Sarkozy'de değişim rüzgârları

Türkiye'nin belirli koşulları yerine getirmesi halinde tam üyelik müzakerelerine  başlanabileceği sinyalini veren Sarkozy, herkesi şaşırttı.

Ama Fransız liderin öne sürdüğü bir koşul var: Bu yıl sona ermeden Avrupa Birliği'nin gelecekteki sınırlarını ve yapısını tartışacak bir komitenin oluşturulması.

Neydi bu değişimin ana nedeni?

Sarkozy, eninde sonunda Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ilişkilerin üyelik değil, ortaklık zemininde yürüyeceğine bütün tarafların ikna olacağına inandığını söylüyor.

İkinci değişim, Sarkozy'nin  İran'a yönelik strateji değiştirdiğinin kanıtlayan sözleri.
Başkan Bush, İran'ın nükleer silah sahibi olmasının, Orta Doğu'yu nükleer bir soykırım tehdidine maruz bırakacağını savununrken ve gerekirse bu anlamda zor kullanılmasının kaçınılmaz olduğu sözlerine ilk destek Sarkozy'den geldi.

Fransa cumhurbaşkanı, İran'ın nükleer silahlara sahip olmaması için gerekirse zor kullanılması gerektiğini söylemesi bir çok çevrede şok etkisi yarattı.

Bu iki büyük değişikliğin nedeni ne?

Fransız dış politikasına yeni bir dinamizm getiren Nicolas Sarkozy, Tahran'ın nükleer planlarını engellemek için Batılı ülkelerin çabalarını ikiye katlaması gerektiğini; çünkü aksi takdirde ''Ya İran'ın nükleer bombaya kavuşacağını, ya da İran'ın bombalanacağını" söylüyor.

Sarkozy'deki bu  değişikliklerin  arkasında Ağustos ayının ilk haftasında ABD'de tatil yapan Sarkozy ile başkan Bush'un görüşmelerin bir etkisi olabilir mi?

Bilindiği gibi başkan  Bush, Maine'e komşu New Hampshire eyaletinde yaz tatillerini geçiren Sarkozy'yle eşi Cecilia'yı  Kennebunkport kentindeki yazlıklarına öğle yemeği için davet etmişti.

Bush ve Sarkozy yaklaşık iki saat süren, resmi nitelik taşımayan görüşmede İran'ın uranyum zenginleştirme işlemlerinin durdurulması için Birleşmiş Milletler'de harcanan çabalar ve Irak'taki gelişmeleri ele almışlardı.

Fransa'da artık Jacques Chirac dönemi  kapanıyor .Sarkozy yeni bir yaklaşımla ve ABD yanlısı bir politika izlemekle bir ölçüde İngiltere'nin izlediği yola girerek dünya politikasında eskisinden  çok farklı bir yerde söz sahibi olduklarını mı anlatmak istiyor acaba?