TBMM’deki Denktaş

ÇETİN Altan Usta o emsalsiz ‘Türke Türk propagandası yapmak’ deyimini dilimize kazandırdı ama Rauf Denktaş’ın bugünkü TBMM hitabetine ne diyeceğiz?İtiraf edelim ki, ‘Bay Hayır’ın Ankara kürsüsünde ‘no - no - no’ demesi, Altan’ın yukarıdaki terminolojisine sığmayacak.Çünkü, madem Denktaş ‘KKTC Cumhurbaşkanı’ (!) sıfatını taşıdığını iddia ediyor ve de madem ‘Annan Planı’na ilişkin referandum Türkiye’de değil Kıbrıs’ta gerçekleşiyor, o halde ‘Türke Türk propagandası’nı en önce kendi halkına yapsın. Bundan daha normal, daha mantıki, daha adáplı bir şey düşünülebilir mi?Yoksa, Ada’daki soydaşlarımızın Türklüğünden şüphemiz mi var?* * *OYSA işte artık ayan beyan anlaşıldı ki ‘Yavruvatan’daki akılcı ahali ve medya zat-ı devletlûya bizim ‘Anavatan’ın ‘ulusalcı’ aymazları gibi itibar etmiyor. Bizzat kendi halkı Denktaş’ı öyle allı pullu halılar sermeyecek kadar tanıyor.Eh, ekran ve manşet derdine düştüğü an da ‘Mister No’ soluğu Türkiye’de alıyor. Ama ‘ordu göreve’ diye bağıran o rezil ‘Saddamcı Atatürkçüler’in ve 1974 harekatını ‘işgale nihayet, Kıbrıs’a hürriyet’ diye lanetleyen o fırdöndü ‘Maocu Karanlıkçılar’ın patronajı altında gerçekleştirdiği sade suya tirit tanta fayda etmedi. İkiz kardeşi Papadopulos’la birlikte çözümü tıkamanın son çaresi, en yüce kurumumuzdaki hamaset diskuruyla TBMM üyelerini katakulliye getirmekten geçiyor. Ne hikmetse, Meclis Başkanı’nı ala ve valayla Denktaş’ı çağırınca da, Cengiz Çandar’ın ‘körün istediği bir göz, Allah vermiş iki göz’ deyimi tam cukka oturdu. Düşünün ki, referandum Kıbrıs’ta gerçekleşecektir ama işte o Kıbrıs’ın Kuzey lideri ‘Türke Türk propagandası’nı Lefkoşa’da değil de Ankara’da yapmaktadır.Yár, sen bana bir eğlence!* * *KESİN olarak bilelim ki, ‘Bay Hayır’ın TBMM arenası önüne çıkmak ihtirası Kıbrıs’ta çözüme çomak sokmak için gerçekleştirdiği nihani manevradır.Zaten aynı taktiği, aynı şantajı, aynı hamaseti, Ada Türkleri için en olumlu olan 1992 Perez de Cuellar planını da reddetmek için uygulamıştır.Hatta, aşağıda söyleyeceğim sözlerde eğer yalanım varsa namerdim ve bu satırları yazdığım ekranın önünden kalkmak nasib olmasın?‘Sui generis’ devlet nûmunesinin tek diplomatik ilişkisi olmamasına rağmen en son model ‘Jaguar’ makam otosundan fiyakalı rezidans uşağına tüm masrafları vergilerimle ödenen Brüksel’deki mükellef ‘KKTC Temsilcilği’ndeki sohbette o vakit Denktaş’a, ‘Ankara olumlu yaklaşıyor, siz ne yapacaksınız’ diye sormuştum. Anında, ‘sokağa iner ve Türkiye’yi ayağa kaldırırım’ cevabını vermişti. ‘Saddamcı Atatürkçü’ ve ‘Karanlıkçı Maocu’yla indi, Meclis’e ‘çıkıyor’ (!). * * *ÇIKSIN bakalım? ‘Bay Hayır’ orada da hamaset döktürsün?Ancak, ben Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs Türklerine ‘evet’ çağrısı yapmamak kararını asla ve asla onaylamıyorum! Şiddetle de reddediyorum!Sen ‘no’ demesi için Denktaş’ı en yüce kürsüne oturtacaksın, fakat garantör devlet sıfatına; plan taahüdüne; üstelik de, dişinden arttırıp Ada’da çarçura yolladığın Türkiye milleti rızkına rağmen ‘büyüklük bende kalsın’ centilmenliğiyle susacaksın.Yok böyle şey! Bu centilmenliği kim bulmuş da ‘Mister No’ya hibe ediliyor?Başbakan tabii ki ‘Türke Türk propandası’ değil ama Kıbrıslı soydaşlarımıza akl-ı selimin, barışın, demokrasinin ve refahın ‘evet’ çağrısını yapmakla yükümlüdür.
Yazarın Tüm Yazıları