Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

PKK'nın akıl hocası kim

İtalya'nın kıyılarında karaya oturan mülteci gemisi, Avrupa'nın başını ağrıtıyor.

Tabii bizim de...

Avrupa'da, özellikle İtalya'da haber bültenlerinin yarısı bu konuya ayrılıyor sürekli.

Görüntülerde bizim vatandaşlar... Şaşkın, pişman, perişan...

Belli ki, 60'larda moda olan Almanya'ya işçi götürme işinde kandırılan vatandaşlardan çok farklı durumda değiller.

Ancak televizyonlarda anlatılanlar çok farklı.

Bizim garibanlar tek kelime konuşamıyorlar.

Birileri onların adına konuşup duruyor haber programlarında...

Daha önce çeşitli vesilelerle, PKK propagandası yaparken gördüğümüz yüzler bunlar...

İngilizce, Fransızca, İtalyanca demeçler veriyorlar...

Gemidekilerin, Türkiye'deki baskı rejiminden kaçanlar olduğunu, Türk ordusunun ve hükümetinin bunları öldüreceğini, hapse atacağını söylüyorlar her tarafta...

Bizim ilticacılar da dinliyorlar...

Herhalde bize iş arıyorlardır diye...

PKK işin sadece bir yönü..

Örgüt bugün içinde bulunduğu durumda, bu göç işini organize edecek yetenekte değil.

Abdullah Öcalan, askeri olarak sıkıştığı her zaman uyguladığı bir taktiği uyguluyor.

Avrupa'da siyasi arayışlara yöneliyor.

Bu arayış içinde en çok kullandığı iki söylem, siyasal haklar, ekonomik haklar.

Avrupa'nın insan hakları konusunda Türkiye'ye bakışı belli. Bu bakışta bizim lehimize olan, Türkiye'nin kötü olan insan hakları sicilinde etnik ayrımcılığın bulunmaması.

Yani Avrupa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yalnızca Kürt vatandaşlarına değil, topyekün bütün vatandaşlarına kötü davrandığını biliyor.

Apo bu kez ekonomik haklar konusunu işlemek amacında.

Ancak başta da dediğim gibi, PKK bugün bu işi örgütleyecek noktadan uzak.

Anlaşılan ve görünen o ki, PKK'nın Avrupalı hamilerinden biri bu işin içinde. Diğer yön de bu işte...

Türkiye ve Avrupa bu sorunla boğuşurken, Alman Federal Başsavcı Nehm'in PKK'yı terör örgütü olmaktan çıkaran açıklaması geliyor.

Bir yanda göç, bir yanda Almanya'dan gelen açıklama üst üste koyulduğunda, tablonun iki parçası ortaya çıkıyor.

Gerisini tamamlamak ise, sadece biraz izan işi...

Okul kitaplarında kadına hakaret

Bir okurum, 1. ve 3. sınıfa giden iki çocuğu nedeniyle, milli eğitim sistemine dalmış. Dalmış ve fenalık geçirmiş.

Gördüklerini de bana yazmış.

Bir kadın olarak sinirleri bozula bozula...

Yazdıklarından bazı notlar şöyle:

‘‘1. sınıf Hayat Bilgisi kitabında Aile konusu işlenirken resimde baba ofiste çalışıyor, anne ise evde cam silerken resmedilmiş.’’ Okurumu kızdıran ise, çocukların kafasına erkeklerin çalışıp, kadınların evde hizmet etmekle görevli oldukları fikrinin kazınıyor olması...

Hele hele okurumun Ömer Asım Aksoy'un ‘‘Deyimler ve Atasözleri’’ kitabından derledikleri var ya, tam rezalet.

Mesela deyimlerden biri ‘‘Kadın erkeğin şeytanıdır’’ diyor. Açıklaması ise aynı kitapta şöyle yer alıyor: ‘‘Erkekleri kadınlar yoldan çıkarırlar.’’

Bir başka deyim ‘‘Kadının şamdanı altın olsa, mum dikecek olan erkektir’’ diyor. Anlamını sözlük şöyle vermiş: ‘‘Kadın ne denli bol çeyizle gelirse gelsin evin eksiklerini erkek sağlar. Giderlerini erkek karşılar, evi erkek geçindirir.’’

Hele hele şu sonuncuya bakın bir:

‘‘On beşindeki kız ya erde gerek, ya yerde.’’

Açıklama daha da korkunç:

‘‘Kız on beş yaşına ulaştığı zaman evlendirilmelidir. Evlenmezse anne, babasını zor durumda bırakacak çok üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir.’’

Evet sevgili okurlar, bu seçme cümleler ilkokul çağındaki beyinlere, 9 yaşındaki çocuklara okutulan bir kitaptan...

‘‘Olacak şey değil’’ demeyin...

Kadından Sorumlu Devlet Bakanı'nın bekâret kontrolünden yana olduğu ülkede, bunlar az bile...

Boşuna demiyorum ‘‘Kadınlar ayaklanın’’ diye...

CİNE 5 dalını kesiyor

Cine 5 akıllıca kurulmuş ve akıllıca geliştirilmiş bir organizasyondu.

İyi filmler ve maç naklen yayınları, CİNE 5'i birdenbire patlama noktasına taşımıştı.

Fakat Cine 5 şimdi bindiği dalı kesiyor.

Yazacaklarım hem benim, hem de pek çok okurumun şikâyeti.

Biliyorsunuz Cine 5'in Superspor, Maxi TV ve Playboy TV diye üç kardeşi oldu.

Sözde bunlar aynı decoder fakat ayrı kanallar üzerinden yayın yapacaklardı.

Ancak kazın ayağı öyle olmadı.

Önce Playboy TV, geç saatlerde Cine 5 ekranını işgal etti.

Şimdi ise özellikle Superspor aynı işi yapıyor.

Cine 5'in karşısına film izlemek için oturuyorsunuz, karşınızda abuk sabuk bir maç.

Dünyanın bilmem hangi liginden iki takım.

Oysa programda güzel bir film var ve siz belki de programınızı ona göre yapmışsınız.

Hayır Cine 5 dinlemiyor.

Dayıyor maçı.

Playboy TV geç saat falan diye ses çıkarmadık ama, en güzel saatlerde filmlerin yerine saçma sapan maçlara kimsenin tahammülü yok.

‘‘İstemeyen seyretmez’’ denilebilir.

Ama Cine 5 için hoş olmaz...

Çünkü o kanalı izlemek için para veriyoruz.

İzlemezsek, para da vermeyiz.

Yıl sonunda şaşırmasınlar abone sayımız niye düşüyor diye...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Kadın erkek eşitliğini yasalarda değil, kafalarda sağladığımız zaman...






 








Yazarın Tüm Yazıları