Mucize

Maç öncesi Trabzonspor'dan tek bir beklentim ve istediğim vardı. O da Beşiktaş maçında olduğu gibi mücadeleyi tamamen kendi yarı sahasında kabullenmemesi, topun kontrolünü tümden rakibe bırakmaması ve kaliteli ayaklarının farkında varıp en azından oyuna ortak olma çabasına girmesiydi. Ancak maç başladıktan sadece 15 dakika sonra Galatasaray topa yüzde 73 oranda sahip olan taraftı, oyun tamamen tek kale oynanıyor iken skor 1-0 idi.

Haberin Devamı

Şimdi soruyorum; kadrosunda Yusuf Yazıcı, Sosa, Okay, Abdülkadir, Burak, Kucka olan bir takımın maça böyle başlamasını, toptan bu kadar çok korkmasını, pas yapmak yerine sürekli topu rastgele 3. bölgeye atmasını, oyunu tamamen kontrol edemese bile bu kadar çok rakibin topla oynamasına izin vermesini sağlayan şey nedir? Bu takımın böyle oynamasına sebep olan nedir? Hangi futbol hakkı bu oyunu destekliyor?

BİREYSEL HATALAR

Maçın tamamında kontrol Galatasaray'daydı. Tam saha pres yapan, sürekli kanatları zorlayan, oyunu genişleten, rakip ceza sahasına paslaşarak çok rahat giren ve taraftarı ile tüm ipleri elinde tutan ev sahibi ekip oldu. Trabzonspor ise savunmada sıkça geniş alan veren, geri dönüşlerde sorunlar yaşayan, kanatları koridor tabirinin bile yetersiz bırakarak 'otoban' olmasına izin veren, üst üste 3 tane organize pas yapamayan, set hücumu geliştiremeyen bir görünüşteydi, kısacası makro oyunda Trabzonspor bu maçta Galatasaray tarafından ezildi. Ancak iki gole de baktığımızda gole sebep olan sebepler, taktiksel eksikliklerden ziyade bireysel hatalardı. Abdülkadir'in ve Okay'ın kaybettiği toplar ile fırsatları iyi değerlendirdi Galatasaray. Ve özellikle ilk yarıda ve ikinci yarının ilk 10 dakikası hariç neredeyse hücumda hiç bir tehlike yaratamayan Trabzonspor'un yenilmesine bu 2 gol yetti. Galatasaray'ın karşısında daha dirençli ve 3. bölgeye nasıl geçeceğini bile bir rakip olsa bu maçtan mağlup bile ayrılabilirdi. Ama Trabzonspor hiç bu dertlere sokmadı ne Fatih Hoca'yı ne Galatasaray taraftarını ne de sahadaki oyuncuları.

Bireysel hatalar futbolda yaşanabilir. Sonuçta bu oyun bir noktada hatalar oyunudur. Ancak bireysel hataları kapatacak makro oyunun ve taktiksel hakimiyetin yoksa yaptığın hataların üstünü kapatmak için mucizeler gerekir. Mesela Kucka'nın attığı gol gibi. Bireysel hata sayısı ile gelen gol sayısı 2'ye çıkarsa bu sefer başka bir mucize beklersin çünkü senin iyi bir oyun planın yoktur. Oysaki Trabzonspor 2.golü 60. dakikada yedi. Maçı çevirmek için, oyunu kendi kontrolüne almak için koskoca 30 dakikası vardı ve bu 30 dakika futbol için oldukça uzun bir süre. Ama dediğim gibi doğru bir oyuna sahip değilseniz işiniz mucizelere kalır. Gol atmak için, topu 3.bölgeye taşımak için bir planınız yoksa, 2 tane böyle gol yediğiniz bir maçı hiç karşılık veremeden 'YENİLİRSİNİZ'.

Haberin Devamı

KARANLIKTAKİ BEYAZ NOKTA

Haberin Devamı

90 dakika boyunca Trabzonspor'un nadir olarak iyi oynadığı toplam süre 10-15 dakikayı geçmez. Ve bu 10-15 dakikalık oyunda Trabzonspor rakibin presini kesmek için bir çaba sarf etti. Presi kabul edip sürekli organize olmayan uzun toplar atmak yerine, defanstan kısa toplar ile pas yaparak bu presi kırmaya hatta rakibe yer yer ve zaman zaman pres yapmaya başladı. Bu pres karşısında Galatasaray'ın yaptığı hatalar üzerinde de pozisyonlar bulmayı başarmıştı. Ancak bunu devam ettiremedi ve genel sonuca çok bir etkisi olmadı. Bunu durduran ise bir Fatih Terim hamlesi değil, garip bir şekilde Rıza Çalımbay hamlesiydi. Trabzonspor bu kadar oyunu arkada kabul ederek bir maça çıkmamalı, çünkü görüyoruz ki istenildiğinde bu takım çok iyi pas yapabiliyor. Ve hatta Galatasaray presini bile kırabiliyor.

Haberin Devamı

ŞAPKADAN TAVŞAN

Maçta ilk defa kendine yer edinen, oyuna ortak olan Trabzonspor'u durduran hamle Hubocan'ın çıkıp N'Doye'un girmesi oldu. Burada ki sorun ne Hubocan'ın çıkması ne de N'Doye'un girmesi. Burada ki sorun Okay'ın stopere geçmesi idi. Evet Okay son iki maçtır stoper oynuyordu ve oldukça iyi işler çıkarmıştı. Ancak Okay'ı böyle zorlu bir maçta hatta belki de ligin en zor deplasmanında önce ön libero başlatıp ardından stopere çekmek büyük bir hataydı. Sadece yaptığı gole sebep olan hata üzerinden değil, genelde de bolca pozisyon ve kademe hatası yaptı. Gomis attığı golün benzerini atmaya 3 kere daha yaklaştı. Okay'dan bir stoper olabilir bu imkansız değil ancak bir anda Galatasaray deplasmanında ona böyle bir görev yüklemek hataya bir davetti. Bunun denenmesi gereken maç kesinlikle bu değildi. Novak'ın bile tecrübesine güvenilip böyle bir görev verilebilirdi ama Okay doğru bir tercih değildi. Genel olarak oyuncu performanslarını da eleştirmek isterdim ama konuşmaya değer pek bir şey yok. Onur, Yusuf ve Uğur hariç maçın genelinde takımın büyük kısmı vasat altı bir performans gösterdi.

Yazarın Tüm Yazıları