Ben Şenol Güneş'e olan inancımı kaybettim

Hürriyet yazarlarından Uğur Meleke, Şenol Güneş'in gerçekleştirdiği basın toplantısını değerlendirdi.

Haberin Devamı

“Zaten aslında anlatmaya çalıştığım her denen sebeplerin her denen konuların bir sebebi olduğu düşünülebilir ama yüzde yüz ne kadar etki yapabilir onun cevabı yok onu derken bilmiyor anlamında değil ben diyorum ki işte burada bir kırılma var ondan etkilendi o da diyor ki işte transferi vardı öteki başka bir şey diyor hepsini daha derin yapmak durumundayız çünkü burada önemli olan onların performansını yükseltmek”

YANITTAN BİR ŞEY ANLAMADIM

Yukarıdaki cümle ya da cümleler(!) bire bir Şenol Güneş’e ait. Noktasına virgülüne dokunmadım, zaten nokta-virgül de yoktu! Dün Güneş’in milli takımın başarısızlığı hakkındaki soruya yanıtı tam olarak buydu. Ben kaydettim, tekrar dinledim, bir şey anlamadım. Muhtemelen siz de anlamadınız. İtiraf edeyim, futbolcuların da Güneş’i anladığından endişeliyim.

Haberin Devamı

Dün Şenol Güneş 2 saat 5 dakika kadar konuştu. Hemen hemen her soruya verdiği cevap şuydu: “Biz bu takımı Euro 2020’ye götürdük. O zaman başarılıydık. Şimdi mi başarısız olduk? Turnuvaya gidenler de bu teknik kadro ve bu futbolcular değil miydi?” Sayın Güneş... Bu turnuvaya 1996’da-2000’de-2008’de gitmek başarıydı. Çünkü turnuva 16’lıydı. Sizin bu takımı 2002 Dünya Kupası’na da götürmeniz başarıdır, çünkü Avrupa’nın 15 bileti vardı. Ancak Euro 2020’ye gitmeyi bir zafer olarak addedemeyiz, zira turnuva 24’lü. Yani kaba bir tabirle, yazı-tura atsanız, ülkelerin yarısı zaten alıyor bilet.

SOMUT VERİ DE DATA DA YOK

Biz de 325 milyon değerimizle Avrupa’nın en değerli 10’uncu milli takımıyız. Bu market değeriyle son 24’e kalmamızı zafer kabul edemeyiz. Son 16’ya kalmamız gerekiyordu hatta. Kalamadınız. Ve size sebebi sorulduğunda cevabınız yukarıda! Bu cevaptan sonra ben bir sporsever olarak Güneş’e olan inancımı kaybettim. Dün 125 dakikada ortaya herhangi bir somut veri, data, analiz koymadınız. Bana hiçbir şey geçmedi. Futbolculara da geçtiği konusunda ciddi kaygılarım var. Sayın Güneş... Neden her rakibimiz bizden 5,5 kilometre fazla koştu? Neden as takımımızı sadece FIFA 177’ncisi Moldova önünde denedik? Neden son maçta 3-1 mağlupken son değişikliğimiz Dorukhan oldu? Kenarda Halil-Enes varken amacımız daha fazla gol yememek miydi? Sayın Güneş... İletişim her şey. Haddim değil ama, size bir Ünsal Oskay kitabı önermek isterim. Ya da bir Amerikan komedisi olan Ted Lasso’yu izlemenizi. Ted Lasso, böyle büyük bir kayıp sonrası şöyle diyor bir bölümde: “Kazanmak ya da kaybetmek değil mesele. Bir teknik adamın işi, oyuncunun içinden sahada ve saha dışında en iyi versiyonunu çıkarmak”. Biz neden bu çocukların en iyi versiyonunu ortaya çıkaramadık Sayın Güneş? Keşke alabilseydik bu sorunun yanıtını sizden.

Yazarın Tüm Yazıları