Çin Füzeleri ve ODTÜ Ormanı

Güncelleme Tarihi:

Çin Füzeleri ve ODTÜ Ormanı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2013 13:46

Helal tavuk, helal et, helal kolonya, helal sucuk, helal sex derken bir de helal köşe yazarları çıktı. Aralarında toplum bilimci, hukukçu ekonomist, mimar, profesör, doçent de var. Sabah akşam Türkiye'nin ne kadar kalkındığını yazıp çiziyorlar, ileri demokrasi bizde, ileri bilim teknoloji bizde, ileri kültür bizde, ne varsa hep ileri imişiz.

Haberin Devamı

Bu müthiş yazarçizerler gezi ve taksim olaylarını veya ODTÜ direnişini ileri demokrasiye bir isyan gibi takdim ettiler. Arkalarında faiz lobisi var dediler. Polisin aşırı güç kullanışın bütün dünya görüp not ederken, yazılı ve görsel medyanın bir bölümü, üç maymunları oynadı, olup biteni haber bile yapamadı. Penguenler dünya mizah literatürüne geçti. Onlar ise kendilerine biçilen rolü oynadılar.

Uzayda bir tek haberleşme uydumuz var, bundan gurur duyuyoruz. Öte yandan uyduyu tasarlayan ODTÜ'yü gece yarısı basıp, bin bir özenle yetiştirdikleri ormanı yere beraber ediyoruz, bu ne buruk bir çelişki, helal takımından hiç ses yok. Akıllarına getiremedikleri bir husus var: uzay yörüngesine şayet bir gün Türk uydusu yerleştirecekse, hiç şüpheniz olmasın onu, ODTÜ, ITÜ, BÜ, Bilkent, Koç, Sapancı üniversitelerindeki bilimsel kalite yerleştirecektir. Buldozerleri, basınçlı su sıkan araçlarını, biber gazlarını öğrencilerin üzerine salanlar değil. Ülkemizin en parlak öğrencilerini ve öğretim üyelerini yerlerde süründürdüler. Öğrenme kapasitesi sınırlı bu takım uzaya füze değil sapanla taş atar. Ağaçlar sökülmüş her yer dümdüz, sonrada emri veren yetkili, bir iş yapmış gibi ekranlara gülümsüyor, yine o takımdan ses yok. Kıymet bilmiyor, öğretim üyelerini, mimarları mühendisleri, kendinden kalitece üstün her kesi aşağılanıyor, polis öğrencileri dövüyor, basınçlı su ile sırılsıklam ıslatıp yerlerde sürüklüyor, biber gazı sıkıyor, ne o polis destan yazmış.

Yazıklar olsun gençlerimizi anlamayan ve anlamak istemeyenlere. Köstek değil destek olun ODTÜ, İTÜ, BÜ, Bilkent, Koç, Sapancı gibi üniversitelerin öğretim üyelerine ve parlak öğrencilerine sizlere neler yapılabileceğini gösteriversinler, bu değerli insanları kıskanmayın kıymetini bilin. Türkiye esasında onlar ile gurur duyuyor, sizin gibiler ile değil.

Çin'den füze, Rusya'dan nükleer santral, Japonya'dan Marmaray, Fransa'dan metro, Hollanda'dan yazılım, İsrail'den insansız hava aracı, Amerika'dan sinyal ve optik istihbarat, Latin Amerika'dan, mercimek, nohut, pamuk, mısır, badem, yaş meyve, güney Afrika'dan üzüm, Hollanda'dan inek, Yunanistan'dan doktor, Fransa'dan Evian marka su ithal ediyoruz, yetkililerin umurunda değil. Aklınıza ne gelirse satın alıyoruz, üretmiyoruz, hiç su ithal edilir mi? En basitinden bir cep telefonu yapamıyoruz. Köşe dönmeye alışkın takım ithal edip para kazanıyor, sonrada dönüp ODTÜ'ye saldırıyor, aralarından biri çıkıp ODTÜ kapatalım diye ahkâm kesiyor, ses yok.

Kendi HERONUNU, kendi PRETODORUNU(istihbarat yapan ve silah taşıyan insansız hava araçları) kendi uçağını, kendi helikopterini, kendi iletişim sistemini, kendi yongasını, kendi akıllı tahtasını yapamayan Türkiye’ye burada, şampiyonlar sizler neredesiniz. Mayınları temizleyip Mehmetçiklerin şehit olasını önleyemedik, anaları ağlattık. Amerikalı askerler ne Afganistan'da ne Irak'ta hiç mayına basmadı. Kendi elektronik istihbaratımızı kendimiz yapamadığımız için Uludere’de 34 vatandaşımızı öldürdük. Denize düşen uçakta şehit olan pilotlarımızın cenazelerini bile çıkaramadık. Uçağı kim düşürdü onu bile bilmiyoruz. Önceki komutanlardan biri Kandil'i kast ederek biri bizi gözetliyor haline geldi diye dış kaynaklı optik istihbaratı övdü. Sonrada ilerlemişiz, büyüklere masal.

Bu masalcıları sık olmasa bile kimi zaman okur ve dinlerim ve kendimi İngiltere'de veya Almanya'da sanırım. Üstün gayretlerinden ötürü milletvekili veya danışman bazıları da baş danışman oldu. Bu yaşam tarzı öylesine güçlendirdi ki, diyalog formatında program yapan bir köşe yazarı, hoşuna gitmeyen karşı yorumcuları değiştire, değiştire ekranları soldurdu. Ben Ertuğrul Özkök ve M. Ali Yılmaz'ın yazılarına bayılıyorum, Sicimoğlu deyimi ile hastası oldum, rafine bir kültür, özgün fikirler, görgü, ince zekâ, espri, mizah, tutarlılık, tarafsızlık, düzgün Türkçe, okurken farkında olmadan bir şeyler öğreniyorsun, kültürel bir alış veriş. Gülen resmi bile bir mesaj veriyor bu yazarların, hala dinliyorum (Arta Kalan Zamanda) kasetini. Kendilerini aşmış kişilikler. Bir de siyasi Mesih'lere tapan yazarlar bak, onların da resmi var köşelerinde, hem de çok yakınlarında, bakın resimlerinde ne olur beni de okuyun der gibi bir bakışları var. Onları da okumak istiyorum bir şartla bana yukarda sorduklarımı yanıtlasınlar.

Sevgili okurlarım gözünüzde büyütmeyin öyle füze yapımını, elektronik ve optik istihbaratı, kuzey Kore bile yaptı, biz niye yapamayalım. Füze karmaşık bir eğik atış problemidir, havan toplarının son modelleridir. Bu takımın beğenmediği Cumhuriyet 1934 senesinde havan topu yapabiliyordu, o dönemde güney Kore top değil havan yapamıyordu. Biz ne yaptık, dış telkinlere uyup fabrikalarımızda silah üretimini durdurup düdüklü tencere yaptık. Şayet üretim sürdürülseydi şimdi hem füze üretebilirdik hem uçak. Geçmişte yapılan bu yanlışlıklara rağmen, bilimsel ve teknolojik birikimimiz her şeyi yapmaya yeter, o da Atatürk cumhuriyetinin kazanımlarıdır. Füzede yapabiliriz, kalkanı da, yakıtını da, radarını da, NATO ile uyumlu yazılımları da. Kolay değil öyle ODTÜ gibi, dünyanın en değerli yüz üniversitelerin arasına girmek, kimi konularda dünya birincisi olmak, onlar bir türlü içinize sindiremediğiniz geçmişin değerleridir. ODTÜ'den emekli, olmuş bir öğretim üyesi olarak, gurur duyuyorum üniversitemden. Eğer adam olmak sözü dinlenir bir ülke olmak istiyorsak ODTÜ ayarı en az otuz üniversitemiz olmalı. ASELSAN örneği önünüzde duruyor, çok sayıda ODTÜ öğretim üyesi kuruluşunda görev yaptı halada yapıyor. Onun da mühendislerini koruyun, ürünlerine öncelik tanıyın yeter.

Her akşam TV'lerde Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki yapılanlara, o günün değil bu günün gözlükleri ile bakmanız ülkeye bir şey kazandırmaz, biraz da biz neden bunları yapamıyoruz onu tartışın. Güney Kore'nin Samsung ve benzeri onlarca dünya markası var, bizde neden yok, açıklayın. Hitler Almanya'sında Mossolini İtalya'sında Stalin Rusya'sında olanlar bizde oldu mu? Sadece Rus cephesinde bir milyon insan öldü. Bizde ölen oldu mu? Analar ağladı mı? Şimdi ağlıyor.

Siyasi gücün kaynağı söylem değil bilimsel, teknolojik ve kültürel potansiyeldir. Kendiniz yapamayıp bir yabancı şirkete ihale ederseniz, Japon başbakanı dahi el açıp size dua eder.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!