TCDD Genel Müdürü’ne ihbarname yollanmış ama

TREN kazasının ardından ‘Mangalda kül bırakmayan’ köşe yazarlarının pek çoğu ‘Hızlandırılmış tren’ seferleri başladığında konuyla ilgili dişe dokunur bir şey yazmadılar. Bilim adamlarının veya yolcuların feryatlarından yola çıkan sert yorumlar yapmadılar.

Tren meselesi onlara ‘yeterince ciddi’ gelmedi.

Yıllarca demiryolu konularını yazan ben bile bu konuda ‘gerekeni yazmamış’ olduğumu görüyorum.

İlk deneme seferine katılan muhabir arkadaşlarımın bana aktardığı izlenimleri bile yeterince değerlendiremedim doğrusu.

Ama bazı yurttaşlar, ciddi bir duyarlılık, ciddi bir bilinçli yurttaş tavrı göstermişler.

Bunlardan biri Mine Kanatlı.

Kanatlı, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’a 8 Temmuz 2004 günü noter kanalıyla bir ‘ihbarname’ yolluyor. Ve bakın ihbarnamede ne diyor:

‘...Can güvenliği açısından ben ve benim gibi düşünen yolculara her an devrilme korkusu yaşatıldı... Restoran yolcuları tam anlamıyla 5.5-6 büyüklüğünde bir depremin korkusunu yaşadı.

..Rötar yapmamak için yapılan süratlerde dahi viraj alırken savrulan trenlere böylesine sürat yaptırmak CANA KASITTIR... Böyle bir seyahat olacağını bilseydim, ben kendi adıma bu trene binmezdim..’

Ve Mine Kanatlı şöyle bitiriyor ihbarnamesini:

‘Bu ihbarnameme kulak verilmesini rica ediyorum. Verilmediği takdirde size bir daha noter kanalı ile göndereceğim evrak ihbarname değil İHTARNAME olacak ve gereken kanuni işlemler yapılacaktır.’

Genel Müdür Karaman’a yollanan bu ihbarname Eskişehir 5. Noterliği’nde 12666 yevmiye numarası ile kayıtlı.

Ama Mine Hanım’ın ihtarnamesine gerek kalmadı.

38 canlık bir ihtarname şu an önlerinde.

Azı ödemeyen çoğu öder mi?

TMSF
Başkanı, gerçekten çok beğendiğim bürokrat Ahmet Ertürk, bugünlerde Çukurova Grubu ile ‘yeni’ anlaşmayı imzalayacaklarını söylüyor. Bu anlaşmadaki ‘saçmalıklara’ önümüzdeki günlerde değineceğim.

Ancak 31 Ocak 2003 yılında Çukurova Grubu ile imzalanmış olan ve şimdi değiştirilmeye çalışılan bir anlaşma vardı.

Bu anlaşmaya göre Çukurova Grubu, batık Pamukbank ve Yapı Kredi Bankası’na olan borçlarından ötürü devlete geçen yıl 240 milyon dolar ödemek zorundaydı.

Peki kaç lira ödedi?

Söyleyeyim, 28 milyon dolar. Yani ödemesi gerekenin neredeyse 10’da biri.

Bir de 99 milyon dolarlık Turkcell hissesini rehin etti. Tabii ‘Geri alım garantisi’ ile. Bu durumun Bankalar Kanunu’na aykırılığını yazmıyorum bile.

Bu yıl ödemesi gereken ve tahakkuk eden 114 milyon dolarlık taksidi ise ‘yeni anlaşmayı’ bahane ederek ödemedi.

Sevgili Ertürk, şimdi sana soruyorum, geçmişteki anlaşmadan doğan borcunun sadece yüzde 10’unu ödeyen birine nasıl güveniyorsun?

1 yıl sonra yeni anlaşmaya da uyulmadığını görünce borcu tekrar indirip yeni bir anlaşma mı yapacaksınız?

Bu tezgaha nasıl göz yumuyorsun?

Yağmadan mal kaçırır gibi anlaşma imzalamak devlet geleneğinde var mı?

Basın uyuyor. Gazeteler uyuyor.

Sen de mi uyuyorsun!

Hızlı tahsilat maskeli soygun

BENİM
dünkü yazıma İstanbul Milletvekili Emin Şirin’den bir destek geldi.

‘Fatih Bey, evet hoşgeldiniz. Gündemdeki pek çok konuyla ilgili olarak yazacağınız yazıları ben de merakla bekliyorum. Basının görevini yapmadığını söylüyorsunuz. Milletvekili olarak biz de fazla bir şey yapamıyoruz. Bizim elimizdeki tek araç soru önergeleri. Önergelere cevap vermemenin ise müeyyidesi yok. Gelen cevapların önemli bir kısmı da bilinen resmi görüşleri tekrarlamaktan ibaret..’

Ve Emin Şirin, hiçbir ekonomi yazarı ve sayfası tarafından sorulmayan sorulardan birkaçını soruyor.

‘Altı küsur milyar dolarlık borç ana paraya 15 sene müddetle libor artı yarım yani yüzde 2 civarında faiz eklenerek bulunmuştur. Sonra TMSF dönüyor, yüzde 2 faiz uygulayarak bulduğu borç miktarını ödeme süresi iki seneye indi diye senelik yüzde 11 ile iskonto etti. Yani devletin alacağına uyguladığı faiz yüzde 2, çabuk ödeneceği için uygulanan iskonta yıllık yüzde 11. Bu nasıl iş!’

Emin Şirin,
paranın kaynağı ile ilgili olarak da kaygılarını dile getirmiş.

‘Paranın kaynağı kim? Çukurova paranın kaynağına borcunu zamanında ödeyemezse paranın esas kaynağı Turkcell, Digiturk ve daha bir sürü kritik şirketin sahibi olacak. Paranın kaynağı ile ilgili güvenlik araştırması yapıldı mı? RTÜK’ten görüş alındı mı? Yoksa paranın kaynağını Çukurova’ya başta Abdüllatif Şener olmak üzere hükümet mehsupları tanıştırdı diye güvenlik araştırmasından imtina mı edildi?’

AKP adayı olarak Meclis’e giren İstanbul Milletvekili Şirin’in ‘basit’ soruları bunlar.

Bende ise epeydir biriktirdiğim çok daha detaylı ve milletin parasının nasıl peşkeş çeldiğini ve çekileceğini gösteren çok daha detaylı bilgiler var.

Aleni bir soygunun, kamuoyuna ‘Devletin alacağını tahsil ediyoruz’ diyerek ‘hayırlı bir iş’ gibi gösterilmesi kanıma dokunuyor.

Benim gazetem dahil, ekonomi servislerinin bu soygunu görmezden gelmesi ya da anlayamamış olması beni üzüyor.

Bu işe sonuna kadar karşı çıkacağım. Belki yine bazıları buna ‘medya kavgası’ diyecek. Aynen Uzan olayında olduğu gibi.

Vız gelir tırıs gider.

Haydi bakalım. Bu soygunu yapabilecekler mi?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hırsıza yapılan iyiliğin, namusluya verilen ceza olduğunu anladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları