iPhone’u kenarlardan çekiştirirsen ne olur? Tabii ki iPad olur...

Apple çok ilginç bir şirket… Dünya pazarının çok çok büyük bir kısmı PC ve Windows ekseninde dönse de, Apple yeni bir ürün duyurusu yapacağı zaman herkes dikkat kesiliyor, dakika dakika canlı yayınlar yapılıyor. Bunu ya Apple’ın sıra dışı ürünlerinin herkesin dikkatini çekiyor olmasına, ya da şirketin müthiş bir tanıtım zekasına sahip olmasına bağlayabiliriz.

Her neyse, asıl bahsetmek istediğim konu iPad… Apple, geçtiğimiz günlerde 1 yılı aşkın süredir dedikodusu yapılan tabletini, yanı iPad’i tanıttı. İlk izlenimim olarak, iPad’in dikkat çekici bir cihaz olduğunu söyleyebilirim. Ama işin içine girdikçe hayal kırıklıkları da ard arda geldi maalesef.

Öncelikle iPad’de multitasking özelliği yok, yani bir uygulama kullanılırken diğer bir uygulama aktif olarak kullanılamıyor. iPad’de Flash desteği yok. Öncelikli görevlerinden biri beni internette gezdirmek olan bir cihaz, web sitelerinin neredeyse tümünde kullanılan Flash’ı desteklemiyor olması biraz garip bana.

iPad’in ön yüzünde bir kamera yok, yani internette görüntülü konuşma yapmak mümkün değil. Ekran formatının 16:9 olması sanki daha doğru olurdu. Yine görevlerinden biri olan film seyrettirme, bu ekranda pek düzgün işleyemeyebilir.

Bir tabletten bekleyeceğim ilk yeteneklerden biri  el yazısı tanıma ama sürpriz: iPad’de o da yok.

Peki ama iPad’de ne var? Müthiş parlak bir ekran var, 10 saat pil ömrü var, ekstra para vermeyi kabul edenler için 3G desteği var, iPhone uygulamalarını çalıştırma yeteneği var ve iPhone’un işletim sistemi var. Tabii bir de parlak, cancanlı bir görünüm… Sanırım bunlar, iPad’i kenarlarından çekiştirilip büyütülmüş bir iPhone yapmak için yeterli.

Kısacası iPad, benim için varlarından çok, yoklarıyla akılda kalan bir cihaz olacak gibi görünüyor. 499 doları bu cihaza vermek ne kadar doğru olur; tamamen sizin beklentilerinize bağlı. Ama kendi adıma konuşayım, ben vermem. Tabi bu fiyat yurtdışı fiyatı, Türkiye fiyatının daha uç noktalarda olacağına eminim.