlenmelidir. Gelişmiş ülkelerin uyguladığı, sorunu ortadan kaldırmak için doğru arazi kullanımı, uygun imar ve yerleşim ilke ve planlarının ortaya konulması, uygulanması sağlanmalıdır. İlin heyelan haritası çıkarılmalı, sel ve heyelanların yerleşim alanları ve altyapılarla ilişkisini düzenleyen master plan hazırlanmalıdır. Bu planda afet bölgesi olarak belirlenen alanlar devletçe boşalttırılmalıdır. Hiçbir şekilde imar, mera ve orman affı yapılmamalıdır. Yöre halkını heyelanlar konusunda bilinçlendirecek yaygın eğitim programları uygulanmalıdır” diyerek yapılacak çalışmalarda bölge doğasının davranışını en iyi bilen yöre insanları ve gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde olunmasını istedi.

FOTOĞRAFLI

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!