Abdullah Avcı, itfaiyeci değil

Boyd, Douglas ve Elneny'nin etrafında yeni bir Beşiktaş yaratılabilir.

Haberin Devamı

ALMAN futbolunda çok güzel bir terim var. Bir takıma gelip çok kısa sürede etki edebilen hocalara ‘Feuerwehr’, yani itfaiye kurumu diyorlar. Biz de yıllanmış alışkanlıkları itibariyle itfaiyeci bir futbol ulusu olduğumuz için, Abdullah Avcı’nın uzun vadeli yangın söndürme metotlarına çok alışık değiliz.

Elbette futbolda itfaiyeci hocalara da ihtiyaç var. Almanya’da Felix Magath, İngiltere’de Roy Hodgson, farklı yöntemlerle kısa sürede birçok yangını söndürdüler son çeyrek yüzyılda. Türkiye’de Hikmet Karaman ve Rıza Çalımbay, zor durumdaki birçok takıma kısa süreli ilaç oldular. Ama kabul edelim ki, orta ve uzun vadede başarı için itfaiyeye değil, bilgiye, akla, zamana, sabra, matematiğe ihtiyaç var. Şu anda Abdullah Avcı’nın da ihtiyacı olan hemen hemen bunlar.

Haberin Devamı

Elbette akla şöyle bir soru geliyor: Şenol Güneş de asla itfaiyeci bir hoca değil. O da Beşiktaş’a geldiğinde kulüp bir yeniden yapılanma içindeydi. Onun yok muydu bu ihtiyaçları? Vardı elbette. Ama iki sebepten dolayı Şenol Güneş, daha kısa bir sürede aştı problemleri:

O BİR KOD YAZICIDIR

1- Güneş, yetiştiriciden ziyade geliştirici bir teknik adam. “Bir futbolcuyu genç yaşta alayım, sıfırdan kodlayayım, tepeden tırnağa bir Şenol Güneş oyuncusu yaratayım” değil mottosu. Kendini olmuş sanan adamı da yeniden oldurabilen bir hoca. Quaresma, Cenk ya da Babel, hepsi Beşiktaş’a geldiklerinde milli takımlarının tekrar kritik parçaları olabileceklerini zannetmiyorlardı. Ama oldular. Biri 32, biri 30, biri 24 yaşındalardı. Biri Portekizli, biri Türk, biri Hollandalı. Güneş için fark etmiyor. Bir sporcunun iyi yönlerini parlatıp, kötü özelliklerini törpüleyebilen bir simyacı o.

Abdullah Avcı ise bir kod yazıcı. Sıfırdan yaratıcı. Olmuş adamı bir heykeltıraş edasıyla yeniden şekillendirmektense, öğrenmeye aç sporcuyu kodlamada daha başarılı. Visca’yı sıfırdan kodlayan, kendisiyle çalışmadan önce çok fazla insanın tanımadığı Mahmut’u, Cengiz’i uluslararası oyunculara dönüştüren o.

Haberin Devamı

2- Şenol Güneş’in 2015 yazında teslim aldığı kadro, tam da onun eğip bükebileceği türden, yetişmiş ama aç futbolculardan kuruluydu. Gomez, 30 yaşındaydı ama 20’sindeki kadar açtı. Almanya’ya kendini yeniden ispat etmek ve Euro 2016’ya gitmek istiyordu. Gitti de... Atiba, Quaresma, Tosic, Rhodolfo (ve sonra Marcelo), Sosa, hepsi 28 yaş üstü, hepsi temel futbol bilgisine sahip. Ve hepsi dünya futboluna kendilerini yeniden göstermek istiyorlar. Güneş için çok uygun bir kadroydu o.

Bugün itibariyle Abdullah Avcı’nın teslim aldığı kadro da onun felsefesine uyabilir aslında. Quaresma, Medel, Adriano gibi artık üstüne koyma şansı olmayan adamların ayrılması, Avcı stratejisine uygun. Hatta Lens de eklenebilirdi o listeye. Takıma yeni katılanlardan Boyd, Rebocho ve N’koudou 24 yaşındalar. Oraya Elneny de yazılabilir, çünkü Mısırlı bir sistem oyuncusudur, Avcı’nın kodlamasına yatkın olma ihtimali yüksek. Douglas’ın hafta sonu sağ içteki çabası gösterdi ki, o da aç ve oynamak istiyor. Güven 20, Dorukhan 23 yaşında. Bir başka 20’lik Muhayer, ligde rotasyon oyuncusu olabilir. Avcı’nın önünde iki yol var: Ya bu oyuncuların; yani Boyd’un, Douglas’ın, Elneny’nin etrafında yeni bir Beşiktaş yaratacak.

Haberin Devamı

Ve kendine uyan oyuncularla felsefesini sahaya yansıtmaya çalışacak. Ya da prensiplerinden taviz verecek ve kendisi Beşiktaş’ın 2018-19’dan kalan malzemesine uyacak. Birinci yol; yani Avcı’ya uyan oyuncularla bir Avcı modeli yaratmak mümkün. Başarı ihtimali var. Ama meşakkatli. Ve zaman istiyor.

İkinci yoldaysa bence başarı ışığı yok. Yani Avcı’nın oyunculara uyduğu bir modelle Güneş tarzı bir çizgi yakalanabileceğini sanmıyorum.

HAFTANIN ÜZÜNTÜSÜ

CENK’in Everton’a devre arası aceleyle gitmesine karşı çıkmıştım. Çünkü Everton’ın oyun düzeninde ön plana çıkmasının zor olacağını tahmin ediyordum. Kean ve Calvert’ın ardından üçüncü seçenek konumuna düşünce ayrılacağını düşündüm. O da olmadı. Palace’a gidebilseydi, orada birinci santrfor olacaktı. Üzgünüm Cenk için.

Haberin Devamı

HAFTANIN SEVİNCİ

UEFA ülkeler sıralamasında 30,400 puanla halen 10’uncuyuz. Üstümüzdeki Ukrayna 30,700 (yani bir galibiyet) mesafede. Altımızdaki Belçika 30,350 (yani çeyrek beraberlik) geride. Durum bu kadar hassasken 4 takımla gruplarda olmamız olağanüstü mutluluk verici. Umarım 4’ü de Şubat’ta yola devam ediyor olacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları