Tanzimat edebiyatı nasıl okunacak

VARLIK Dergisi’nde (Haziran, 2007), edebiyatla uğraşan herkesin ilgisini çeken bir dosya yayımlandı.

"Tanzimat edebiyatını yeniden okumak."

Konuyu tartışma gündemine getirenler, Ayşegül Utku Günaydın, Gökşe Buğra, Öykü Terzioğlu, A.Bahadır Sürelli, Laurent Mignon.

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nde Dr. Laurent Mignon hocalığında yapılan "Tanzimat Sonrası Yeni Türkçe Edebiyat" derslerinde hazırlanan çalışmalar dosyayı oluşturuyor.

Gerçekten de genç kuşak eleştirmenlerin vardıkları yargılar, Tanzimat edebiyatını yeniden okumamız için inandırıcı kanıtlar sunuyor bize.

Ancak, bu okumaların ardında yatan dil sorununu nasıl çözeceğiz?

İyi bir öğrenim görmüş iki dil bilen arkadaşım, geçen gün bana bakın ne dedi?

Okul sıralarında Mehmet Rauf’un Eylül’ünü okumuştum, bugünün diline aktarılmış metinlerin, kitabı ve yazarı yeterince tanıtmadığı düşüncesindeyim, özgün metinden okuyabileceğim bir Eylül arıyorum.

Ona özgün dildeki kitabı verdim. Sözlüğe bakarak okumayı başaracak. O zaman da romanın lezzetine varabilecek mi?

Doğrusu kuşkuluyum.

* * *

GEÇENLERDE elime 1900’lerde yayımlanmış bir derginin Latin alfabesine çevrilmiş bir sayısı geçti.

Bırakın genç kuşağı, orta kuşak bile, meraklı değilse, Osmanlıca’ya aşinalığı yoksa yazıyı asla anlamayacak.

Dosyanın sunuş yazısında belirtildiği gibi, gerçekten "Tanzimat sonrası edebiyatının keşfedilmeyi bekleyen çok renkli metinlere sahip olduğunu gösteren çalışmalar" bu yazılar.

Çalışmalar, Tanzimat edebiyatını okumadan bugünkü edebiyatın tadına varamayacağımızı kanıtlıyor.

Gökşen Buğra’nın "Emperyalizmi 12’den vuran mizah okları Meşhedi ile Devriálem" yazısı, Ercüment Ekrem Talu’nun es geçtiğimiz, önemsemediğimiz yapıtının değerini ortaya koymaktadır.

Öykü Terzioğlu, çok sevdiğim ve çok da önemli bulduğum Namık Kemal’in İntibáh romanıyla ilgili, "İntibáh’ta kadın bedeni ve doğayla erkek zihni ve medeniyetin karşıtlığı" yazısında, kitabın içeriğinden önce sunumuyla ilgili farklılıklar konusunda bizi bilgilendiriyor.

Kapaktaki yazılar, alıcıyı ne kadar yönlendirir? Bana sorarsanız büyük ölçüde; çünkü bir kitapçıda seçimimizi belirleyen satırlar kapaktaki, kapak içlerindeki yazılardır, tanıtımdır.

Terzioğlu’nun yazısından öğrendiğime göre, yaklaşık on yayınevi kitabı yayımlamış. Sunumlardan çıkan genel kanı, bir aşk üçgeninin anlatılmasıdır.

Oysa İntibáh, "kadın ve erkek hakkında bundan çok daha fazlasını söyleyen ve 131 yıl önce yazılmış olsa da bugünün okurları olarak kadına bakışımızı ve ahlak anlayışımızı sorgulamamıza olanak tanıyan bir Tanzimat sonrası romanıdır".

Laurent Mignon
’un "Tanpınar kadar yenilikçi olmak" yazısını mutlaka okuyun, bu genel yazı Tanzimat edebiyatına yenilikçi, özgün bir bakışla yaklaşmamızın öğelerini sunuyor.

* * *

EDEBİYAT tarihini bilmeden iyi bir okur olmak mümkün değildir.
Yazarın Tüm Yazıları