Stanley Fischer'in göremedikleri (1)

STANLEY Fischer ile dün yapılan iki toplantıya katıldım. IMF'nin Türkiye'de uygulanan ekonomik politikalar konusunda ne düşündüğünü öğrenmek açısından toplantılar benim açımdan çok faydalı oldu.

Özetle Fischer şunları söylüyor:

‘‘Şubat krizinden sonra hükümet çok çabuk hareket etti. Kısa sürede çok işler yapıldı. Birkaç istisna dışında işler pürüzsüz gitti. Pürüzler de sonunda çözümlendi.

Kamu finansmanı iyi gidiyor. Ekonomi küçülüyor. Ama, bu gibi programların uygulanması sırasında ekonominin küçülmesi normaldir. Türkiye'nin çok dinamik bir ihracat sektörü var. İhracat devalüasyona çok çabuk tepki verdi. Cari denge fazla veriyor.

Enflasyon da yakında daha görünür bir biçimde düşmeye başlayacak. Haziran ayı enflasyon rakamı umut vericiydi. Merkez Bankası'nın yakın bir tarihte enflasyon hedeflemesine geçmesiyle de kurlar istikrara kavuşacak. Faizler düşmeye başlayacak. Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflemesi enflasyonun ve faizlerin düşmesi için nominal çapa rolünü üstlenecek.

Türkiye'nin dalgalı kur sistemi uygulamaktan başka bir seçeneği yoktur. Geçmişte diğer kur rejimleri denendi, fakat başarılı olunamadı. O nedenle, artık Merkez Bankası'nın piyasalara kur dikte etmesi yanlış olur. Bunu yaparsa, dövizi biter. Kurlardaki istikrarsızlık geçicidir. Her şey yoluna girecek. Merak etmeyin. Yeter ki, uygulanan programa güvenilsin.’’

DALGALI KUR

Stanley Fischer,
Türk Lirası'nın ciddi bir para olduğunu sanıyor. Otuz yıldır Türkiye'nin yüksek enflasyon altında yaşadığını, yatırımcıların kendilerini korumak için dövizin en önemli seçenek olduğunu gözden kaçırıyor. Türk Lirası tutmanın yatırımcılar açısından ölçülemeyecek riskler taşıdığını çok ciddiye almıyor. Dolayısıyla, artan kurların bir yerde duracağını ve daha sonra geriye geleceğini düşünüyor. Kurların düşmesiyle TL'nin kıymetinin anlaşılacağını ve insanların dövizden TL'ye geçeceğini sanıyor.

Geçen yıl döviz yatırımlarının getirisinin TL'ye göre çok düşük olacağı Merkez Bankası tarafından garanti edildiği halde yatırımcıların döviz üzerinden yatırımlarını azaltmayıp artırdıklarını unutuyor. Türkiye'de döviz piyasasının gelişmiş ülkelerdeki gibi çalıştığını sanıyor. Arzı olmayan bir piyasanın olacağını düşünemiyor.

Dalgalı kur rejiminde kurların yalnızca tek yönde hareket edebileceğine inanmıyor. Örneğin, dolar kurunun 1 milyon 600 binden 1 milyon 300 bine inmesinin piyasa dinamiklerinden kaynaklandığını sanıyor. Halbuki, Merkez Bankası'nın kurlar fırladığında döviz piyasasında fiyat vererek döviz satışı yaptığının kurlar üzerindeki etkisini hafife alıyor. Kısacası, Türkiye'de döviz piyasasının nasıl çalıştığı kendisine iyi anlatılmamış.

Kurlardaki dalgalanmanın enflasyon üzerinde olumsuz etki yaptığını göz ardı ediyor. Kamu finansman dengesinde faiz dışı fazlanın enflasyonu indirmek için yeterli olacağını düşündüğü gibi bir izlenim veriyor. Her şeyden önemlisi, finansal piyasaların karmakarışık olduğu, enflasyon beklentilerinin bozulduğu bir ortamda, zaten kredibilite yitirmiş bir Merkez Bankası'nın kısa bir süre içinde enflasyon hedeflemesi çerçevesinde bir para politikası uygulayabileceğini ve piyasaların da buna inanacağını ve güveneceğini umuyor. Yani, çok şey umuyor.

Devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları