Tek sahtekárlık çeviri değil

"100 Temel Esere İslami Makyaj" (Hürriyet, 20 Ağustos 2006) haberini okuyunca, bu seçimin evveliyatını hatırlatmayı gerekli gördüm.

Milli Eğitim Bakanlığı, ilköğretimdekilere okutulması mecburi 100 Temel Eser’in seçimi için bir kurul oluşturdu.

Kurul, çocuk edebiyatı yazarı Mustafa Ruhi Şirin’in başkanlığında altı ay çalıştı.

Kitaplar saptandıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı bu kitapları uygun görmedi. Üyelerin verdiği bilgiye göre, bakanlık kendi seçtikleri kitapların kabulü için seçiciler kuruluna baskı yaptı.

Kurul üyeleri de bu baskıcı anlayışa karşı durarak ve gayet haklı olarak kendi seçtiklerinin okutulmasını istediklerinden hepsi istifa etti.

Mustafa Ruhi Şirin’den başka kurul üyelerinin adları şöyleydi:

Gülten Dayıoğlu, Fatih Erdoğan, Mevláná İdris Zengin, Prof. Dr. Nilüfer Tuncer, Prof. Dr. Mübeccel Gönen, Hasan Güleryüz.

Mustafa Ruhi Şirin,
seçilen kitaplar için en iyi olanı tavsiye ettiklerini, 60 değişik baskısı olan Pinokyo’nun bu konuda bir örnek olduğunu söyledi.

Bu durumda, seçilen kitapların niteliği şaibelidir. Kurul istifa ettiğine göre bu kitapları kim seçmiştir? Onun için bu kitaplara seçim açısından itibar etmemelidir.

HANGİ KİTABI OKUMALIYIZ

METİN CELÁL,
"Yüz Temel Eser ya da Olay Rusya’da Geçiyor" yazısında bu temel eserlerin temelinde yatan bir hataya değiniyor, örnekler vererek:

"En az 27 çeşit ’Savaş ve Barış’ var kitapçı raflarında. Ve bu ’Savaş ve Barış’ çevirilerinin sayfa sayısı 12 ile 2168 arasında değişiyor. En ucuzu 2.5, en pahalısı 55 YTL. Cervantes’in Don Kişot’unun 41 çevirisi var. Sayfa sayısı 64 ile 752 arasında değişiyor."

Bu örnekli liste uzayıp gidiyor.

Amaç çocuğa edebiyat ve dil zevkini aşılamaksa, -başka ne olabilir ki- çeviri eserlerde en iyi çevirinin kurulca kararlaştırılıp tavsiye edilmesi gerekir.

Kitapların özetini vermek, çocuklara sadece konuyu öğreten bir sakat anlayış. Birçok internet sitesinde bu kolaylığın (!) sağlandığını yazısında belirtiyor Metin Celál.

Tabii işin bir başka yanı da var. Birçok yayınevi, 100 Temel Eser’i bastı.

Yazılmasının üzerinden 70 yıl geçen esere telif hakkı ödenmiyor, her yayınevi rahatça, sorumsuzca basabiliyor.

Yeni bir düzenleme de, yayıncıların bandrolsüz yayın yapma hakkını kötüye kullanmasına yol açıyor.

70 yıllık kitaba telif hakkı ödemiyor, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir kararıyla, eğitim-öğretim amaçlı kitapların 96 sayfaya kadar olanlarında bandrol kullanmak zorunlu değil.

İşte iki unsur birleşince, birçok yayınevi Yağma Hasan’ın Böreği’ni fırına sürüyor.

* * *

BU
konuya hemen nokta koymak istemiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları