Beşiktaş'ın 10 sırrı

Siyah beyazlılara Devler Ligi’nde tarih yazdıran en önemli etmen ‘yerli ve yabancıların mükemmel uyumu’ oldu. Kaliteli Türk oyuncuları, ‘yerli-yabancı ezikliğine’ kafayı takmadı. Yabancıları da İstanbul’a, emeklilik yaşamaya değil, futbola ve başarıya aç gerçek profesyoneller olarak geldi.

Haberin Devamı

İNGİLİZ futbolunun başına gelen en kötü şey nedir? Birçok İngiliz, “1966 Dünya Kupası zaferi” der!

Çünkü, bu zaferin aslında İngiliz futbolunun bir karşılığı olmadığı ve sonrası için büyük bir yanılsama yarattığı iddia edilir.

Evet, İngilizler yarım asırdır “Ah o 66” diyerek, mazide yaşamaya devam ediyor. 2018 Dünya Kupası’na da 66’nın gölgesinde gidecekler.

David Winner, ‘Kökler: İngiliz Futbolunun Yakın Tarihi’ kitabında İngilizlerin ‘mazi saplantısını’ çok güzel örneklerle anlatır. Öyle ki, onların ‘geçmiş’ dediği bazen sadece 1 hafta öncesidir...

Şampiyonlar Ligi’nde gruplar belli olduğunda Beşiktaş’ın gruptan çıkacağını iddia ettim. Porto’daki ilk maçtaki 3-1’lik galibiyetle de “O tarih yazılacak” dedim.

Pek mizacım değildir böyle ‘şoke edici’ yorumlar yapmak. Ancak benim gördüğüm şuydu: Beşiktaş’ın iyi bir kadrosu vardı. Pepe, Babel, Quaresma, Adriano gibi dünya futbolunda marka olmuş isimler, kafayı ‘yerli-yabancı ezikliği’ne takmayan Cenk Tosun, Oğuzhan Özyakup, Tolgay Arslan, Gökhan Gönül, Caner Erkin gibi kaliteli yerliler...


ŞENOL GÜNEŞ’iN KARMASI
Fakat daha da önemlisi şunlardır:

1-) Çoğu 30 yaş üstü olan yabancı yıldızlarının hiçbiri İstanbul’a emeklilik ruhuyla gelmedi.

2-) Arap topraklarından Deportivo aktarmalı gelen Ryan Babel, Beşiktaş ile 6 yıl sonra yeniden Hollanda Milli Takımı’na seçildi.

3-) Portekiz Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonu olan Ricardo Quaresma, ‘17’lik bir genç futbolcu’nun iştahıyla oynamaya devam etti.

4-) ”Çin’e gider” denilen Adriano, TFF 1. Lig’in dibindeki Manisa ile oynanan kupa maçında bile forma giyecek kadar bir bilge.

5-) “Banko oynar” havasıyla gelen Alvaro Negredo, Cenk Tosun’un arkasında kalmayı gurur meselesi yapmayacak kadar adil.

6-) Real Madrid gibi dünya futbolunun en yüksek ‘feet’inde uçan Pepe, tüm sermayesini Beşiktaş’a katık etti.

7-) Yerine sezon başında ‘Vida rezervasyonu’ yapılan Tosic, öyle oynadı ki “Şimdi Vida düşünsün” dedi.

8-) Ortalıkta çok görünmeyen Talisca, gole ihtiyaç duyulan en kritik anlarda sihirli dokunuşlarıyla sahne aldı.

9-) Ve “Yerli-yabancı futbolcu yoktur”; “İyi-kötü futbolcu vardır” şiarıyla çalışarak, iyi bir ‘karma’yı sağlayan Cenk’ler, Tolgay’lar, Oğuzhan’lar, Gökhan’lar...

10-) Elbette Şenol Güneş... Kendi tabiriyle, o, yine bir mahir bir heykeltraş gibi, taştaki fazlalıkları alarak başarılı ama daha da mühimi estetik bir takım ortaya çıkardı.


GERÇEKÇİ OL İMKÂNSIZI İSTE
ŞAMPİYONLAR Ligi’nde gruptan çıkmak Beşiktaş için sadece ‘psikolojik bir eşik’ti. Bu eşiğin aşılmasının bir mimarı da göreve geldiği gün “Avrupa’da kupa kaldırmak istiyorum” diyen başkan Fikret Orman’dı.

Önce zihinlerdeki pranga kırıldı. Değil mi ki, her şey zihinde başlardı...

Şimdi Beşiktaş, İngilizleşmeden, önce geldiği noktayı sindirip, akılla değerlendirecek.

Ama hayal etmekten de geri durmayacak ki bir adım ötesine daha geçebilsin...

Hasılı kelam, soyunma odası duvarlarına asılacak pankart şudur: “Gerçekçi ol, imkânsızı iste”...

Yazarın Tüm Yazıları