Tanıştırayım: Deli Gücük, Watchmen ve Bağdat’ın Aslanları

Son iki yıldır müzik kitapları okumaya iyice ağırlık verince, çizgi romanların her zaman tatminkar dünyasına ayırdığım zaman biraz azaldı.

Çizgi romanları tabii ki boşlamadım. Fakat yeni çıkanlardan çok, hayranlık duyduğum eski ustalara ve onların eserlerine odaklandım.
Teks, Zagor, Mister No, Martin Mystere’nin düzenli yayınlarını takibi sürdürdüm.
Teks’ten vazgeçmem mümkün değil, fakat Martin Mystere’yi biraz ihmal ettim.
Geçen bir ay içinde yolum sizin de ilginizi çekeceğini düşündüğüm üç farklı çalışmayla birden kesişti.

Yıl 1985. ABD’de Nixon’ın başkanlığı sürüyor hikayemize göre. Nükleer Savaş korkusu hakim dünyaya.
Devletin kullanıp bir kenara attığı “Süper Kahramanlar”, hafiften yaş almış, gözden düşmüş. Hepsi kendi içinde bir bunalımda.
Derken...
Benden bu kadar, merak eden pırıl pırıl Watchmen cildini alacak artık.
Alan Moore ve Dave Gibbons’un “modern klasik” kabul edilen, Gugo Ödülü sahibi destansı çizgi romanı Watchmen, film dolayısıyla popülarite patlaması yaşıyor.
Gerekli Şeyler masrafı göze almış, 400 küsur sayfalık, kuşe kağıda pırıl baskılı bir Watchmen cildi yayınlamış.
Katman katman, kare kare, detay detay sevilesi bir Watchmen albümü.

Deli Gücük’le de tanışmanız gerekiyor.
Türkiye’de çizgi romana akademik saygınlık kazandırmak yolunda neredeyse tek başına mücadele eden Levent Cantek’i bu işlere meraklı olanlar tanır.
Ben tanışmış değilim fakat kitapları, makaleleri yolumu aydınlatmıştır; tanıyıp sevmiş kadar olmuşumdur.
Deli Gücük’ün editörlüğünü o yapıyor.
Yerli üretim bir çizgi roman albümü Deli Gücük.
Hem yerli hem kolektif bir çalışma. Anadolu’nun bağrından kopan folklorik korku hikayeleri üzerine yoğunlaşan bir grup yazar ve çizerin ürünü.
Osmanlı Taşrasından Korku ve Dehşet Hikayeleri alt başlığı ile çıkan 200 küsur sayfalık bu çizgi roman derlemesi, son derece yetenekli çizer ve yazar kadrosuna sahip olduğumuzu gösteriyor.
Kamra Yayıncılık elini taşın altına sokmuş...

Brian K. Vaughan ve Niko Henrichon’un Vertigo etiketli çizgi romanı “Bağdat’ın Aslanları/Pride of Baghdad”ı Türkçe’ye kazandırmak işini de İzmirli Baykuş Kitap üstlenmiş.
Baskı ve kağıt kalitesi yine şahane.
Ama asıl şahane olan, gerçekten yola çıkarak yazılan hikaye.
Bağdat Hayvanat Bahçesi, Amerikan ordusu tarafından bombalanınca serbest kalan aslanların öyküsünü, aslanların gözünden anlatıyor.
İnsanın içine işleyen, derinlikli bir çalışma.
Disney’i çağrıştıran çizgilerle başım pek hoş değildir. Ancak Niko Henrichon, iyi bir çıkış yolu bulacak kadar güçlü çizermiş...
Berlin’e yolu düştüğünde ne yapıp edip hayvanat bahçesindeki aslanları gören biri olarak benim sevmem çok doğal.
Çizgi roman, iyi hikaye sevenler için “Bağdat’ın Aslanları” bir fırsat.
Artık yazı da bittiğine göre, tekrar Watchmen’e dönebilirim.
Sonlara geldim, bitsin de istemiyorum...
Of çok heyecanlı...
Yazarın Tüm Yazıları