Taffarel’in bize verdiği ders

Taffarel’in kaleciliğini de hocalığını da adamlığını da bilir bu toplum.

Haberin Devamı

Malum gündemimiz ‘sağlık’ ve üstüne bir de ‘dayanışma’ olunca; gündeme paralel, enteresan bir hatıra geldi hemen aklımıza. Beraberinde de o meşhur ‘tam yerine rast geldi, manzara koyduk’ repliği!.. Sırası gelmişken biz de bir ‘manzara’ koyalım istedik! Evet... Futbol ailemizin sağlık ve dayanışma konusundaki duyarlılığını (!) gösteren, enteresan bir manzara şimdi anlatacaklarımız. Bakmayın üzerinden 6 yıl geçmesine, sanki dün yaşanmış gibi, hafızalara kazınacak bir hatıra aslında...

ALS FARKINDALIĞI İÇİN

2014 yılının kasım ayıydı. Milli Takımımız’ın İstanbul’da Brezilya ile oynayacağı özel karşılaşma öncesi, dönemin Futbol Federasyonu, ülkemizde sayıları 8 bini bulan ALS hastaları için bir ‘farkındalık’ projesi yapılmasına karar vermişti. Kampanyanın ilk adımı da TFF’nin
Riva’daki merkezinde, futbol ailemizin ünlü isimlerinin katılımıyla gerçekleştireceği tanıtım toplantısıyla atılacaktı.

Haberin Devamı

MEDYA İLGİSİZ KALINCA

Ve o tanıtım günü geldi. Kürsüde futbol dünyamızdan birbirinden ünlü isimler vardı ama koca salon bir-iki kameraman dışında adeta bomboş kalmıştı... Belli ki konu spor medyamızın pek ilgisini uyandırmamıştı! Yetkililer çareyi Riva’da bulunan Genç Milli Takım hocaları ve eğitimcilerini (o dönemin) salona çağırmakta bulmuştu. Bu da salonda enteresan manzaralar yaşanmasına yol açmıştı.

Salonun kapısından içeri giren antrenörler, soluğu ALS Derneği Başkanı İsmail Gökçek ve ailesinin yanında alıyordu. Çünkü birçoğu İsmail Gökçek’le aynı dönemde top oynamış, hatta bazıları aynı takımda forma giymiş birer eski futbolcuydu.

BUNLAR ARKADAŞ OLACAK ÖYLE Mİ?

Uzun yıllar sonra ilk defa Riva’da karşılaşmışlardı! Onca yakınlığa, dostluğa ‘takımdaşlığa’ rağmen. Haliyle ayaküstü sohbetleri de genelde “Vay be İsmail’im ne günlerdi...” cümlesiyle başlıyordu. Çünkü ortak hatıraları vardı birçoğunun İsmail Gökçek’le. Belli ki, o futbolcu arkadaşları, onca zaman bu hastalıkla mücadele eden İsmail Gökçek’i o güne dek bir gün olsun aramamışlardı. Kapısını çalmamışlar, telefon açıp hal hatır bile sormamışlardı. Zamanında yaşadıkları onca ortak hatıraya karşılık yaptıkları tek şey; eşi Adalet Hanım’a telefon numaralarını verip, “Abla aman ha hakkım kalsın, bir ihtiyaç filan olursa, lütfen hiç çekinmeden ara” demeleri olmuştu. Ve nihayetinde salonda herkes yerini almış ve malum toplantı başlamıştı. Kürsüde futbol dünyamızın birbirinden ünlü isimleri ve aralarında o dönem Brezilya Milli Takımı’nın kaleci antrenörlüğü görevini yürüten Claudio Taffarel de vardı. Herkesin ortak düşüncesi ve verdiği mesaj aynıydı: “Ülkemizdeki ALS hastalarına sahip çıkalım. destek olalım.” Toplantı, ALS Derneği Başkanı İsmail Gökçek’in teşekkür konuşmasıyla son bulmuştu.

Haberin Devamı

ŞU LİSTEYİ BİR YAPAMADIK GİTTİ!

Neyse, toplantı sona eriyor, millet yavaş yavaş salonu terk edip ayrılırken, kürsüdeki konuşmacılar arasından ünlü bir ismimiz soluğu bizim yanımızda alıyor ve “Tahir kardeşim bir ara konuşalım, İsmail için bir ihtiyaç listesi filan oluşturalım. Bakalım ne yapabiliriz bir değerlendirelim” diyordu. Açıkçası bu sözler beni pek de heyecanlandırmamıştı. Bir taraftan, “Tabii, iyi olur hocam” diyordum ama bir taraftan da içten içe “Yıllardır bir yapamadık şu listeyi be hocam” diye tebessüm ediyordum. O güne kadar ihtiyaçlar da listeler de hep söz de kalmıştı. O son sözü gibi. Her neyse... Riva’daki bu enteresan ve düşündürücü tablonun ardından arabamıza binmiş, Ataköy’deki ALS Derneği’ne yol alırken, çalan telefonumuz bizi bir hayli şaşırtacak ve duygulandıracaktı. Telefonun diğer ucundaki isim o dönem TFF İletişim Direktörü olan İlker Uğur arkadaşımızdı. İlker, az önce kendisini Taffarel’in tercümanı Mert’in aradığını, hem İsmail Gökçek’in hem de ALS Derneği’nin banka hesap numaralarını istediğini söylüyordu. “Orada milletin arasında sormak istememişler. İsmail abi ve dernek için bir şeyler yapmak istiyormuş. Sana zahmet eşine (Adalet hanım) söylersen bana bu bilgileri bir geçsinler” diyordu.

Haberin Devamı

TAFFAREL’DEKİ NEZAKETE BAKIN...

Ne diyeyim, şoke olmuştum. Beni şoke eden; aynı takımda veya aynı dönemde ter dökmüş takım arkadaşlarının telefon numaralarını vermekle yetindiği; ünlü futbol adamımızın on yıldır hâlâ bir ihtiyaç listesi yapamadığı yerde; İsmail Gökçek’le hayatında ilk defa Riva’da karşılaşmış ‘elin oğlu’ Taffarel’in yaptığıydı. Sadece cömertliği değil. Bu işin reklamından kaçınarak, karşı tarafı incitmeden, yardımını büyük bir gizlilik içinde yaparak gösterdiği hassasiyetiyle. Aslında şaşıracak bir şey yok. Taffarel bu. Kaleciliğini de antrenörlüğünü de adamlığını da bilir bu toplum. Neyse ki; o umutsuz başladığımız farkındalık projesi, dönemin Federasyon Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ve bu projenin mimarı Sayın Cengiz Zülfikaroğlu’nun katkıları ve yaptıklarıyla derneğimiz adına mutlu sonla noktalanmıştı.

Haberin Devamı

O JÜBİLE AYIBI UNUTULUR MU?

Meslek hayatımın önemli bir kısmını İsmail Gökçek ve ALS hastalarıyla geçiren biri olarak; bu ve benzeri vakalara çok ama çok rastladım. Hem de daha âlâlarına!.. Örneğin 2003’te jübilesi yapılan İsmail Gökçek’in, 2000 yılında oynanması planlanan, davetiyeleri basılıp dağıtılan ve tüm hazırlıkları tamamlanan ilk jübile maçının, müsabakaya bir hafta kala takımlarımızdan birinin “Sezon öncesi sakatlık filan olur” demesiyle iptal edilmesi ayıbı gibi. Hani derler ya, “İnsana yapılır mı bu?” diye. Hem de ALS hastası olan birine. Düşünebiliyor musunuz, bu darbenin İsmail’e, ailesine ve sevdiklerinde o zaman verdiği tahribatı. Dedik ya, iyisiyle, kötüsüyle bahsedilecek çok profil ve vaka var arşivimizde. Allah bize ömür ve sağlık verirse bunları da tek tek dökeriz bir gün bu sayfalara.

Yazarın Tüm Yazıları