Tarihi gecekondular

Güncelleme Tarihi:

Tarihi gecekondular
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Külliyenin içinde, medrese ile tabhane arasında kalan irili ufaklı toplam 12 gecekondu Şehzade Camii Sokak adı verilen yolun iki yanında kurulmuş. Mimar Sinan'ın yaptığı medrese duvarına dayanmış olan korsan yapılar, tarihi duvarın büyük bir bölümünün çökmesine neden olmuş.

Mimar Sinan'ın şaheserlerinden biri olan Şehzade Külliyesi'nin ortasında yarım asırdan bu yana gecekondular yer alıyor. Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmet için yaptırdığı külliyede bulunan gecekonduların birinin de tapulu olduğu ortaya çıktı.

1548'de hizmete açılan külliyeyi Sinan, tam 4 yıl 4 ay gibi kısa bir zamanda bitiriyor. Kısa bir zaman diyoruz çünkü, İçinde cami, medrese, tabhane, imaret, türbe ve sıbyan mektebi gibi yapı topluluklarının bulunduğu külliyenin sadece camisinin onarımı 12 yıldır bitirilemedi. Ayrıca çeşitli kamu kuruluşları tarafından, değişik amaçlarla kullanılan yapılarındaki orijinal unsurlar devlet eliyle ya tahrip edilmiş ya da yok edilmiş. Bu eşsiz güzellikteki şaheserde meydana gelen tahribatların tarihi gecekondulaşmayla aynı zamana denk gelmiş.

Külliyenin içinde, medrese ile tabhane arasında kalan irili ufaklı toplam 12 gecekondu Şehzade Camii Sokak adı verilen yolun iki yanında kurulmuş. Mimar Sinan'ın yaptığı medrese duvarına dayanmış olan korsan yapılar, tarihi duvarın büyük bir bölümünün çökmesine neden olmuş. Çöken, daha doğrusu çökertilen tarihi duvarın taşları gecekonduların inşası sırasında yapı malzemesi olarak kullanılmış. Bazıları dört kata kadar yükseltilmiş olan binalar için Şehzadebaşı'nın eski sakinleri, gecekonduların yaklaşık 50 yıl önce tek katlı olarak kurulduğunu söylediler.

Ara

Gecekonduların külliyenin ortasında kurulmasıyla birlikte bu büyük ve görkemli kültür ve ibadet sitesinin bütünlüğü bozulmuş. Bazı yapıların atık su boruları doğrudan medresenin anıt ağaçlarla kaplı bahçesine bağlanmış. Bu borulardan akan deterjanlı sular koca koca çınarların, at kestanelerinin ve karakavakların köklerini kemirmeyi sürdürüyor.

Külliyenin medrese binasını bundan sekiz ay önce Türk Dünyası Vakfı adına kiralayıp yedi ay içinde gece gündüz çalışarak aslına uygun bir şekilde restore edilmesine öncülük eden Salih Köksal bu ağaçları kurtarmak için çaba sarfediyor. Restore edilen medrese binasında geleneksel Türk mutfağının ürünlerinin sunulduğu ‘‘Şehzade Mehmet Lokantası’’ isimli bir işletmeyi geçtiğimiz günlerde hizmete açan Salih Köksal, ‘‘Medresenin arkasını bir ‘‘gülistan’’ yapmayı düşünüyoruz ama atık sulardan ve bahçeye atılan çöplerden ötürü bu planımızı bir türlü gerçekleştiremiyoruz’’ diyor.

Şehzade Külliyesi'nin sorunu sadece gecekondulaşma değil. Külliye camisinin restorasyonuna 1987'de başlamış ve halen sürüyor. Usta ve duyarlı ellerden çıkmadığı anlaşılan yeni ahşap kapıları fabrikasyon çelik kapı imalatçıları tarafından yapılmış gibi. Binaya ait, kolayca onarılabilecek, küfeki taşı ve mermerden yapılan alemler, rölyef tekniğiyle yapılmış olan alınlık süslemeleri ve başka yüzlerce parça cami bahçesinde oraya buraya atılmış. Daha önceleri hassa bir incelikle ekilmiş olan nadide güller, çöp ve molozlarla kaplı cami bahçesinde boynu bükük bir vaziyette bekliyor.

12 yıldır süren restorasyon çalışması sırasında toplam beş müteahhit firma değiştirilmiş. Ama hiçbir firma çalışmalar sırasında şantiye alanı olarak kullanılan bahçeyi korumak için kılını kıpırdatmamış. Şehzadebaşılılar, Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne defalarca başvurup, bahçenin düzenlenmesini talep etmiş ama buna pek kulak asılmamış. Semt girişimi içinde yer alan Mehmet Tunalı, ‘‘Bir keresinde bize 'bahçeyi düzenleyecek ödeneğimiz yok' dediler. Bunun üzerine belediyeye başvurduk’’ diyor.

Semt halkının başvurusuna belediyeden cevap geliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, caminin bahçesinin düzenlenmesi işini belediyenin üstlenebileceğini taahhüt ediyor. Fakat buna rağmen Vakıflar'dan izin çıkmadığı için bahçe yıllardır bir mezbelelik halinde öylece duruyor. Bahçedeki dört-beş yüzyıllık anıt ağaçlar inşaat molozlarının altındaki köklerini kurtaracak bir insaf sahibini bekliyor.

Üniversitenin hassasiyeti

Sinan'ın özene bezene yaptığı ilk selatin külliyesi olan Şehzade'nin bir bölümü devlet kurumları tarafından depo, matbaa, öğrenci yurdu gibi amaçlarla kullanılıyor. Dünyanının her yanında bilinen bir kuraldır: Bir tarihi binaya yeni bir işlev verip kullanmak niyetindeyseniz, eseri fonksiyona değil, fonksiyonu esere göre düzenlemek zorundasınızdır. Fakat bu kural Türkiye'nin her yanında olduğu gibi Şehzade Külliyesi'nde de umursanmamış. Hem de köklü bir eğitim ve kültür kurumu olan İstanbul Üniversitesi tarafından.

İstanbul Üniversitesi, 1950'li yıllarda külliyenin sıbyan mektebini matbaa olarak kullanmak üzere Vakıflar'dan devralmış. İlk iş olarak kağıt balyalarının naklini engelliyor gerekçesiyle giriş revağı yıkılmış. Sonra da buradaki ana giriş kapatılmış. Güney cephesinin pencere düzenini kafalarına göre değiştirmişler. Depo olarak kullanılan bölümde bulunan tarihi ocak, ‘‘fazla yer kaplıyor’’ gerekçesiyle yıkılıp ortadan kaldırılmış.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!