Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

No pasaran ya da geçemeyecekler

Azerbaycan erken üretim petrolünün Novorossisk'ten denize ulaşıyor olması, Türkiye'nin başına yeni dertler açıyor.

Türkiye, boğazlarda üç yıl önce, faciaya neden olan kazalar üzerine bir düzenleme yapmış ve birtakım kurallar koymuştu.

Şimdi başta Amerika, dünya devleri, bu kuralların değişmesini istiyorlar. Çünkü Novorossisk'ten tankerlere yüklenecek petrol, dünyaya boğazları geçerek ulaşacak ve Türkiye'nin koyduğu kurallarla, bu işi biraz yavaş olacak.

Bu nedenle ABD, aynen Anayasa Mahkememize telkinde bulunduğu üslupla, hatta daha da otoriter bir tavırla boğazlarla ilgili geçiş yönetmeliğinin değiştirilmesini istiyor.

Daha doğrusu, buyuruyor.

Buyruğa göre, tankerler boğazlardan hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan geçecekler. Yani anlayacağınız, boğazlarda bir tanker konvoyu oluşacak ve neredeyse şehir hatları vapurları bile çalışamayacak hale gelecek.

Talep her yönüyle rezalet.

Türkiye'nin egemenlik hakları iğfal ediliyor bir...

Çevre felaketine davetiye çıkarılıyor iki.

Bir kaza anında İstanbul yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor üç.

Ve sözde milliyetçilerden tık yok.

Tecavüze uğruyoruz haberleri yok. Ya da tecavüzü kaçınılmaz görüp, bari zevk alalım diye yaklaşıyorlar olaya.

Siyasiler uyusun mühim değil de, İstanbul'un sahibi olması gereken Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan da ‘‘gık’’ çıkarmıyor.

Ve ses bir belde belediye başkanından geliyor.

Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, buna karşı toplumsal duyarlılığa çağırıyor herkesi. İstanbulluları, İstanbul'a sahip çıkmaya çağırıyor.

Gerekirse Boğaz'ı sivil teknelerle kapamaya, gerekirse Boğaz'da insanlardan oluşan bir kalkan yapmaya çağırıyor.

Çok da iyi yapıyor.

Son yıllarda iki tanker felaketinden zor kurtulan İstanbul, üçüncüden kurtulmanın garantisi olmadığını biliyor.

İstanbullular buna karşı durmalı, siyasi otoriteye de ‘‘Halk istemiyor, ben ne yapayım’’ deme şansı tanımalı.

İspanya iç savaşında Cumhuriyetçilerin bir sloganı vardı:

‘‘No pasaran’’ ya da ‘‘Geçemeyecekler.’’

Bu bize cuk oturuyor.

Geçirtmeyelim o tankerleri şehrimizin bağrından...

Paylaşabilsek

Açılış günü AutoShow 97 Fuarı'na gittim.

Büyülendim desem yeri...

Batıdaki dev örneklerinden tek farkı, hacmi.

Alanı daha dar. Onun dışında şov, ışık, renk, katılan markalar, ürün sayısı inanılmaz...

Kapıdan girdiğiniz anda Türkiye'nin nasıl bir yolda koşmakta olduğunu anlıyorsunuz.

On yıl önce filmlerde gördüğümüz otomobiller artık Türkiye'de piyasaya sunuluyor. Üstüne üstlük satılıyor da...

Ferrari'ler, Lamborghini'ler, Alfa Romeo'lar, BMW'ler, Mercedes'ler, Chrysler'lar, Peugeot'nun en yenilikçi konseptleri...

Hepsi orada.

Hepsine müşteri var.

Türkiye garip bir ülke...

Bütün bunları görünce, insanın aklına kötü şeyler de gelmiyor değil.

Bir yanda 400 bin dolarlık otomobiller, kuş uçuşu iki kilometre ötede 130 dolarlık asgari ücretle yaşayanların bölgesi...

Türkiye'nin sorunu bu...

Eğer o bölgede yaşayanlara 400 bin dolarlık değil, ama bir Tofaş, bir Renault alma olanağını sağlayabilirsek...

Mesele kalmayacak...

Yok eğer sağlayamazsak...

O 400 bin dolarlık otomobillere binip dolaşamayacak hiç kimse...

Büyümeyi öğrendik, yaşamayı öğrendik, üretmeyi öğrendik...

Sıra geldi hakça paylaşmayı öğrenmeye...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Otomobiller asgari ücretin 4000 katı fiyata satılmadığı zaman.

Yazarın Tüm Yazıları