Teke tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Böyle gazeteye, böyle öneri yakışır

Refahyol eliyle beslenen basının, yalakalıkta sınır tanımayan bir örneği var...

Gerçi tirajı Refahyol'un itibarı kadar, yani sıfıra yakın ama, yine küçük sinek mide bulandırıyor.

Adını anmak istemiyorum ama her sabah mecburen anıyoruz...

Neyse, bu gazetede birkaç günden beri şeriat yanlısı yayınlar yapıyor.

Uydurduğu kılıf da şöyle:

‘‘Sindirirseniz, yeraltına indirirsiniz.’’

Yapmayın ya! Sahi mi?

Lafa bak lafa... Yani şeriatçı kuruluşların üzerine gitmeyin, bırakın serbestçe çalışsınlar...

Sonra ne yapalım beyler...

Bu fikri nereye kadar götüreceksiniz...

Hatta isterseniz PKK'nın da üzerine gitmeyelim. Apo'ya Ankara'da ofis, İstanbul'da büro açtıralım... Legal örgütlenmesine izin verelim isterseniz.

Hatta Dursun Karataş'ı da çağıralım. O da DHKP'yi kursun...

Ona da Meclis'te bir büro açalım... Yazıktır çocuğa...

Siner miner başımıza bela olur...

Yahu bunlar delirmiş galiba...

Öneriye bak be!

Adam benim rejimimi yıkacak, ben ‘‘Sinmesinler’’ diyeceğim...

Sinerlerse sinsinler, inerlerse insinler...

Bu devlet onları sindikleri yerde de bulur, indikleri yerde de...

Paralı yolda, paranla rezil ol

Kış ortasında Karayolları Genel Müdürlüğü'nü uyaran bir yazı yazmış ve İstanbul'daki otoyol gişelerinin yetersizliğini hatırlatarak, trafiğin yoğun olacağı yaz ayları için önlem alınsın demiştim.

Karayolları kibar yanıtlar vermişti ama önlem mönlem almamıştı.

İşte okullar kapandığından bu yana çile başladı.

Özellikle hafta sonlarında otoyolda kazandığınız on dakikayı 1, hatta 2 saat olarak gişe kuyruğunda geri veriyor sürücüler.

Paranla rezil olmak bu olsa gerek.

Üstelik de kuyrukların kilometreleri bulduğu saatlerde bile kapalı gişeler var.

Ve eziyet sabahın 02.00, 03.00'üne kadar sürüyor.

Az sayıda gişe memuru da o arada perişan oluyor, çok sayıda vatandaş da...

Yazık... Bari mevsimlik işçi alsalar... Ama ne gerek var... Vatandaş eşek nasıl olsa...

Bir gün tepeleri atacak, gişeleri yerle bir edecekler, o olacak...

NOT: Sözde, otoban ve köprü geçişleri için medeni ülkelerde uygulanan elektronik kartlı geçiş sistemi kurulacaktı... Hatta Ziraat Bankası bu iş için kolları sıvamıştı bile... Nerde, ha sorarım nerde?

Eurogold'dan neden gizleniyor

Maden Tetkik Arama, yani MTA Genel Müdürü Dr. Ziya Gözler, Bandırma'da siyanürle altın aranmasıyla ilgili çok önemli bilgiler içeren bir mektup göndermiş.

Dr. Gözler, gerekli tedbirlerin alınması ve dikkatli davranılması halinde siyanürle altın aramanın kamu sağlığı ve çevre açısından zararlı olmayacağını söylüyor.

Fakat anladığım kadarıyla ülkemizin madencilik konusundaki bu en yetkili kuruluşunun başındaki kişinin, Eurogold ile ilgili kimi çekinceleri var.

Aslında bu sıkıntı, yine mektuptan anladığım kadarıyla Eurogold'dan değil, siyasi otoriteden kaynaklanıyor. Bakın bunu nasıl anlatıyor Dr. Gözler:

‘‘Eurogold işe başlarken, ben genel müdür olarak bu işi MTA ile birlikte yapmalarını önerdim. Analizler MTA laboratuvarlarında yapılsın, bizler de bilmediklerimizi öğrenelim dedim. Hiç yanaşmadılar. Her işi gizli yaptılar. Daha da ötesi, biz Türk jeologlar uzun süre çalışma alanına dahi sokulmadık. Benim ülkemde bu şekilde çalışmalar yapılacak, benim ülkemin bilim adamları bihaber olacak. Denetleme dahi yapamayacağız.

Resmi rakamlar orada 24 ton altın olduğunu söylüyor. Oysa duyumlarımız 100 ila 200 ton altın olduğu yolunda...’’

Evet, MTA Genel Müdürü böyle diyor.

Bakın o zaman rakamlar nasıl değişiyor.

Eurogold'un verdiği bilgiye göre, yöredeki altının yıllık üretim değeri 40 milyon dolar. 8 yılda 320 milyon dolar ediyor.

Yıllık üretim gideri ise 21 milyon dolar. O da sekiz yılda 168 milyon dolar ediyor ve bu paranın 135 milyon doları Türkiye'de harcanıyor.

Bunun dışında devlet hakkı, maden fonu, kurumlar vergisi ve fon ödemeleriyle de bir 60 milyon dolar kesiliyor. Eurogold'a 8 yıl için 92 milyon dolar para kalıyor.

Bu hesap 24 ton altın üzerinden.

Peki ya rezerv 200 tonsa ve Eurogold bunu saklıyorsa.

Vallahi azizim, bir yerde benim devletimden gizli iş kotarılıyorsa, ben o işten işkillenirim...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Ne idüğü flu adamlar, gazete patronu olamadıkları zaman...

Yazarın Tüm Yazıları