Tadını çıkartmalı

FRANK Rijkaard, iç sahada oynanan ve “görece” kolay maçlarda rotasyon uyguluyor. Hem uzun sezonda ihtiyaç duyacağı kesin yedek kuvvetleri diri tutmuş oluyor hem de “Hak eden herkes mutlaka oynama şansı yakalar” mesajını vermiş oluyor.

* * *
İlk yarı Galatasaray esti, gürleyemedi.
Denizlispor 45 dakika boyunca direnç gösterdi, Galatasaray ile eşit efor sarf etti, öne geçti fakat ayakta kalması mümkün olmadı.
Erman Hoca’nın “fırıncı küreği” dediği türden bir kol müdahalesi neticesinde kazanılan penaltı, devreyi bu skorla kapatıp ikinci yarı kuvvetle muhtemel Kanije Savunması uygulamayı planlayan Denizlispor’un hesaplarını karıştırdı.
* * *
Kaptan Arda’nın kafa golü kornerden, duran top şeklinde geldi!
Yine duran top. Yine gol. Çok pardon, bahsettiğimiz takım Galatasaray. Taraftarın yıllardır ettiği dualar sonunda değerlendirmeye alındı galiba.
* * *
Elano “Galatasaray’a geldik, adettendir” diyerek zehirlenerek de olsa kadroya girememeyi başardı!
Olsun, Rijkaard’ın eli zengin: Arda, Aydın, Kewell, Keita...
Hakikaten yahu, Keita var.
Neler yapabileceğini biraz gösterdi, tribünün aklı uçtu.
Estetik çalımlar, seri hareketler, müthiş sürat ve elbette sürekli dikine oynama arzusu.
Keita’nın ısrarla kaleye yüklenmesi bir penaltı daha kazandırdı takımına.
Bir de Baros’a ikramda bulunmak, gol oldu.
Hem asist hem gol mü yazmak gerekiyor o zaman?
* * *
Bireysel yeteneği üstün oyuncuların özellikle skor farkı açılınca iyice bireyselleşmeleri ileride “takım içi karizmatik çatlaklar” oluşturmayacaksa, iyi, hoş..
Aman huzur bozulmasın...
Ben de boş konuşuyorum.
Kenarda bütün bunları ve daha fazlasını düşündüklerine emin olduğum iki adam ve ekibi var.
Bu kadar rahatlık hayra alamet midir?
İnsan işler bu kadar düzgün gidince de tedirgin oluyor.
Tadını çıkartmak lazım...
Ben de öyle yapacağım.
Yazarın Tüm Yazıları