Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Başarısız iki kadının arkasında iki erkek

Türk kadınları çok şanssız.

Hep aldatılıyorlar. Üstelik de hemcinsleri tarafından aldatılıyorlar.

Son yıllarda iki Türk kadını siyasete kuyrukluyıldız gibi girdiler.

İkisi de fiziksel olarak etkileyiciydiler, kadın gibi kadındılar.

İkisinin de belirli bir karizması vardı.

İkisinin de varlıklı oldukları, siyasete ilkeler uğruna girdikleri söyleniyordu.

Bu iki kadın da, basından ve halktan hiçbir kula nasip olmamış destek gördüler.

Ve ikisi de fos çıktılar..

Bu iki kadının adları Tansu Çiller ve Gülay Atığ...

Siyasetteki hatalarıyla, kişiliklerindeki zaafiyetlerle, Türk kadınının siyasal yaşama katılımına derin yaralar açtılar.

Her ikisi de ahlaken hoş karşılanmayacak işler yaptılar.

Söyledikleriyle icraatları hep çelişti.

Yıprandılar. Yolsuzluk iddialarına muhatap oldular. İkisi de hesap veremediler. Vermediler.

Kadınlar adına bir teselliyse bilemem ama, aslında her ikisinin başınının yanmasında erkekler etkili oldular.

Biri kocası, diğerini ise şimdi kocası olan sevgilisi yaktı.

Bu iki erkekle ilgili iddialar, bu iki kadının en büyük sıkıntısı oldu.

Yine de bu bir bahane değil.

Onlara güvenen, onları aslında hak etmedikleri yerlere taşıyan kadınlara ihanet etmemeleri gerekirdi.

Ettiler.

Biri istifa edip gitti.

Diğeri ise istifa etmese de bitti.

Yazık. Üzülüyor insan.

Ama ben hâlâ kadınlara güveniyorum.

Umutsuzluğa kapılmadan. Suimisal, emsal olmazmış.

İyi örnekleri bekliyorum.

Ve kadınlara bir tek şey öneriyorum.

Yanınızdaki erkeğe dikkat edin.

Genç emekli başbakanlar

Emeklilik konusu hükümetin en önemli sorunlarından biri. İktidardaki sağ ve sol partiler bu konuda anlaşamıyorlar.

Ben şahsen erken emekliliğe sıcak bakmıyorum.

Ancak bu konuları Türkiye'de en iyi bilen kişi olan dostum Burhanettin Demircioğlu, emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı.

Bunu da çok sağlam argümanlarla izah ediyor.

Benim ilginç bulduğum ise, siyasilerimizin bu konuda söyledikleriyle yaptıkları arasındaki fark.

Aslında bu her zamanki hikâye. Hocanın dediği ile yaptığı meselesi.

Bakın önceki gün Cumhuriyet'te çıkan bir haberde erken emekliliği ‘‘El parasıyla hovardalık’’ olarak değerlendiren Mesut Yılmaz'a...

Biliyor musunuz, genç bir başbakan olarak halka umut vermeye çalışan Mesut Yılmaz da aslında bir emekli.

Mesut Yılmaz 1991 yılında 44 yaşındayken, 47.162.303 sicil numarası ile emekli olmuş.

Çalışan haklarını gasp etmekten hoşlanan Tansu Çiller de 1993 yılında emekli olanlardan.

Yaşı konusunda sürekli yalan söylediği için Tansu Hanım'ın kaç yaşında emekli olduğunu bilemiyorum.

Ama emekli yaşının düşüklüğünden bahsedenlerin, 40'lı yaşların başında emekli olmalarını komik buldum doğrusu.

Devlette tasarruf başlıyor

Başbakan Mesut Yılmaz, halktan fedakârlık isterken, fedakârlığa devletten başlamak gerektiğini söylemiş ve lüks makam otomobili saltanatına son verileceğini söylemiş.

Ben bu kararın nasıl uygulanacağını tahmin edebiliyorum.

Sayın siyasilerimiz S500 makam otomobillerini bırakıp, S320 makam otomobilleri alacaklar.

Böylelikle son derece alçakgönüllü bir biçimde, Mercedes'in daha düşük bir modeline binerek özveride bulunacaklar...

Onların kullanmadığı S500'leri ise korumalar kullanacak...

Bekleyin, görün...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Hocaların dedikleriyle, yaptıkları birbirini tuttuğu zaman...

Yazarın Tüm Yazıları