Tekrar ediyoruz: O bu'dur

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

DSP Lideri Bülent Ecevit, Cumhuriyetin 56'ncı hükümetini kurma görevini ikinci defa üstlendi.

Hem de bu defa ‘‘artık kolayca kurar’’ diyebileceğiniz koşullar varken.

Öyle ya...

Kendi partisinin 61 sandalyesi üstüne ANAP'ın 137 ve Doğru Yol Partisi'nin 99 sandalyesini koyarsanız eder 297.

Bu da Meclis'ten güvenoyu almaya yeter...

Demeye kalkmayın...

Çünkü arada Tansu Çiller isimli bir faktör var.

Siz eğer Tansu Çiller'in sırf Yalım Erez'in kabine kurmasını sabote etmek için DSP Lideri Bülent Ecevit'e gönderdiği ‘‘Siz DSP olarak bir azınlık hükümeti kurun. Biz DYP olarak sizi destekleriz’’ mesajının gerçekten ‘‘demokrasi’’ veya ‘‘özgürlük’’ gibi kavramlarla ve ilkelerle ilgili olduğunu sanıyorsanız, önce gidin kendinizi bir muayene ettirin.

Kaldı ki ‘‘demokrasi’’ yahut ‘‘parlamenter rejim’’ hangi nedenle, nerede suikasta maruz kalıyormuş da Tansu Hanım ortalara atlayıp bu yaralı ceylanı kurtların, çakalların pençesinden kurtarmış?

Bunlar beş para etmeyen boş masallar!

Zaten Çiller de onları, kendisine inanacak kadar saf kalmış birkaç biçareye söylüyor...

Onun derdi, ‘‘Erez'i bertaraf etmek ve ipin ucunu eline geçirmek’’ti.

Ecevit zaaf gösterdi. Mesut Yılmaz -doğrusu bu ya... biraz da şu Meclis'teki soruşturma önergeleri yüzünden olsa gerek- Çiller'e karşı yumuşak bir tavır sergilemek gereğini duydu.

Ve ipin ucu tam da Çiller'in istediği gibi eline geçiverdi.

Şimdi ona düşen Tansu Çiller ne imiş bunu elaleme göstermek.

Tıpkı kendisine 1995'te ANAP'la ortak hükümet kurma şansı verildiği zaman Mesut Yılmaz'ın onuruyla oynamak için eline fırsat geçtiğini düşünüp, müstakbel ortağını bilgi sınavından geçirmeye kalkışması gibi.

Veya kendisine nezaketen görüşmeye gelen Yalım Erez'e, eşi az bulunur bir kabalık yapmaktan kendisini alıkoyamayışı gibi.

Nitekim şimdi de Ecevit'in güvenoyu almak için kendisine muhtaç olduğunu görünce hemen tıynetini göstermiş:

Dün Ecevit'le görüştükten sonra, -pek memleket sever(!)liğinden olacak- 55'inci kabinenin hangi bakanı başarılı olmuşsa onların yeni hükümete alınmamasını tavsiye etmiş.

Hatta Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ı istemediğini TV'de açık açık ilan etti.

Neden?

Çünkü Uluğbay 8 yıllık zorunlu eğitimin hem yasalaşması hem de uygulaması sınavından başarıyla çıktı... Oysa Çiller şimdi 8 yıllık zorunlu eğitime karşı olanların oylarını almaya çalışıyor.

Bu hanım bir zamanlar ‘‘Ben Atatürk'ün ürünüyüm’’ demişti değil mi?

Atatürk'ü tenzih ederiz... Onun böyle bir ürünü olamaz.



Yazarın Tüm Yazıları