Taksim'de AB'den şeffaflık dersi

AVRUPA Birliği (AB) Komisyonu Türkiye Temsilciliği, ‘‘Türkiye'nin Üyelik Sürecinde İletişim Stratejisi’’ çerçevesinde düzenlediği ihaleyi kazanan şirkete öncelikle şu kuralı koyuyor:

‘‘İstanbul'un en işlek yerinde bir ofis yeri bulun. Ofis mutlaka birinci katta olsun. Dışardan bakanlar, ofisin içini rahatlıkla görebilsin.’’

İhale öyle küçümsenecek gibi değil. AB Komisyonu, Türk halkına kendini iyi anlatabilmek için tam 5.8 milyon Euro'yu gözden çıkarıyor.

İhaleyi kazanan Tribeca İletişim liderliğindeki konsorsiyum 2003 başında kolları sıvıyor. AB'den gelen direktif doğrultusunda ‘‘şeffaf ofis’’ arayışına giriyor. İstanbul Taksim'de uygun yer bulunup, kiralanıyor.

‘‘Avrupa Birliği Bilgi Merkezi’’ adı verilen ofis, aralık ayında kapılarını açıyor. Merkez, AB Komisyonu'nun isteği doğrultusunda dışarıdan rahatlıkla görülebilecek şekilde düzenleniyor. AB Komisyonu, ‘‘AB'yi Türkiye'de öncelikle görünür kılıp’’ şu amaçlarına ulaşmak istiyor:

Türk halkının AB bilgisini artırmak, tam üyeliğin etkilerini anlatmak.

Türkiye'nin ‘‘uyum hızı’’yla tam üyelik öncesi işlemler arasındaki bağlantıyı açıklamak.

Bilgi düzeyini yükseltip, AB'ye karşı önyargıları ortadan kaldırmak.

AB konusunda yediden yetmişe her kesime yönelik eğitim yapmak.

Taksim'deki Merkez'in vereceği hizmetler de şöyle özetleniyor:

‘‘Merkez'e bizzat gidenlerden telefon, faks veya e-mail ile başvuranlara kadar tüm kesimlere AB bilgileri sunulacak. Burada üst düzey AB temsilcilerinin katılacağı toplantılar düzenlenecek. Buradan toplumun tüm kesimlerine ulaşabilecek faaliyetler organize edilecek.’’

Merkez'in adres, telefon-faksı da şöyle: ‘‘Mete Cad. Park Apt. No: 30-32, Gümüşsuyu, Taksim, İstanbul. Tel: 0.212.2448929, Faks: 0.212.2448920.’’

Sözü ‘‘şeffaflık’’tan açmışken, son günlerde AB'ye tam üye olma çabalarına yakışmayan bir ‘‘kapalı kapı’’ anlayışına da değineyim.

Türkiye'nin gündemdeki en önemli özelleştirmeleri olan Tekel ve Tüpraş'ta başvuru süresi bitmesine rağmen, ihalelere katılanların adları açıklanmıyor. Bu, ‘‘ihalenin selameti’’ gerekçesine dayandırılıyor. Oysa bu tutum, kafalarda soru işaretleri uyandırıyor, piyasanın ihalelerle ilgili kuşkuları artıyor.

AKP Hükümeti, ‘‘Bilgi Edinme Hakkı Yasası’’nı Meclis'ten çıkarıyor. AB'den müzakere takvimi almak için kendini yırtıyor.

Sonra da dönüp, bu adımlara ters düşen bir ‘‘gizlilik’’ içine giriyor.

‘‘Vatandaşa yakınlık’’ için Ramazan çadırında iftar yapmak yetmiyor.

AB'nin Taksim'deki ‘‘şeffaflık dersi’’ni iyi anlamak gerekiyor.


BDDK, SPK'yı ihbar etti, sonra ne oldu


BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca ve ekibinin geçenlerde İstanbul'da yaptığı sunumdaki şu bölümü bir kez daha hatırlamakta yarar var: ‘‘Sermaye Piyasası Kanunu gereğince (SPK 22/g) Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), ‘Sermaye piyasasını ilgilendiren her türlü iletişim araçları ile yapılan yayın, duyuru ve reklamları izlemek ve bunlardan yanıltıcı olduğu tespit edilenleri yasaklamak ve gereği yapılmak üzere ilgili kuruluşlara bildirmek' ile yükümlüdür.’’

Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun incelemesinden bunalan, Başkan Yardımcısı Teoman Kerman'ı bu incelemeye ‘‘geçici kurban’’ veren BDDK, raporundaki bu ifadelerle bir anlamda ‘‘İmar Bankası'nın 1 katrilyon liralık açığa Hazine Bonosu satışı’’ olayında SPK'nın ihmali olduğu iddiasını ortaya attı. BDDK, ‘‘SPK, İmar Bankası reklamlarını izleyip, zamanında Hazine Bonosu satışı işine müdahale edebilirdi’’ demeye getiriyor.

Bakalım BDDK'nın ihbarı adresini bulacak mı?
Yazarın Tüm Yazıları