Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Ayinesi iştir kişinin

Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit dün Hürriyet'i ziyaret etti.

Bizim Yazı İşleri Müdürleri ve o sırada gazetede bulunan yazarlarımızla dört dörtlük bir sohbet olmuş.

Ne yazık ki katılamadım.

Ancak Nurcan Akad ve Tufan Türenç'ten aldığım notlar, Ecevit'in içinde bulunduğu bir hükümetle, Türkiye'nin Körfez'de bir maceraya kolay kolay atılmayacağı yönündeki fikrimi güçlendirdi.

Bülent Bey'in en güzel sözü şöyle: ‘‘Amerika'ya direnebiliriz.’’

Yani Amerika istedi diye, Irak'la kapışmayız diyor Ecevit.

ABD ilişkilerinde Ecevit'in notu yıldızlı pekiyi olduğu için, sözüne güveniyorum.

Yıldızlı pekiyiden söz etmem yanıltıcı olmasın. Bülent Bey'in yıldızlı pekiyisi, Türkiye lehine. ABD'nin verdiği bir not değil.

Dünkü sohbette söylediği bir cümle çok ilginç.

Ecevit, başbakanlığı döneminde, ABD'nin buyruğu ile uygulanmakta olan haşhaş ekim yasağını bir gecede kaldırmıştı. Yaşı yetenler hatırlar.

Ecevit'in cümlesi, haşhaş ekim yasağını kaldırma pazarlıkları sırasında ABD Dışişleri yetkilisi tarafından söylenen bir cümle.

Ecevit yasağı kaldıracaklarını söyleyince ABD'li, ‘‘O zaman biz de Sultanahmet'i bombalarız’’ demiş.

Ecevit gülmüş ve yasağı kaldırmış.

Terör örgütlerinin İstanbul'da patlattığı bombaları ABD tezgâhlamadıysa, bildiğim kadarıyla Sultanahmet ABD tarafından bombalanmadı.

Hele Kıbrıs Harekâtı dönemi tam yıldızlık.

ABD'nin barış temsilcisini ve kendi hocası Kissinger'ı sarmalayan Ecevit, bir gecede Kıbrıs'a orduyu çıkarıvermişti.

Yani Ecevit, ‘‘ABD'ye direnebiliriz’’ diyorsa, direnir.

Bu da Türkiye'nin Körfez'de yeni bir macerasını engeller.

Turgut Özal'ın ‘‘Bir koyup üç alacağız’’ dediği yerde, Türkiye milyar kaybetti.

Bu bir kez daha olmamalı.

Siz ne dersiniz?

Türkiye'nin Irak'a karşı yapılacak bir operasyonda yer alıp almaması ve ABD'nin yapacağı harekâta destek verip vermemesi yolundaki görüşlerinizi yukarıda yazılı faks numarama yollarsanız, sizlerin bu konudaki fikirlerini de duyurma imkânı bulacağım.

Pazartesi gününe kadar elime geçecek faksları değerlendirip açıklayacağım.

Bu mini referanduma katılırsanız sevinirim.

Turizme bir darbe daha

ABD'nin Irak'a karşı operasyon tehdidi ve savaş rüzgârları, Türk turizmini de etkileyecek.

1. Körfez krizi ve savaşı sırasında güneydeki turistik tesislerimiz Amerikan askerleri dışında müşteri bulamamıştı.

Şimdi bir de kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz.

Neymiş, ‘‘Saddam'ın elindeki kimyasal silahlar Türkiye'yi tehdit ediyor’’muş.

Hatta şöyle deseler daha etkili olacak:

‘‘Saddam'ın silahları Antalya'daki otelleri vurabilir.’’

Tam Avrupa basınına malzeme.

Sonra bekle ki turist gelsin.

Türkiye'ye gelen turist, zaten buluttan nem kapan cinsten.

PKK'nın etkili olmadığına, Türkiye'de iç savaş olmadığına zor ikna ettiğimiz turistleri şimdi de Saddam'la ürkütüyoruz.

Merak ediyorum, acaba Saddam'ın füzeleri Bodrum'u, Marmaris'i de vurabilir mi?

Oraya da birkaç turist geliyor da!

Çiçeksiz olmaz

Posta İşletmeleri'nin yeni Genel Müdürü Nuri Alagöz işe hızlı başladı.

Yapmaya başladığı yenilikleri dün Hürriyet'te okumuşsunuzdur.

Ellerine sağlık.

Bu arada kurum içinde bir de disiplin harekâtı başlatmış.

Ve uyulması gereken bir dizi talimat yayımlamış.

Alagöz emekli bir asker olduğu için, bunu kışla disiplinine benzetenler var.

Disipline bir diyeceğim yok da, talimatlarından biri dikkatimi çekti.

Alagöz diyor ki, ‘‘Kuruma bağlı işyerlerinde, bürolarda çiçek bulundurmak yasaktır’’.

Hiç yakıştıramadım.

Kışlada da çiçek olur, insanın olduğu her yerde de...

Genel müdürden bu yasağı kaldırmasını, hatta tam aksine, çiçek yetiştirilmesini teşvik etmesini bekliyorum.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Savaş kararını, savaşta canını kaybedecek olanlar verdiği zaman.













Yazarın Tüm Yazıları