Teknokrat gözüyle teknokrat hükümeti

TEKNOKRAT hükümeti tartışmasının sürdüğü sırada, bu konuda görüşüne başvurulacak ‘‘otorite’’ şahsiyetlerin başında herhalde, Atilla Karaosmanoğlu geliyor.

Karaosmanoğlu, 1971 yılındaki 12 Mart Muhtırası ile birlikte girilen ara rejim döneminde kurulan teknokrat ağırlıklı birinci Nihat Erim Hükümeti'nde ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olarak görev üstlenmişti.

Karaosmanoğlu'nun bu serüveninin en azından başlangıç bölümü, 1990'lı yıllarda Dünya Bankası'nın iki numaralı tepe yöneticisiyken, patronluğunu yaptığı Kemal Derviş'in, Devlet Bakanlığı'na gelişine benzer bir yol izlemişti. Karaosmanoğlu, Washington'da Dünya Bankası'nda görev yaparken, gelen davet üzerine Türkiye'ye dönerek, kabineye girmişti.

Karaosmanoğlu'nun başını çektiği teknokratlar, ‘‘Erim Kabinesi’’nin, ‘‘beyin takımı’’ olarak adlandırılıyordu.

* * *

Eski ‘‘teknokrat bakan’’, bugünkü teknokrat hükümeti tartışmasını değerlendirirken, ‘‘Bunu geçerli bir formül olarak görmüyorum’’ diye söze girerek şöyle konuşuyor:

‘‘Bir kere, bu ucuz bir çözüm bulma düşüncesine dayanıyor. Yani, bir teknokrat hükümeti gelsin, onlar işleri halletsinler, onlar çalışsın, biz rahat edelim gibi...’’

Karaosmanoğlu,
bu formüle diğer bir itirazını şöyle gerekçelendiriyor:

‘‘Bir teknokratlar hükümetinde görev alabilecek tipte, bu yeteneklere sahip kişiler TBMM'de çeşitli partilerde zaten var. Pekálá onları da bir araya getirebilirsiniz. Önemli olan, hükümetin bir teknokratlar ya da politikacılar kabinesi olması değil, ufak hesapları yapıp yapmaması meselesidir.’’

Karaosmanoğlu,
ayrıca parlamentonun bu nitelikteki bir hükümete siyasi destek vereceğine şüpheyle yaklaşarak şunları söylüyor:

‘‘Bu hükümetin üyeleri, siyasi destekleri olmadığı sürece önemli değişiklikleri yapma gücüne sahip olmayacaklardır. Bir teknokratlar hükümetinin de siyasi bağlantılarının olması gerekir. Önemli olan, hükümette olanların küçük siyasi hesaplar dışında hareket edebilmeleri veya edememeleridir.’’

Karaosmanoğlu'
nun bir diğer uyarısı da şu:

‘‘Kaldı ki, teknokratları oraya getirdiğiniz zaman onların da birtakım siyasi hevesleri doğabilir...’’

Karaosmanoğlu,
ayrıca tartışılan formülü demokratik açıdan da uygun görmediğini kaydederek şöyle devam ediyor:

‘‘Bu kolaycılığı, demokrasinin bütün gerçekleriyle, güçlükleriyle, fakat gittikçe temizlenerek, gittikçe daha iyi kararlar vererek işlemesinin bir şekilde geriye bırakılması olarak görüyorum. Çözüm yine demokrasi içinde gelmeli.’’

Karaosmanoğlu,
‘‘1. Erim Kabinesi’’nde yaklaşık sekiz ay görev yaptıktan sonra ‘‘11'ler Hareketi’’nin başını çekerek hükümetten istifa etmişti. ‘‘Neden ayrıldınız?’’ sorusunu yanıtlarken, Karaosmanoğlu 30 yıl öncesinin muhasebesini şöyle yapıyor:

‘‘Benim için kopma noktası, bir şeyler yapılıyormuş gibi gözüküp, kamuoyunu aldatıyor duruma düşmek meselesiydi...’’
Yazarın Tüm Yazıları