Teke tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

TÜPRAŞ'ta iddialar ve yanıtlar

Tüpraş dizisinde hakkındaki iddiaları gündeme getireceğimi okuyan Ergun Kuran dün sabah saatlerinde telefon etti.

İddiaların ne olduğunu merak ettiğini, hesabını veremeyeceği herhangi bir icraatı olmadığını söyledi ve bir mahsuru yoksa, bu iddiaları bilip yanıtlamak istediğini söyledi.

TÜPRAŞ eski Genel Müdürü Kuran hakkındaki iddialar, TÜPRAŞ'a gelmeden önce çalıştığı şirketle ilgili idi.

İddialara göre Kuran bu şirketle ilişkisini kesmemişti.. ‘‘Bunda ne var?’’ diyebilirsiniz ama Kuran'ın daha önce çalıştığı şirket, Amerikan menşeli bir şirketti ve Uzakdoğu'da petrol işi yapıyordu. Ve yine Kuran'ın Kanada'da bir başka enerji şirketiyle ilişkileri olduğu söyleniyordu.

Bu iddiaları sıraladığım zaman Kuran şöyle yanıtladı:

‘‘Doğru, eski çalıştığım şirket bir petrol şirketi. Zaten o yüzden petrol konusunda tecrübem var ve TÜPRAŞ'ın başına getirilmiştim. Ancak bu şirket petrol alım satımı yapmıyor. Petrol arama konusunda uzman bir şirket. Bu yüzden de TÜPRAŞ'la bir işi olması mümkün değil. Evet ilişkim de var, çünkü yıllarca çalıştığım bir yer ve orada bir sürü arkadaşım, dostum var. Bu ilişki kesinlikle bir iş ilişkisi değildir.

Kanada şirketine gelince... O da doğru. Şirketin adını da vereyim. Hydro Quebec. O şirketin de petrolle alakası yok.

Orayla olan ilişkim ise farklı. Oradan bir iş teklifi aldım. TÜPRAŞ Genel Müdürü iken yapılan bu teklifi reddettim. Ancak genel müdürlükten ayrılınca işşiz kaldığım için şu an kendileriyle görüşmelerim sürüyor.

Türkiye'de yatırım yapmak istiyorlar ve bu yüzden benimle çalışmak istediklerini söylediler.

Ne yapayım, işsiz mi kalayım?’’

Haşa, kimsenin işsiz kalmasını istemeyiz.

Tam aksine, Kuran'a, telefon edip yanıt verme cesaretini gösterdiği için teşekkür ediriz...

NOT: TÜPRAŞ'taki bilgi kaynaklarım da dün aradılar ve Kuran'ın Genel Müdürlüğü döneminde her türlü siyasi talebi geri çevirdiğini, hele hele Refah kadrolaşmasına katiyen izin vermediğini, görevden de bu nedenlerden dolayı uzaklaştırıldığını, DYP'li Abdullah Uraz'ın, Kuran'ı kullanamayacağını anlayınca, Yalım Erez'i partiden ihraç etmek karşılığında Kuran'ın kellesini istediğini söylediler.

Kayıp otomobiller

Devlet Kuruluşlarını, sonradan üzerine geçirdiği Pelister çiftliğine çeviren Çillerler, Vakıflar Bankası'nı da yağmalamışlar.

Bankaya ait 86 otomobil kayıp...

Bunlardan biri, bankayla hiçbir alakası olmadığı halde, DYP Genel Sekreteri Nurhan Tekinel'in altında... İşe bakın... Kişilik haklarına hakaret ettiğim için beni dava eden adamın kişiliğine bakın...

Kişilik haklarına hakaret ettiysem eğer bana teşekkür etmeli. Bulmuşum ki, etmişim...

Kalan 85 arabadan 18'i Tansu Çiller'in üzerinde...

Tansu Hanım bu kadar otomobili ne yapıyor doğrusu merak ettim.

Benim bildiğim bir insan bir otomobile biner. Elini bir arabaya, kolunu bir başkasına, bacağını ve kafasını ayrı ayrı otomobillere koyamayacağına göre...

Neyse, 1'i Nurhan Tekinel'de, 18'i Tansu Çiller'de...

Peki geri kalan 67 otomobil nerede...

Ha biri de, Erbakan'ın korumalarındaymış..

Kaldı 66... Peki onlar nerede...

Bilinmiyor...

Şeytan aldı götürdü... Satamadan getirir inşallah...

Ayranımız yok içmeye otomobille gideriz....

Hükümet kurulduğu gün yazacaktım, ‘‘Benzin zammına hazır olun, Güneş Taner Bakan oldu’’ diye...

Sonra zammı benden bilirsiniz diye yazmadım...

Bir yıl kadar önceydi. Refahyol kurulmuş, paket üstüne paket açıyordu. Hepsinin içi boştu tabii.

Güneş Taner'le karşılaştık bir akşam. O gün benzin zammından söz etmişti.

Benzin fiyatının 1 dolara endekslenmesi gerektiğini ve bunun sağlayacağı katkıyı anlatmıştı uzun süre. Sonra da ‘‘Kafaları çalışsa yaparlar ama çalışmıyor’’ demişti. Koltuğa oturduğu gün, bu zammı yapacağını biliyordum.

Avrupa fiyatlarını anlatmıştı ve Türkiye'de gereksiz harcanan benzin miktarını kabaca tahmine çalışmıştı.

Benzin zammına küfredenlerin başında geliyorum. Her gün 250 kilometre yol yapan biri olarak buna hakkım da var.

Ama kararın doğru olduğunu da biliyorum.

Türkiye ne Almanya'dan, ne İtalya'dan, ne de Fransa'dan daha zengin ki, petrolü onlardan ucuza satsın...

Üstelik de helaya bile otomobille gitmeye alışmamızın suçunu ve faturasını niye bu ülke ödesin ki!

Çiller ve bir samimi arkadaşı

‘‘Şahları da Vururlar’’ adlı oyunda unutmadığım bir sahne vardı.

Sevgili Ferhan Şensoy (inşallah adını doğru yazmışımdır), bir sahnede Şah İsmail'in bir seferini anlatır.

Acem palavracılığı olduğu için, Şah İsmail ‘‘Ben ve üç yüz bin adamım’’ deyince yanındakiler abartıyorsun derler...

Sayı giderek düşer, düşer, düşer...

Sonunda sefere Şah İsmail ve üç yakın arkadaşı çıkmış olur...

Tansu Çiller'inki de o hesap...

DYP'den istifalar başlayınca ‘‘Sağlam 105 bize yeter’’ dedi. DYP 105'in altına düşünce ‘‘Sağlam 90 bize yeter’’ dedi. Son olarak ‘‘Sağlam 60 kişi bize yeter’’ diyormuş.

Bence sonunda Çiller ve bir samimi arkadaşı kalacak. O da olsa olsa Akşener olacak.

Fakat Çiller'in yerinde olsam, ona bile güvenmezdim...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Seçmenler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni İş ve İşçi Bulma Kurumu gibi görmedikleri zaman...

Yazarın Tüm Yazıları