Suçun esaretindeki özgürlük

BM Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi için bir haftadır Güney Afrika'dayız.Kara Afrika'nın özgürlük hareketinin başlangıç merkezi, Nelson Mandela'nın ülkesinde...

Zirvenin yapıldığı Johannesburg; otobanları, her cadde başında uzanan geniş parkları ve golf sahaları, bahçe içindeki evlerinin mimarisiyle Londra, Houston ve Washington karması modern bir kent.

Afrika'da olduğunuz söylenmese, Avrupa veya Amerika'da bir kentte bulunduğunuzu varsayarsınız.

Dikkatimizi ilk çeken, evlerin duvarlarının üzerine yapıştırılmış güvenlik levhaları.

Duvarların üzerleri ise hapishaneleri andıran boydan boya çevrili elektrikli ve dikenli teller, alarm sistemleri ve kameralarla dolu.

Bir de duvarla etrafları çevrilip site haline getirilmiş evlerin kapısında ellerinde pompalı tüfeklerle bekleyen özel güvenlik görevlileri.

Her site, teröre muhatap bir büyükelçilik görüntüsünde.

Uzun süredir Johannesburg'da turizm firması çalıştıran rehberimiz Özlem Dalkılıç, her evin yüksek oranlı korunmasının nedenini ‘‘Suç oranının en yüksek olduğu şehirdesiniz’’ diye açıklıyor.

Güney Afrika'nın 40 milyonluk nüfusunun 5 milyon kadarını oluşturan beyazların yaşadıkları bölgelerdeki güvenlik önlemi ise tam anlamıyla abartılı...

Bununla da bitmiyor.

Kentte telefonla çağırmadan, öyle her önüne gelen taksiye binmek en büyük riski kabullenmek demek.

Veya kentin tek toplu taşım aracı olan metroya binmek...

Hele, kentin yoksul bölgesi Aleksanda çevresinde bir yere gidecekseniz ve de beyazsanız, siyah halkın siyasal ve ekonomik özgürlük hareketine destek verip vermemenizin bir önemi yok.

Baştan soyulmayı kabul etmeniz gerekiyor.

Hatta yaralanmayı, ölmeyi...

Altın, kömür ve De Beers'ın da arasında bulunduğu en kaliteli elmas madenlerine sahip özgürlük hareketinin merkezinde yaşam, suçun esareti altında...

Derinizin renginin suç için hiçbir önemi yok...

YÜKSEL UZEL

Bütün bunlara rağmen içinde en fazla hayvanı barındıran İrlanda'nın topraklarından daha geniş ulusal parkı Kuruger'ı, Johannesburg'a iki saat uzaklıktaki Pilanesberg Ulusal Parkı'nın içinde yer alan dev havuzundaki dalgaları gibi kendisi de yapay olan oteller cenneti Sun City ve Afrika'nın en uç noktası Cape Burnu'nu görmek isteyen turisti engelleyemiyor.

Hayvanat bahçesinde demir kafesler arasında görülebilen aslan, kaplan, çita, köpekbalığı, kartal gibi yırtıcıların da arasında bulunduğu yüzlerce cins hayvanla doğal yaşamlarında birlikte olmanın ayrıcalığını yaşamak istiyorlar.

Öyle ki, birçok kişi de turist olarak geldiği bu ülkede yaşamaya karar verip geri dönmemiş.

Türkiye'den de bin beş yüz kadar kişi bu grubun içinde bulunuyor.

Hatta işyeri sahibi olup bu ülkenin vatandaşlığına geçen Türkler de var.

Gelip dönmeyenlerden biri de ünlü ses sanatçısı Yüksel Uzel...

Yüksel Uzel'in mükemmel döşenmiş, bir malikaneyi andıran Johannesburg'daki evi, bu kentte yaşayan Türklerin buluşma mekánı olmuş.

Korkunun her an kokusuyla yaşansa da son yıllarda dünyanın sayılı firmaları arasına giren şarapçılığı, safarisi, mükemmel lokantaları, modern kent düzeni, kara kıtanın en iyi ekonomilerinden biri olma yolundaki uğraşısıyla Güney Afrika Cumhuriyeti'nde modern yaşam oldukça keyifli...
Yazarın Tüm Yazıları