Ünlü keman virtüözlerinden Suna Kan, Ankara
Magazin'in sorularını cevaplandırırken, bugüne kadar gizli kalmış bir sırrı da açığa çıkardı. Kullandığı kemanın, kendisinin yurtdışı ödeneğinden alındığını sanan Suna Kan, bunun adının açıklanmasını istemeyen bir kadın tarafından satın alınıp armağan edildiğini öğrenince çok şaşırdığını söyledi. Kan, şöyle konuştu:
‘‘250 yıllık bir keman... 1751'de Napoli'de Nicola Gagliano adlı usta yapmış. Bana 1952'de alındı. Ondan önce doğru dürüst bir kemanım yoktu. Sene sonunda sınava girerken benimkinden daha iyi bir keman kiralıyor, sınavı veriyor, iade ediyorduk. Birkaç yıl öncesine kadar bu kemanın yurtdışına gitmem için ayrılan ödenekten artan parayla alındığını zannediyordum. Ama bir dergide, bu kemanın bir hanım tarafından alındığı, tek şartının da adının açıklanmaması olduğu yazıldı. Bu konu benim için hálá bir muamma.’’
KEMAN HAYATIMI BELİRLİYOR
Kan, kemanla arasındaki 60 yıllık aşkı anlatırken de şunları söyledi
‘‘Babam ve annem, ilkokula başlayıncaya kadar sokakta oynamamı engelleyecek bir uğraşım olsun istemişler. Babam kemancı olduğu için de ilk akla gelen bir keman olmuş. Ulus Meydanı'ndan küçük bir dükkándan ilk kemanımı aldık, tabii beş yaşında bir çocuğun çalabileceği bir şey, normal bir kemanın dörtte biri. Eve gelince hevesle arşeyi tellere sürmeye başladım, ama hiç ses gelmiyor. ‘Yapamayacağım' diye ağlamaya başlamışım. Meğer tellerin üzerine reçine sürmek gerekiyormuş.’’
Bir süre sonra müziğin bütün bir hayat tarzını belirlediğini belirten Suna Kan, her şeyi kemanla olan ilişkisine göre yürüttüğünü söylüyor:
‘‘Kemanla yaşamaya öyle alışmışım ki her şeyimi ona göre ayarlıyorum. Günde 3-4 saat çalışıyorum. Konserler devam ediyor, yalnız birkaç yıldır biraz temposunu azalttım.’’