Arap Baharı ve Bilim

Güncelleme Tarihi:

Arap Baharı ve Bilim
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 16, 2012 12:26

Bilim tarihçileri uygarlığın ayak izlerini Nil’in suladığı topraklarda keşfetmiştir.

Haberin Devamı

Fırat ve Dicle nehirlerinin çevrelediÄŸi altın hilal havzasında buÄŸdayın keÅŸfi ile baÅŸlayan yerleÅŸik düzen kültürü ayaÄŸa kalkar kalkmaz, ilk adımını Nil havzasına atmıştır. Bilim tarihçileri uygarlığın ayak izlerini Nil’in suladığı topraklarda keÅŸfetmiÅŸtir ve bu günde aynı izlerin peÅŸinden koÅŸmaktadırlar. Mısır çözülmemiÅŸ gizemlerin yurdudur. Günümüz teknolojisi bile kutsanmış Mısır insanının bu eseleri nasıl meydana getirdiÄŸini anlayamıyor. Nil’in hayat verdiÄŸi topraklar üzerinde yükselen Mısır, üç bin sene yarattığı özgün eserler ile uygarlık tarihine zenginlikler katmıştır. Åžimdi sokaklarda özgürlük diye bağıran, fakat özgürlüğün ne olduÄŸunun bilemeyen bu kalabalık, tarihin karanlık sayfalarına gömdüğü aklını tekrar bulabilecek mi?  Önemli olan bu soruyu kimin yanıtlayacağıdır.Â

Piramitleri, Luksor ve Karnak tapınaklarını inşa edebilen,  bulutlara kadar uzanan dikili taşları kurabilen,  Sirus yıldızına bağlı takvim geliştirip zamanı taşlara kazıyan, geometriyi keşfeden, İskenderiye kütüphanesini kuran akıllı insanları şimdilerde Tahrir meydanında arasanız da bulamazsınız. Dini inançlarını doğayı anlamaya yönelten, papirüsler üzerinde evren modelleyebilen, bedenleri mumyalayabilen, hiyeroglif ile yazılı kültürü yaratan bu soylu insanların zavallı torunları Kahire, İskenderiye sokaklarını dolduruyor. Ecdadı bunları başarırken onları yöneten Amerika bir kıta olarak dahi bilinmiyordu. Cleopatra, Sezar ve Antonyüs aşk üçgeni çevresinde gelişen olaylar ile Roma imparatorluğundan tokatlar yiyen,  Osmanlıdan ayrıldıktan sonra, Fransız, İngiliz yönetimlerine başını eğen, asırlardır kendi kaderine sahip olamayan mısır’da Nil aklın çiçeklerini sulayacak mı?  Makalemizde bu soruya yanıt arayacağız. Kişisel olarak ben bir az umutluyum.

Teknoloji son elli sene içersinde kocaman dünyayı küçücük bir köye dönüştürüverdi. Ä°nsanlar dinleri, inançları, ırkları, renkleri, dilleri farklı olsa, bu küçük köyde, bir birleri ile her alanda rekabet ederek yaşıyorlar. Bilgiyi üretenler, bilgiyi depolayanlar, bilgiyi dağıtanlar, bilgiye ulaÅŸanlar, bilgiyi kullanabilenler ile bunları yapamayanlar arasında yaÅŸam kalitesi her geçen gün açılmaktadır. Ä°liÅŸikte sunduÄŸum resimler bu rekabetin popüler olanı gözler önüne seriyor.Â

Arap Baharı ve Bilim

Haberin Devamı

SaÄŸdaki resimde Mısırlı futbolcu Al-Halil Almanya’nın en güçlü ekiplerinden Bayern Münih takımının ünlü futbolcusu Phillip Lamb ile mücadele ederken görülüyor, diÄŸer resimde ise Kızlar basketbol maçından bir kare. Aynı ülkenin gençleri eÅŸit ÅŸartlarda mücadele edip etmediklerine siz karar verin.  Bu makalede yazmaktan çok, ne demek istediÄŸimizi resimler ile ifade etmeyi yeÄŸledik. FotoÄŸrafları Mısırın ünlü gazetesi El Ahram on line ekranlarından aldım. Rekabetin bu kadar acımasız olduÄŸu bir dünyada, kimi ulusların gençlerin kıyafetlerine getirdikleri sınırlamanın onları ne kadar zora soktuÄŸunu görmektesiniz. Mısır’ın yetiÅŸtirdiÄŸi ünlü futbolcu Al Halil erkek olduÄŸu için bir kıyafetinde özgürken, basketbolcu Leyla veya Fatma’dan bu özgürlüğü esirgeyen sistemim çaÄŸdaÅŸ olduÄŸu söylenebilir mi? Kadınlar üzerindeki bu ayırımcılığı 21’inci yüzyıl mantığı anlamakta güçlük çekecektir.Â

Arap Baharı ve Bilim

Haberin Devamı

Kadim mısırlılar mabetlerini birer gözlemevi gibi kullanmışlardır.  İnanç onlar için doğayı anlamaktır. Evreni modellemede dinsel motifleri kullanmak bu ilginç uygarlıkta sürdürmüştür. Tanrı mabedi Amen-Ra da güneşin batışı gündönümleri gözlenmiştir. Tapınakta dar koridorlar, kapılar sütunlar o şekilde düzenlenmiştir ki ancak gündönümünde mabedin dışındaki kalem büyüklüğünde bir yarıktan içeri sızan güneş ışınları iç tapınağa kadar ulaşabilir. Senenin diğer günleri iç tapınak karanlıktır. Mısırda evren sonsuz alacakaranlıkta yıldızların yukarılarda bir yerlerde asılı kaldığı bir sistem olarak tasarlanmıştır. Alacakaranlığı Nil vadisini çevreleyen sıra dağların oluşturduğuna inanmışlardır. Güneş tanrısı Ra Nil’i çevreleyen sıra dağların üstünden kendisine özel mavnası ile gelir Mısırı aydınlatır ve yine aynı yol ile geri dönerek geceyi yaratır.

O dönemde Mısır için evren Nil’den ibarettir.

Evrenin geometrik tasarımlarını yapan tarihinin bu akıllı insanları, günümüzde evrenin Nil’den ibaret olmadığını umarım fark eder. Ülkeleri üzerinde değil tüm Arap dünyası üzerinde oynanmakta olan çıkar çekişmelerini ellerinin tersiyle itip, beklenen Arap uyanışını başarabilir. Gönül ister ki başarsınlar.  Kendileri Osmanlıdan ayırıp parçalayan güç odaklarından bağımsız bir Arap birliği kurabilir. İnanç yıllarından akıl yıllarına geçebilir. Zaman geçtiğini sezebilen mısır insanı umarım bunları da sezer.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!