Tanımış gibi olacağız!..

GEÇSİN mi, geçmesin mi?.. Hamlet vari bir soru!.. Günümüz açısından, işte, bütün mesele!..

AKP Hükümeti, AB çerçevesinde bir anlaşma metnini (ek protokol) Meclis’in onayından geçirmeyi öngörüyor. Ve başına iş açmaya hazırlanıyor!..

Türkiye 1995’te AB ile Gümrük Birliği Anlaşması imzalıyor. Biz daha AB’ye girmeden, bizim ve onların mal ve hizmet akımını gümrükten bağışık tutan bir anlaşma. Bizimle AB arasında, diğer AB adaylarıyla daha önceden olmayan bir örnek. Olabilir!.. O gün ve bugün için, olumlu bir adım.

Ancak, şimdi Türkiye’nin önünde bir sorun var.

AB’ye arada 16 ülke daha katılıyor. Gümrük Birliği’nin bu ülkelerle de geçerli olması gerek. AB, Gümrük Birliği’ni onaltı yeni ülkeyle genişletmesi için, Türkiye’ye çağrıda bulunuyor.

Türkiye bu çağrıya uymak zorunda. Ne var ki, 16 ülke arasında Kıbrıs Rum Kesimi de var. Bizim tanımadığımız ülke!..

TALAT’IN YANITI

Başbakan Erdoğan
bu çağrıyı yerine getireceklerini belirterek, bir çekinceyi vurguluyor:

‘Genişletiriz, ancak bu bizim Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni tanıdığımız anlamına gelmez!..’

Erdoğan
, bununla yetinmiyor, genişleme protokolünü ‘Meclis’in onayından geçireceklerini’ açıklıyor.

Geçenlerde Hürriyet’i ziyaret eden KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat’a bunu soruyorum, ‘Meclis’ten geçirmek gerekir mi, bu Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni tanıma anlamına gelmez mi’, diye. Talat, ‘bu yasal bir zorunluk, tanımak anlamına gelmez’ karşılığını veriyor.

STATÜ YÜKSELECEK

Aynı soruyu, Gümrük Birliği’nin imzası sırasında, DYP-SHP Koalisyonunda SHP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın’a soruyorum.

Aldığım yanıt ilginç:

‘AB ile, 1960’lardaki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu ile yapılan Ankara Anlaşması, o tarihte Meclis’ten geçmiş. Gümrük Birliği bunu devam ettiren bir anlaşmaydı. O nedenle, 1995’te biz Gümrük Birliği Anlaşmasını Meclis’in onayına sunmadık. Çünkü, Gümrük Birliği, asıl anlaşmanın bir türevi. Şimdi ise, Meclis’ten geçmemiş bir anlaşmayı genişleten ek protokolün Meclis’in onayına sunulması, bence yanlış ve sakıncalı.’

Karayalçın
’a göre, bu sakınca şöyle:

‘Ek protokolde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin de adı geçecek. Dolayısıyla, Türkiye tanımıyor bile olsa, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin statüsü yükselmiş olacak. Çekincemizi açıklasak bile, biz onları tanımış olacağız.’

Yerinde bir uyarı!..

AB’YE YENİ KOZ

Aslında, durum sakat!..

Gümrük Birliği genişlediği zaman, biz tanımadığımız bir ülkeye gümrükten bağışık mal ve hizmet göndereceğiz, tanımadığımız ülkenin mal ve hizmetleri de, bize gümrüksüz girecek!..

Çapraşık ve çarpık!.. Daha 2003’te, bazı teknisyenler ve yazarlar gibi, ben de Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni tanımak gerektiğini yazıyorum. Bugünkü garip durumun, AB bize dayatmadan önce önüne geçilmesi amacıyla.

Biz onları hálá tanımıyoruz, ama tanımadığımız ülkeyle ticaret yapacağımızı kendi Meclis’imizin onayından geçiriyoruz!..

Ya onları tanımakta direniyoruz ki, AKP bunu yapıyor ya da hem tanımayıp, hem de Meclis’in onayından geçirerek, AB’ye yeni bir koz daha veriyoruz.

Üzerinde yeniden düşünmeye gerek var galiba!..

The Economist’in paneli

GEÇENLERDE
dünyaca ünlü The Economist dergisi Türkiye ile ilgili yanlışlarla dolu bir araştırma yayınlıyor. Yanlışlar var, üstelik, Türkiye’yi küçük düşüren satırlar hiç eksik değil.

O derginin aynı sayısında bir açıklama var. Dergi 26 Nisan’da İstanbul’da bir panel düzenliyor. Panele Başbakan Erdoğan’ın, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ve Devlet Bakanı Ali Babacan’ın katılacağını ilan ediyor.

Bunca yanlışa ve küçük düşürmeye rağmen, o panele katılmak!.. Allah kabul etsin!..
Yazarın Tüm Yazıları