Sumocuların kalbi neden sağlam?

Bir grup sumo güreşçisi ülkemizi ziyaret ediyor. Maşallah bu gençlerin tümü obezite sınırında!

Ama siz siz olun o “şişman” sumocuların kocaman göbeklerine bakıp sağlıksız olduklarını düşünmeyin! Kalp krizi, felç geçirme ihtimallerinin yüksek olduğunu sanmayın. “Yazık değil mi bu gençlere” demeye de kalkmayın! İstatistiksel verilere göre sumo güreşçilerinin kalpleri taş gibi sağlam. Nedeni de şu...

BİR SUMOCU NASIL BESLENİR?

İsterseniz “sumocuların kalbi neden sağlam?” sorusuna yanıt vermeden “nasıl sumo güreşçisi olunuyor”, size önce onu anlatayım. Çünkü sumo güreşçisi olarak doğulmuyor, sonradan sumocu olunuyor. Bunun için de çok özel bazı çalışmalar yapmak, bazı eğitimlerden geçmek, ciddi gayretler göstermek gerekiyor.
İşte bir sumo güreşçisinin günlük rutini: Sumocu olmak ve kalmak istiyorsanız sabahları çok erken kalkmalı, güne güneş doğmadan başlamalı ve aç karna “keiko” adı verilen 4-5 saatlik o yoğun egzersiz planını her gün ısrarla uygulamalısınız. Yani birinci madde, kahvaltıyı pas geçmeniz, güne olağanüstü yoğun bir egzersizle başlamanızdır.
Kahvaltıdan sonra uzun bir banyo faslı var. Bunu günün ilk yemeği olarak proteinden zengin muhteşem bir öğle yemeği takip ediyor. Tencerenin içinde balık, lahana, pırasa, Çin makarnası, tavuk, domuz, yumurta, pirinç, shiitake mantarı yani ne ararsanız var.

Tek tek bakıldığında -miktarı hariç- sağlıklı bir tencere yemeği bu. Ama sumocular sadece bu yemekle yetinmiyor. Yemekten sonra ayrıca bol miktarda pirinç tüketip üstüne “sake” adı verilen içkiyi içiyor ve sonra iki saatlik derin bir uykuya dalıyorlar. Uyanır uyanmaz da akşam yemeğini -ki o da en az öğle yemeği kadar güçlüdür- yiyip sonra hemen gece uykusuna geçiyorlar. Yani “egzersiz+yemek+uyku” üçlemesinden oluşan ağır bir program uyguluyorlar.
İşin aslı “egzersiz+yemek+uyku” üçlemesinin sağladığı ciddi kilo alımı ama bu arada yapılan yoğun egzersizlerle güçlü bir kas yapısına sahip olma süreci. İşin sırrı da burada.

EGZERSİZ KALBİ KURTARIYOR

“Sumo güreşçileri kalın belli ve bol yağlı olmalarına rağmen kalpleri neden turp gibi sağlam?” Bu paradoksun nedeni güreşçilerin devamlı ve yoğun antrenmanlar yaparak formda kalmaları. Sumo güreşçileri her sabah (neredeyse beş saate yakın) yoğun bir antrenman programını yıllarca uyguluyorlar. Bu nedenle de göbekli de olsalar formda kalmaya devam ediyorlar. Sonuçta da kalp krizine karşı direnç kazanıyorlar.
Anlatmak istediğim şey şu: Eğer kilo sorununuzu çözemiyor, diyete girip kilo verme çabası göstermek istemiyorsanız, hiç olmazsa daha çok hareket etmeye çalışın. Daha çok egzersiz yapmaya ve bu işi düzenli olarak tekrarlamaya odaklanın. Çünkü düzenli ve etkili bir egzersiz planı sizi kilolu da olsanız kalp krizinden koruyacaktır.
Bu bilgi birçok çalışmayla bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kilolu da olsanız çok ve sık yürüyüp düzenli egzersiz yaparsanız sağlığınızın o kadar iyi olacağını, kalbinizin bu durumdan hoşnut kalacağını aklınızdan çıkarmayın. Düzenli yürümek, egzersiz alışkanlığı edinmek, yani hareketli bir hayat tarzını ısrarla devam ettirmek kalbi koruyan en güçlü ilaçtır.

Tiroid hastalığı, TPO testi ve gebelik

Eğer tiroid hastasıysanız, sizden diğer tiroid testlerine ek olarak TPO testi istenebilir. Tiroid bezinde bulunan TPO (tiroid peroksidaz), tiroid hormonlarının yapımında önemli rol oynayan bir maddedir. TPO antikor testi ise kanda TPO’ya karşı çalışan bir mekanizma olup olmadığını bulmaya yönelik bir testtir.
Eğer anti TPO yüksek ise, tiroid hastalığının sebebi “otoimmün” dediğimiz, vücudun kendi ürettiği ve tiroide karşı çalışan antikorların bulunduğu Hashimoto veya Graves hastalığıdır. Bu hastalıkta kendi bağışıklık sistemimiz kendi normal dokularımıza saldırmakta ve hormon üretimini bozmaktadır.
Tiroid hastalığı olduğu bilinen bir kadında gebelik sırasında anti-TPO testi yaptırılması doğacak bebeğin tiroid hastalığı riski olup olmadığının anlaşılmasına yardımcı olur.
Tiroid hastalığı olmayan bazı kişilerde de TPO antikorları bulunabilir. Bu kişilerin ileride tiroid hastalığı geliştirme riski olabileceğinden, düzenli tiroid takiplerinin yapılması gerekir. Dr. Erhan CANKAT

Meşrubat tüketirken iki kez düşünün!

Yüksek şeker içeren besinler pankreası yoruyor. Bol şeker katkılı içecekler de aynı etkiyi gösteriyor ve pankreası gittikçe daha fazla insülin üretmeye zorluyor.
Meşrubatlardaki basit şekerler, kan şekeri ve insülin düzeyini artırıyor, insülin direncini tetikliyor, kilo problemini hızlandırıyor. Fazla miktarda şekerli içecekler kalp riskini yükseltebiliyor.
Bir kutu gazoz veya kolalı içecek vücudunuza fazladan 150 kalori yüklüyor. Her gün 150 kalori fazla almak bir yılda yedi kilo şişmanlamak anlamına geliyor.
Eğer meşrubat tüketeceksiniz kalorisiz olanları tercih etmenizde fayda var. Ama bu durumun da sıvı almanın en pahalı yollarından biri olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Potasyum yaz aylarında daha önemli

Potasyum minerali, özellikle dolaşım sistemi için hayati bir önem taşıyor. Düşüklüğü de, yüksekliği de kalp ve dolaşım sistemi için tehlikeli olabiliyor.
Kan basıncının düzenli seyretmesi, kalp ritim bozukluklarının önlenebilmesi için potasyumu normal sınırlar içinde tutmak gerekiyor. Ciddi bir kusma, ishal ve aşırı terleme söz konusu olmadıkça potasyum dengesi kolay kolay bozulmuyor.
Yaz aylarında kuru ve taze kayısı, erik, şeftali, yoğurt, muz gibi potasyumdan zengin yiyecekleri daha fazla yemekte fayda var. Çünkü bu aylarda daha fazla terliyor daha çok potasyum kaybediyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları