Tahinli kakaolu kek

Oda sıcaklığında bekleyen yumurtalar derin bir kaba kırılır.

Haberin Devamı

Üzerine tozşeker koyulur ve mikserin yüksek devriyle, 3-4 dakika, karışım beyazlaşıncaya kadar çırpılır. Sıvıyağ ve yoğurt eklenerek 2-3 dakika daha çırpılır. Bir kasede tahin ve sıcağa yakın ılık süt çatalla iyice çırpılır. Sonra da kek karışımının içine katın. Son olarak, antepfıstığı, kakao ve hazır kekun da aktarılır ve malzemeler iyice özleşinceye kadar karıştırılmaya devam edilir.
Katı muhallebi kıvamında bir kek hamuru elde edilinceye kadar karıştırılır. Kağıt kek kalıpları ya da orta boy bir borcam ya da kek kalıbı oda sıcaklığında yumuşamış margarinle iyice yağlanır.
Hazırlanan hamur kaşıkla kalıplara ya da kalıba dökülür. Kek 5 dakika önceden ısıtılıp 180 derece alt-üst konuma ayarlanmış fırında 30-35 dakika pişirilir. Bir kürdan sokularak pişip pişmediği kontrol edilir. Eğer kürdan temiz çıkarsa kekler pişmiş demektir. Kekler fırından çıkarılır ve soğuyunca kalıplarından alınıp soğuk olarak servise sunulur. Ystenirse üzerine fıstık ve tahin gezdirilir.

Haberin Devamı


Malzeme listesi

 2 adet yumurta
 1 su bardağı tozşeker
 1 çay bardağı sıvıyağ
 ½ su bardağı tahin
 ½ su bardağı ılık süt (sıcağa yakın)
 1 çay bardağı ince çekilmiş antepfıstığı
 1 çay bardağı yoğurt
 2 su bardağı hazır
sade kekun
 2 tepeleme yemek kaşığı kakao


Bağlarda hayat

Yasemin Dutoğlu’nun Tokat’taki eski bağ yaşamını anlattığı yazısını sizlerle paylaşmak istedim.
“Eski Tokat, çevresi bağlar ve bahçelerle çizilmiş bir resim gibiydi. Yazın bağ evlerinde, kışınsa şehirde geçen çift eksenli bir yaşam biçimi yaygındı. Kim bilir, bu belki de atalarımızın Orta Asya’dan beri sürdüregelen konar-göçer hayatın genlerimize sinmiş bir tezahürüydü.
Güneyde vadinin iyice daraldığı kesimde, Kemer ve Cemal bağları karşılıklı göz kırpar gibiydi birbirine. Sonra Topçu Bağı ve Bey bağları gelirdi. Üst başında, yolları bayır Aksu ırmağıyla can bulan o güzelim Bey bağları bugün bile duruyor yerli yerinde.
Çin’den Avrupa içlerine uzanan tarihi Ypek Yolu’nun izlerine hâlâ rastlayabilirsiniz. Doğuda daha yükseklerdeki konumlarıyla Çay bağlarının manzarasıysa bir başka güzelliktedir.
Hemen her ailenin bir bağı vardır. Havaların ısınmasıyla bağlara taşınılır ve uzun sıcak yaz günleri hem bu ferah mekanlarda her türlü sebze ve meyve bolluğu içinde geçirilir, hem de tüketim yerine üretim odaklı olan o günkü yaşam biçimimizde tüm kışlık yiyecekler burada hazırlanırdı.
Yazlık ev sahibi olmak, sıradan bir yaşam biçimiydi. Derler ya, tebdil-i mekanda ferahlık vardır, öyleydi gerçekten. Cemreler düşmeye başladığın-da, bir bağ ateşi de düşerdi insanların gönlüne. Karlar erimeye başlayıp nevruz geldi mi duramaz olurlardı artık şehirde.” 

Yazarın Tüm Yazıları