Şu murahhas aza nerede?

BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun ‘‘vurdumduymazlığı’’ sürüyor.

Dizi dizi soru soruyorum, Engin Akçakoca'dan yanıt alamıyorum.

‘‘Hortumculardan ne tahsil ettiniz?’’ dedim, ‘‘tık yok’’...

Çünkü tahsilatta da ‘‘tık’’ yok.

Geçen hafta ‘‘Piyasada spekülasyonlar yapılıyor. İki bankaya yönetim kurulu üyesi atadınız. Bir bankaya ise şimdiye dek eşi görülmemiş şekilde 'Murahhas aza' atadınız. Bunlar piyasayı çalkalıyor. Yasa son derece müsait, hiç değilse 'Murahhas aza' atadığınız bankayı açıklayın ki, dedikodular bitsin’’ dedim, yine BDDK'dan ses seda yok.

Bu yazdıklarım ‘‘şaka’’ değil.

Başka bir ülkede benim bu yazdıklarımla değil ‘‘BDDK’’, hükümetler sarsılır.

Türkiye'de kimse tınmıyor.

BDDK Başkanı olan beyfendi, kamuoyu adına sorduğumuz bu sorulara yanıt vermiyor.

Açık bir görev savsaklaması içinde.

Sallanan bankalara el koymuyor.

Çünkü bu bankalar ‘‘siyasi koruma’’ altında.

Ancak IMF talimat verirse bu koruma kaldırılıyor.

İlk el koyulması gereken bankalara el konulmuyor ama TARİŞ gibi, üreticinin yanında olan, hatta kimi piyasalarda ‘‘belirleyici ve düzenleyici’’ rol oynayan bir bankaya ‘‘göz kırpmadan’’ el koyulabiliyor.

BDDK Başkanı huzur içinde oturuyor.

BDDK'ya son bir kez daha soruyorum: ‘‘Hangi bankaya murahhas aza atadınız?’’

Bu yanıtı bana değil, kamuoyuna vermek zorunda.

Çünkü biliyorum ki, pek yakında IMF talimatı verecek.

O gün yine olan milletin parasına olacak.

Türkiye'nin gerçeğini Hollywood hayal edemedi


BÜYÜK soygunlara kulağımız ve beynimizdeki hesap makinesi öyle alıştı ki, bol sıfırlı paraları öylesine kanıksadık ki, hiçbir şey bizi şaşırtmıyor.

Bu nedenle de kimi okurlarım ve dostlarım Motorola'nın 2 milyar ‘‘dolarcık’’ için Uzanlar'ın peşine bu kadar takılmasını anlayamıyor.

Oysa 2 milyar dolar Türkiye dışında, paranın hakkıyla, çalışılarak, vergisi ödenerek, iş yapılarak kazanıldığı ülkelerde çok ama çok büyük para.

Amerikan sinemasına meraklı bir dostumla iki gün önce bu konuyu konuşuyorduk.

‘‘Fatih’’ dedi, ‘‘Elimde 600 Amerikan soygun filmi var. Bunlardaki soygunlarda çalınan toplam parayı oturup hesapladım. Bizde bir tek bankadan, bir tek kişinin çaldığı para, Amerikan soygun filmlerinin toplamında çalınan paranın yüz misli. Amerika'nın o hayal gücü müthiş, uzay savaşlarını, Jurassic Park'ları hayal eden senaryo yazarları, bizdeki soygun boyutunu hayal dahi edememişler. Bizim gerçeğimiz, onların hayallerinin çok ötesinde.’’

Gerçekten de öyle.

Hepsi hepsi 50-100 bin dolarlık soygunlar.

Fort Knox'a girenler bile bir iki milyon doların peşinde.

Dağcı filminde uçağı düşürenlerin peşinde olduğu para 100 milyon dolar.

Kan gölüne çevrilen sokaklarda dönen toplam soygun 200 milyon doları bulmuyor.

Bizde ise ‘‘banka patronu’’ kisvesindeki soyguncular ‘‘kansız kemiksiz’’ milyar dolar götürüyorlar.

Hollywood'un Türkiye gerçeğinden öğreneceği çok şey var.

Onların ‘‘fiction’’ı, bizim ‘‘gerçek’’in gerisinde.

Cumhurbaşkanı'ndan yalanlama


CUMHURBAŞKANI Sezer adına Özel Kalem Müdürü ve Dışişleri Başdanışmanı Tacan İldem aradı.

Önceki gün, Star Gazetesi'nin bir manşetine dayanarak yaptığım bir yorumla ilgili bilgi verdi.

Fransız işadamları grubuna, yani MEDEF'e randevu verilmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, tam aksine, MEDEF'in Ermeni yanlısı tasarı döneminde Türkiye'ye verdiği destekten ötürü kendilerine teşekkür etmek isteyen Cumhurbaşkanı'nın çok istemesine rağmen, bu heyetle görüşmesinin program yoğunluğu nedeniyle gerçekleşmediğini anlattı.

Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine'e randevu verilmemesi olayını ise bilmediklerini, çünkü Vedrine'in Köşk'ten bir randevu talebinde bulunmadığını söyledi. Ben de Star'ın sürmanşetten verdiği bir habere inanarak bu yorumu yaptığımı, gerçek dışı bir haberden dolayı yaptığım yorumun geçersiz olduğunu söyledim.

Size de duyururum.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Yalanları hiç değilse sürmanşet yapmadığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları