Tehlikenin sınırı hala tartışma konusu

Güncelleme Tarihi:

Tehlikenin sınırı hala tartışma konusu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2002 15:58

Cep telefonu ve baz istasyonları üzerine Almanya’da da alevlendi. Sağlık Bakanlığı dikkatli: ‘Bugünkü bilimsel verilere göre insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi kesin olarak belirlenemiyor’. Ancak belirlenememesi, zararsız olduğunun da kanıtı değil.

Özellikle de büyük kentlerde yaşayan insanlar gündelik yaşamlarını az veya çok elektromanyetik alanlarda sürdürürler. Ev ve iş ortamında kullanılan elektronik aletler, çatılarda yükselen radyo ve televizyon antenleri vb hepsi elektromanyetik kirlilik yaratıyor. Son yıllarda cep telefonu kullanımına bağlı olarak da baz istasyonlarında önemli bir artış yaşanmakta.

Türkiye’de hangi tip ve kaç tane baz istasyonunun bulunduğu kamuoyu tarafından bilinmezken gelişmiş ülkelerdeki baz istasyonlarından yayılan radyo frekans radyasyonunu gösteren haritalar internette izlenebilmekte.

1 milyar cep telefonu

2000 yılında bütün dünyada 700 milyon kişi cep telefonu kullanıyordu. Bu sayının 2002 yılının sonuna kadar 1 milyara ve 2005 yılında da 1,6 milyara çıkması bekleniyor. Amerika’da tüm ülkenin kapsama alanına girebilmesi için 90 000 baz istasyonuna gereksinim duyulurken İngiltere’de 2000 yılında yaklaşık 20 000 baz istasyonu bulunuyordu. Almanya’da yapılan son araştırmalara göreyse bugünkü ihtiyaçlara cevap vermeyen 50 000’i aşkın baz istasyonunun ikiye katlanacağı tahmin edilmekte.

Almanya’daki baz istasyonlarının bu denli artması yeni tartışmalara yol açarken elektromanyetik alanların insan sağlığına zarar verip vermediği sorusu da yeniden gündeme geldi. Bu konuda kesin bilgilere ulaşamadıklarını söyleyen sivil toplum örgütleri toplumun farkında olmadan kobay durumuna düşürüldüğünden yakınıyorlar.

Gerçi kent planlama dairesi antenlerin kurulmasıyla ilgili yönetmeliklere uyulduğunu söylüyor, ama konu elektromanyetik kirlenmenin insan sağlığı üzerindeki etkilerine gelince ortaya yine belirsiz bir yanıt çıkıyor. Ve bu belirsizlik sağlık bakanlığının broşürlerinde de sürüyor. Buradaki açıklamalarda: ‘...bugünkü bilimsel verilere göre insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi kesin olarak belirlenememektir’ deniyor.

Zararsız demek değil

Toplumu radyoaktif ışınlardan korumakla sorumlu olan BfS Başkanı Wolfram König, kamuoyundan yansıyan alerji, uykusuzluk, depresyon, beyin tümörleri ve çocuklarda lösemi vb yakınmaları, daha çok belirsizliklerden kaynaklanan korkular olarak açıklıyor ve baz istasyonları için kabul edilen sınır değerlerinin insan sağlığına zarar verdiğinin bilimsel olarak kanıtlanmadığını savunuyor.

Dünya üzerinde elektromanyetik alanların sağlık üzerindeki etkisinin saptanmasına yönelik 20 000’den fazla araştırma var. Sonuçlara göre ışınların hayvan ve insanlar üzerindeki etkileri tartışmasız olarak kabul edilirken, bunların gerçekten sağlığa zarar verip vermediği konusunda şüpheli yaklaşımlar sürüyor.

Bazı uzmanlar, bugüne değin yapılan bilimsel araştırmaların metodik açıdan yetersiz olduğunu ve sonuçların birçok durumda diğer bir araştırma enstitüsü tarafından kontrol edilmediğini söylerken, elektromanyetik alanlar ve biyolojik sistem arasındaki etkiyi gösteren kesin bir modelin de bulunmadığının altını çiziyor.

Ancak, Almanya’da bir otorite olan Nova Enstitüsü’nden Peter Niessen: ’Bugüne kadar elde edebildiklerimiz bilgisizliğe dayanan sonuçlar ama bunlar ışınların zararsızlığına işaret eden kanıtlar değildir’ diyor

8,5 milyon Euro

Mobil iletişim endüstrisinin önümüzdeki dört yıl içinde Almanya’da elektromanyetik kirlilik araştırmaları için ayırmış olduğu 8,5 milyon Euro’nun paylaşımı geçen yıl bilim adamları, endüstri ve çevre koruma kuruluşlarının önerilerine uygun bir biçimde gerçekleştirildi. Laboratuvar ve epidemiyolojik araştırmalar dışında çalışmalar özellikle de elektromanyetik alanlardan etkilendiklerini hisseden insanlar üzerinde yoğunlaşacak.

Gerek endüstri gerekse BfS kuruluşu, bugüne değin bilimsel olarak yanıtlanamayan olası riskler ve sorular üzerinde duracak. Her ne kadar risklerin çok büyük olmadığı tahmin ediliyorsa da aynı anda milyonlarca insanı etkiliyor olması açısından göz ardı edilemeyeceği vurgulanmakta.

Belirlenen sınır değerleri dışında bundan böyle korunma önerileri de tartışılacak. BfS başkanı König,

ilk olarak cep telefonu kullanan çocukları uyardı. Diğer kullanıcılar tarafından alınması istenilen önlemlerden bazılarıysa

cep telefonuyla çok uzun konuşulmaması ve hatların iyi işlememesi durumunda telefonların kullanılmaması olarak açıklandı. İtalya ve İsviçre’de uygulanan katı yönetmelikler ise Alman hükümeti tarafından onaylanmadı. Bu ülkelerde baz istasyonları yerleşme yerlerine yasalarca belirlenmiş mesafelerde kurulabiliyor. Çocuk yuvaları ve okulların çatılarına kurulan baz istasyonları ayrı bir tartışma konusu. Bremen Şehir Planlama Teşkilatı’ndan Tom Lecke-Lopatta, ışınların yatay olarak yansıdığını bu yüzden okulların vb kuruluşların çatılarına baz istasyonu kurulabileceğini savunuyor. 15m yükseklikte bulunan bir baz istasyonun çocuklara zarar vermeyeceğini ama 200 m ileride bulunan istasyondan yayılan ışınların doğrudan doğruya çocuk yuvalarına yansıyabileceğini söyleyen Peter Niessen (Nova enstitüsü) ise, baz istasyonlarının yükseğe taşınması yerine vericilerin ve alıcıların insanlardan uzaklaştırılmasını öneriyor: ‘Vericiler binalardan en az 100m ileriye yerleştirildiklerinde şimdikinden 10-100 misli daha az ışın yayarlar.’ Ancak baz istasyonlarının daha büyük aralıklarla yerleştirilmesi en pahalı çözüm, dolayısıyla da mobil iletişim şirketlerinin hiç işine gelmiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!