Tek papanın 16. Benedikt olduğunu zannetmeyin, Katolikler’de çok ’papa’ ve ’antipapa’ var

İstanbul’da günlerdir esen Papa rüzgárları sayesinde, "Papalık" ve "Vatikan" kavramlarını bilmeyenimiz herhalde kalmadı.

Ama, Katolik dünyasının tek Papa’sının sadece 16. Benedikt olduğunu zannediyorsanız, yanılıyorsunuz demektir; zira, 16. Benedikt’in yanısıra bugün "papa" ünvanını taşıyan ve farklı Katolik gruplar tarafından lider kabul edilen başka ruhaniler de vardır. Bütün bu papalar, tek bir ortak noktada buluşurlar: Birbirlerinden karşılıklı nefrette... Her papa diğerini "antipapa" ilán etmiştir ve birbirlerinin gözünü oymaya hazır vaziyettedirler. İşte, günümüzdeki "antipapa"lardan bazılarının tuhaf öyküleri.

İSTANBUL’da hafta içerisinde esen Papa rüzgárı nihayet dindi ve 16. Benedikt, Sultanahmet Camii’ndeki unutulmaz görüntülerinden sonra kalbinin yarısını da İstanbul’da bırakıp memleketine döndü.

"Papa" kavramının ne demek olduğunu zaten bilirsiniz. Papa’nın Katolik dünyasının en yüksek ruhani otoritesi olduğu ve sadece tek bir papalık makamının mevcut bulunduğu da bildikleriniz arasındadır.

Ama, "papa" kavramı hakkındaki málumatınız sadece bunlardan ibaretse, yanılıyorsunuz demektir; zira, 16. Benedikt’in yanısıra bugün "papa" ünvanını taşıyan, farklı Katolik gruplar tarafından lider, yani "papa" kabul edilen başka ruhaniler de vardır. Dünyevi iktidarlarını Vatikan’da sürdüren papalar ise bütün bu papalardan sadece biridir; daha doğrusu en güçlüsü, en zengini ve en kalabalık cemaate sahip olanıdır. Dolayısıyla, "Papa" dendiğinde sadece Vatikan’daki zátın hatıra gelmesinin sebebi de, Vatikan’ın sahip olduğu ayrıcalıklardır.

Ve, bütün bu papalar, tek bir ortak noktada buluşurlar: Birbirlerinden karşılıklı nefrette... Her papa diğerini "antipapa" ilán etmiştir ve birbirlerinin gözünü oymaya hazır vaziyettedirler.

İşte, Türkiye’de bir haftadan buyana esen papa rüzgárının verdiği ilhamla, sizlere bu "antipapa" meselesini anlatayım dedim.

Hazreti İsa’nın yeryüzündeki vekili demek olan "Papa" kavramının dünyevi bir iktidar halini almasıyla beraber, bu makamın ve papalık tahtına geçen kişilerin muhalifleri de ortaya çıktı. Papalık iddiasında bulunanların hepsi, birbirlerini "antipapa" olmakla suçladılar.

Vatikan’a göre ilk "antipapa", 235 senesinde ölen ve Papa Birinci Kalliktus’u tanımayı reddeden İppolitus idi. İppolitus’tan önce gerçi Natalius adında bir başka antipapa ortaya çıkmış ama imana gelmişti. Sonraki asırlarda daha pek çok "antipapa", Natalius ile İppolitus’un açtığı yoldan yürüdüler ve Hazreti İsa’nın gerçek vekili olduklarını iddia ettiler. "Antipapa" kavramı, özellikle 11. yüzyıldan itibaren Avrupalı hükümdarların siyasi iktidarlarını güçlendirme vasıtası haline geldi, her imparator, kendi papasını kendisi tayin eder oldu ve her papa diğerini antipapa olmakla suçladı.

Papalık ve antipapalık iddiaları günümüzde de devam ediyor ve Vatikan’ı tanımayı reddeden bazı Katolik gruplar ya kendi papalarını kendileri seçiyorlar, yahut papalık makamının boş olduğuna inanıyorlar.

Yandaki kutuda, asırlardır devam eden bu "papa-antipapa" kavgasının son kahramanlarının isimleri ve maceraları yeralıyor.

15 yaşındaki kıza tecavüz eden son ’antipapa’, beş yıl yedi

PAPA olma merakı günümüzde de devam ediyor ve kendi kiliselerini kuran bazı kişiler çeşitli isimler altında papalık yapıyorlar. "Antipapa" kabul edilen bu kişilerin ortak özelliklerinden biri, "İkinci Peter" adını çok sevmeleri ve çoğunun bu ismi almaları.

Vatikan’daki papalar, Hazreti İsa’nın 12 havarisinin en önemlisi olan ve Katolikliğin kurucusu kabul edilen Aziz Petrus’un hatırasına hürmeten "Petrus" yahut "Peter" adını almamışlardı. Vatikan’ı reddeden antipapalar ise, gerçek birer papa olduklarını ispat edebilmek maksadıyla sık sık bu isme başvuruyorlar.

İşte, son dönemde "papa", yahut "antipapa" ve bir kısmı da "2. Peter" olan Katoliklerden bazıları.

17. GREGOR (İspanya’da): Clemente Dominguez y Gomez adındaki bir İspanyol, 1970’li yıllarda Hazreti İsa ve Hazreti Meryem ile bizzat görüştüğünü iddia ederek, İspanya’nın Palmar de Troya kasabasında bir kilise kurdu ve kendisini papa ilán etti. Bir hayli yandaş toplayan Gomez, 2005’te öldü ve yerini Manuel Alfonso Corral aldı.

2. PETER (İspanya’da): İspanya’nın Seville şehrinde avukatlık yapan Manuel Corral, 1976’da Vietnamlı piskopos Ngo Dinh Thuc tarafından rahip yapıldı ama Papa İkinci John Paul daha sonra piskopos Thuc’u ile Corral’ı kilisenin kurallarının dışına çıktıkları gerekçesiyle aforoz etti. Ortada kalan Corral, "Onyedinci Gregor" ünvanını almış olan Clemente Dominguez y Gomez’in Palmar Kilisesi için yaptığı daveti kabul etti ve Gomez’in 2005’te ölmesinden sonra "İkinci Peter" adıyla papalığını ilán etti. Palmar Kilisesi’nin şimdiki lideri olan Manuel Corral, Vatikan tarafından dikkatle takip edilen bir cemaate sahip bulunuyor.

13. PİUS (Amerika’da): Lucian Pulvermacher adındaki Amerikalı Katolik bir papaz, 1998’de Montana’daki bir otelin balo salonunda bazısı rahip olan 28 kişi tarafından Papa ilán edildi. Kilisesine "Gerçek Katolikler" adını veren Onüçüncü Pius’nun, şu anda dünyanın değişik bölgelerinde 90 kadar müridi var.

2. PETER (Avustralya’da): Aziz Şarbel’in yolundan gittiklerini söyleyen bir grubun lideri olan William Kamm adındaki 1950 doğumlu bir Alman, 1968’de Tanrı’dan, Hazreti Meryem’den ve bazı azizlerden mesajlar aldığı iddiasıyla Vatikan’a başvurdu ama iddiaları reddedilince kendi başına bir kilise kurdu ve müridleri tarafından İkinci Peter adıyla Papa ilán edildi. Rahiplerin evlenmelerine izin veren ve papaların da mistik evlilikler yapabileceklerini söyleyen Kamm, 15 yaşında bir kızla "mistik amaçlı cinsel ilişki" kurduğu ortaya çıkınca 2005 Ekim’inde tutuklandı ve beş yıl hapse mahkûm edildi. William Kamm, papalık vazifesini, şimdi Avustralya’daki bir hapishanede sürdürüyor.

1. MİŞEL (Amerika’da): 1958’de Birleşik Amerika’nın Kansas şehrinde doğan David Allen Bawden, 16 Temmuz 1990’da altı kişilik bir meclis tarafından "Papa" ilán edildi. Birinci Mişel’in, Amerika’da küçük bir cemaati bulunuyor.

2. PETER (Fransa’da): Maurice Archieri adında bir Fransız, Hazreti Meryem tarafından görevlendirildiğini söyleyerek 1995’te papalığını açıkladı ve Vatikan’ın o dönemdeki papası İkinci John Paul’ü de "káfir" ilán etti.

Ayasofya’yı camiye çeviren Fatih’in bazı torunları ’Papalık Prensi’ oldular

TÜRKİYE, haftalar boyunca Papa 16. Benedikt’in Ayasofya’da, yani bir zamanların kilisesi, sonraki asırların camii ve bugünün müzesi olan mekánda dua edip etmeyeceğinin heyecanıyla yaşadı ama korkulan olmadı.

Papa’nın gelişi sebebiyle asırlar sonra bile böylesine heyecan yaratan Ayasofya’yı, cami haline Fatih Sultan Mehmed getirmişti. Fatih’in küçük torunlarından birinin, tarihin garip bir cilvesi neticesinde şimdi "Papalık Prensi" ünvanını taşıdığını ise çok az kişi bilir.

Şimdi Malta’da yaşayan bu papalık prensinin adı, George Alexander Said-Zammit. Fatih Sultan Mehmed’in oğlu Cem Sultan’ın yani 13 senelik ıstırab dolu gurbeti romanlara ve filmlere kadar konu olan bahtsız şehzadenin soyundan geliyor.

İşte, tarihin bu garip ve hüzün dolu cilvesinin kısa öyküsü:

Fatih’in álim ve şair oğlu Şehzade Cem, İstanbul tahtına geçen ağabeyi Sultan Bayezid’le giriştiği savaşları kaybetmesinden sonra 13 sene sürecek olan bir gurbete çıktı ve hayatını 1495 Şubat’ında Napoli’de noktaladı.

Cem’in üç oğluyla iki kızı vardı. Oğullarından Şehzade Abdullah ve kızlarından Ayşe Sultan, küçük yaşta öldüler. Büyük oğlu Oğuz Han babası sürgündeyken İstanbul’daydı ve 1483 Şubat’ında daha dokuz yaşındayken "nizám-ı álem için", yani devletin başına bir iş açmaması maksadıyla amcası Bayezid tarafından boğduruldu. Mısır’da yaşayan diğer kızı Gevher Melike ise İstanbul’a getirildi ve 1505’te burada öldü.

Fatih’in bahtsız oğlunun hayatta tek bir oğlu kalmıştı: Şehzade Murad... Babasının sürgünü sırasında Rodos’a yerleşti ve Maria Concetta Doria adında bir İtalyan kadınla evlendi. Daha sonra başka bir iş etti, Müslümanlığı bırakıp Hristiyan oldu, vaftiz edildi, "Pierre" adını aldı ve Papa 6. Alexander tarafından "Prens" yapıldı.

Şehzade Murad, Napoli Kralı’ndan bir asalet ünvanı ile Roma Senatosu’ndan da "vatandaşlık" aldı ve Rodos’ta çoluk-çocuğa karıştı. Kanuni Süleyman’ın adayı fethetmesine kadar Rodos’ta "Prens" olarak yaşadı ama adanın 1522 kışında Türkler’in eline geçmesinden hemen sonra, 27 Aralık günü boğduruldu. Şehzadenin Cem adını verdiği çocuğu, yani Cem Sultan’ın torunu ise, Kanuni’nin Rodos’u almasından önce Malta’ya geçmişti; orada evlenecek ve hayata 1536’da Malta’da veda edecekti.

Fatih’in oğlu Cem Sultan’ın çocukları, aile ismi olarak "Saytus"u seçtiler. "Saytus", zamanla "Sait", "Sayd" ve nihayet "Said" oldu.

Cem Sultan’ın, dolayısıyla da Fatih’in soyundan gelen George Said-Zammit, işte bu Prens Pierre’in, yani Şehzade Murad’ın oğlu Cem’in küçük torunu oluyor. Vatikan ve Venedik arşivlerindeki belgeler de, Said-Zammit’in elindeki soyağacını doğruluyor.
Yazarın Tüm Yazıları