Tanrı’nın cezası olarak ve olmayarak kriz

ABD bankacılık sisteminin, borsalarının tarumar olmasını değerlendiren İngiliz Anglikan Kilisesi, Karl Marx’ın haklı olduğunu, dünya kapitalist sisteminin çökmekte olduğunu ileri sürmüştü. Bu, Anglikan Kilisesi’nin gözlemi olduğu kadar temennisi idi. Kapitalizm ve neo-liberalizmin her türlü politikasından, varoluşundan şikáyet etmekteydi.

Bunu karşılık Katolik Vatikan’daki Papa Benediktus yaşanmakta olan krizin Tanrı’nın ilahi uyarısı olduğunu ileri sürüyordu.

Tanrı’nın kimi uyardığı, uyarıdan ders çıkarılmaz ise kimi ve kimleri cezalandıracağı belli değildi. Kim uyarılmış ve kim cezalandırılacaktı? Bankacılar mı, borsacılar mı, sanayiciler mi, zenginler mi, yoksullar mı? Sadece Katolik Hıristiyanlar mı, yoksa bütün insanlık mı?

Hepsi birden mi cezalandırılacaktı yoksa, tarihte örnekleri görüldüğü gibi sadece yoksullar ve yoksunlar mı cezalandırılacaktı?

Güney (Latin) Amerika dışında, Katolik Kilisesi’nin her zaman zenginin ve güçlünün yanında yer aldığını düşünenler bu soruların havada kaldığını görmüşlerdi.

KARDİNAL DİYOR Kİ

Bilmediğim bir nedenden dolayı bir araya gelen ve birlikte gazetecilerin karşısına çıkan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile Viyana Kardinali Christoph Schönborn kendilerine yöneltilen sorular karşısında Papa’nın "Tanrı’nın ilahi uyarısı"nı değerlendirmek zorunda kalmışlar.

Papa’ya arka çıkan Viyana Kardinali Christoph Schönborn şöyle diyor:

"Ekonomik krizi Tanrı’nın bir cezası olarak görmek mümkündür. Ancak bu cezaya kendi hatamız ve eksiklerimiz de katkı yapıyor. Başkalarının hataları da bunlara ekleniyor. Örneğin bir baba hesapsız hareket ettiğinde onun içine düştüğü mali krizi ailenin tümü göğüslemek zorunda kalıyor. Bizlerin ölçüsüz harcamalar yaptığını, parayla, kazançla ilgili spekülasyonlar yarattığımızı görüyorsunuz. Tüm bunlar Tanrı’nın cezası ile bireysel sorumsuzlukları bir araya getiriyor. Dolayısıyla biz küçük dünyada ahlaki değerleri ortaya çıkarmalıyız. Aşırı ihtiraslardan kaçınmalıyız." (Hürriyet, 14.10.08)

BARDAKOĞLU DİYOR Kİ

Ülkemizin İslamcıları, Allah ve İslam adına Müslümanları dolandıranlar, soyup soğana çevirenler Viyana Kardinali’nin bu düşüncelerini ayakta alkışlayacaktır.

Ama Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu başka türlü, daha özgür ve gerçekçi düşünüyor:

"Gönlümüz ister ki, insanlık Allah’ın seçkin bir varlık olarak yaratmasını algılayıp, maddeyi ve dünyayı aşan daha yüce hedeflere yürüyebilmelidir. Bunu biz ilahi bir ceza olarak algılamak yerine, insanoğlunun maddi unsurlar ve aşırı dünyevileşme üzerine kurduğu sistemin zaman zaman kendini cezalandırması olarak, yani insanın kendi eliyle ürettiklerinin yine kendine dönmesi olarak görebiliriz" diyor.

SUÇ GAZETECİLERDE!

Viyana Kardinali’ne göre Tanrı ilkin insanı cezalandırıyor; insanlar bu cezaya kendi hatalarıyla katıda bulunuyor. Diyanet İşleri Başkanı’na göre "maddeyi ve dünyayı aşan daha yüce hedeflere yürüyebilmelidir" yani banka, borsa, ticaret ve sanayi işleriyle uğraşmamalıdır.

İki din adamının hiçbir suçu yok, kafa ve mantıkları "böyle" çalışıyor. Suç gazetecilerde. Neden böyle sorular sorarlar din adamlarına? İşe yarar bir cevap mı bekliyorlar?
Yazarın Tüm Yazıları