Tarihe bakmak

MUHTEŞEM Yüzyıl dizisiyle ilgili tartışmaların bir yönü tarih anlayışıyla, diğer yönü ‘eğlence sektörü’yle ilgilidir.

Haberin Devamı

Eğlence sektörü açısından bakıldığında Türkiye’de, Balkan ve Karadeniz ülkelerinde büyük ilgi gören başarılı bir dizidir. Bu ilgiyi çekmek için saray kadınları, entrika ve aşk gibi konular çok abartılmış, tarihi gerçeklikten hayli uzaklaşılmıştır. Ama zaten belgesel değildir.

Tarih öğrenmek için değil, sürükleyici herhangi bir dizi gibi seyredilir.

Muhafazakârların ve Başbakan’ın hassasiyetini anlıyorum. Tarihi kültür mirasımızla ilgili hassasiyeti hem de fazlasıyla paylaşıyorum. Onun için Çamlıca’ya
kocaman bir cami kondurulmasını Sinan’a ve büyük sultanlara karşı saygılı bir tavır olarak görmüyorum!

Âşık ve şair Süleyman


BU dizi hem ilgi çekti, hem tarihe ilgiyi artırdı. Kaliteleri çok farklı olsa da Kanuni Süleyman ve çağıyla ilgili yayınlarda bir patlama var. Benim tavsiyem, Halil İnalcık, İlber Ortaylı, Feridun Emecen ve Erhan Afyoncu’nun kitaplarını okumaktır.

Bu dizinin yurtdışında gördüğü ilgi de önemlidir. Yunanistan’da, Makedonya’da, Sırbistan’da milliyetçi çevreler, özellikle Yunan kilisesi çok tepki gösterdiler, yasaklanmasını istediler. 19. yüzyıl başlarından beri “Barbar Türkler, Osmanlı tiranlığı” gibi kalıplarla bellettikleri tarih ezberlerinden farklı bir Sultan Süleyman var bu dizide: Âşık, şair, çocuklarına düşkün aile babası, kuyumculuk sanatkârı, adalete önem veren, bilgece konuşmalar yapan bir Süleyman!

Başbakanlar da elbette eleştirebilir. Ancak başbakanların elinde kamu gücü vardır, otoriter etkiler yaratması kaçınılmazdır. Onun için yanlış buluyorum.

Cumhuriyet ve tarih


CUMHURİYET ilk çeyrek asırda Osmanlı tarihine sıkı bir reddiyede bulundu. Atatürk Timur’u Tüzükât düzenlemesi için “koca Türk” diye övmüştür de hiçbir
Osmanlı hükümdarı için böyle konuşmamış, hatta onları Türk milletinin egemenliğine tasallut etmekle suçlamıştır.

Resmi ders kitaplarında ve Tarih Kurumu çalışmalarında Osmanlı ve Selçuklu dönemi çok küçültülmüş, arkeolojik çağlarda bir “Türk medeniyeti” aranmıştı.

Bu tarih tezi rejimin laiklik anlayışına da uygundu.

Radikal devrimlerin tarihe bakışında böyle keskin “reddiye” dönemleri olmuştur

İnönü ve Selçuklular


FAKAT çok ilginçtir, Milli Şef İsmet Paşa, büyük tarihçilerimizden Mükrimin Halil Yinanç hocayı 28 Temmuz 1941’de Çankaya’ya davet ederek tarih öğretimi hakkında konuşmuş ve bir “Selçuklu Tarihi” yazmasını istemiştir. Büyük bir âlim olan Mükrimin Hoca, fazla yazan biri değildi. Kendi deyimiyle, İsmet Paşa’nın “zorlamasıyla” bu kitabı yazdı ve “Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri” adıyla 1944 yılında İstanbul Edebiyat Fakültesi tarafından yayınlandı.

Yanılmıyorsam, Cumhuriyet devrinde yayınlanan ilk Selçuklu tarihidir!

190 sayfa, çok güzel bir eserdir. Anadolu’nun Türkleşmesini anlatırken Kürtlerden bahseden nadir tarih kitaplarımızdan biridir. Sosyolojik sebeplerle niye çatışmadıklarını çok iyi anlatır.

O bakımdan hâlâ çok önemlidir, birileri keşke yeni baskısını yapsa.

Mükrimin Hoca, bu kitapta Atatürk’ün tarih tezine aykırı olarak, Hititlerin ari ırk ve dil grubundan olduğunu da yazmıştır.

Selçuklu tarihi yazdıran İnönü! Bazı muhafazakârlar için sürpriz olsa gerek!

Tarihe bakışta elbette farklı görüş ve duygular olacak... Ama tarihe ve tarihi şahsiyetlere ak-kara gözlüğüyle bakmak mutlaka yanlıştır.

Yazarın Tüm Yazıları