Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Kocanızın mesleğini söyleyebiliyor musunuz?

Milletvekili eşleri, iş size düşüyor...

Eğer ailenizin onurunu korumak, çocuklarınızın arkadaşlarına babasının veya annesinin yaptığı işi övünerek ‘‘Milletvekili’’ diye söyleyebilmesini istiyorsanız, iş anlaşılan size düşüyor...

Zaman zaman milletvekilleriyle yaptığımız sohbetlerde, milletvekilliği görevinin halk arasında nasıl hızla itibar kaybettiğinin farkında olduklarını görüyoruz.

Pek çoğu sokakta rahat yürüyemediğini, milletvekili olduğunu söylediği zaman vatandaştan hakarete varan sözler işittiğini anlatıyor.

Trafik polisleri Ankara'da kurlları ihlal eden otomobilleri çeviriyorlar.

Durdurdukları bir Mercedes'in sürücüsüyle kısa bir konuşma yapıp salıyorlar.

Ceza ödemek için bekleyen vatandaşlar sunturlu bir küfür savuruyorlar... Ve ekliyorlar... ‘‘Milletvekilidir .......’’

Türkiye'nin en saygın olması gereken kurumu, o kurum çatısı altında bulunanlar tarafından bu kadar küçük düşürülüyor.

En şerefli görev olması gereken milletvekilliği, ulu orta söylenemeyecek, gizlenecek görevler, meslekler arasına sokuluyor.

Suçlu vatandaş mı, basın mı?

Hiçbiri...

Kendi maaşlarına, kendi kararlarıyla zam yapıyorlar, vatandaş sövüyor...

Kendi dokunulmazlıklarını kendileri koruyorlar, vatandaş sövüyor...

Diyorum, iş milletvekili eşlerine, çocuklarına düşüyor...

Oturtsunlar eşlerini, analarını, babalarını karşılarına...

‘‘Şu dokunulmazlık meselesini halledin. Bir şerefsizin ailesi gibi görünmekten bıktık. İçinizde gerçek şerefsiz varsa ortaya çıksın, ama hepiniz töhmet altında kalmayın. Biz de utanmadan, sıkılmadan sizin ne iş yaptığınızı söyleyebilelim’’ desinler...

Yok olmuyorsa, onları odanıza almayın, çocuklarınız onlara sevgi göstermesinler...

Milletvekili eşleri... Siz bize daha yakınsınız. Siz vatandaşsınız.

Hadi, bir yardım lütfen...

Dönme

Tansu Çiller, kendini Mevlana'ya benzetmiş...

Mevlana'ya değil, ama Mevleviler'e benziyor...

En az onlar kadar iyi dönüyor...

Üstelik de izleyenlerin başını döndürecek kadar iyi dönüyor...

Kampanyayı ordu açsın

Güneydoğu Anadolu'ya yaptığımız geziden sonra Kanal D Ana Haber Bülteni'nde sevgili Serap Ezgü'ye izlenimlerimi anlattım.

Buradan Güneydoğu'ya bakmakla, Güneydoğu'da yaşamak arasında büyük farklar olduğunu söyledim.

Ve özellikle de bölgedeki eğitim sorunlarına değindim.

Okullardaki durumu anlattım.

Bir defterin, bir kalemin, bir kitabın, bir önlüğün, bir ayakkabının orada buradakinden bin kat daha değerli olduğunu söyledim.

Türkiye'den ve yurtdışından binlerce faks gelmiş.

Herkes ‘‘Bir kampanya açın, yardım edelim’’ diyor.

Benim bir kampanya açmam mümkün değil. Ancak Güneydoğu'nun sorunlarına bütünüyle sahip çıkan Genelkurmay Başkanlığı bir kampanya açarsa, ben ve eminim ki bütün meslektaşlarım bu kampanya için ellerinden geleni yapacaktır.

Yeter ki, bize ayni yardımları yollayabileceğimiz bir yer, nakdi yardımları yatırabileceğimiz bir hesap numarası versinler...

Kurdeleler yakaya

Dokunulmazlıklarını kaldırmamakta ısrar eden milletvekillerine karşı başlattığımız ‘‘Beyaz kurdele’’ kampanyası hızlı gidecek galiba...

Uzun bir süreçte ateşlenebilen ‘‘1 dakika aydınlık’’ kampanyası, üç beş kişiyle başlayıp haftalar sonra binlere ulaştığımız sokak toplantılarına oranla, bu kampanyaya katılım daha iyi gidiyor galiba...

Daha ilk günden sanatçılar da destek verdiler...

Haydi hanımlar, beyler...

Bu ülkeyi sevenler...

Yakalara birer beyaz kurdele...

Yazarın Tüm Yazıları