Mucize

Kadrolar açıklandığında neredeyse bütün Gençlerbirliği taraftarları bir şok geçirdi. Ahmet Oğuz ve Uğur Çiftçi ilk on bir içinde yoktu ve Fenerbahçe maçından sonra kadroya zar zor giren Issah kadrodaydı.

Mücadelenin ilk yarısında topun hakimiyeti konuk ekip Galatasaray’da olsa da sarı kırmızılılar oyuna hükmetmekte zorlanıyordu. Bunda ana etken Gençlerbirliği’nin iyi alan kapatması ve kalabalık halde kendi yarı alanında bulunmasıydı. Ancak; Gomis’e ekstra bir özenli defans yapılmasından kaynaklı olarak, Gomis’in tek paslarıyla boş alan bulabildi konuk takım. Topla oynama bazında Galatasaray’ın çok altında kalan kırmızı siyahlılarda nadir gelişen ataklar kanatlardan Manu ile oluyor ve başkent ekibinin yıldızı Sessegnon bundan dolayı ortalarda görünemiyordu. Atak yönü kanattan ceza alanına ortanın yanısıra, ortaya da dönmek şeklinde düzenlense bu nadir ataklar Beninli yıldızla daha da tehlikeli gelişebilirdi.

Gençlerbirliği ilk yarıdaki etkisiz ama rakibe de pek fazla alan bırakmayan oyununu ikinci yarıda da sürdürdü. Konuk ekipse buna rağmen pozisyona girebildi, Donk oyuna girer girmez altı pas içinde topla buluşup meşin yuvarlağı tribünlere dikti. Maçın kırılma anı bu oldu. Alkaralar ise ikinci yarıda, gol pozisyonuna kadar rakip alanda nerdeyse hiç görünmedi. Ancak son dakikada en doğru tabirle ciğerlerindeki son nefesle kontratak geliştiren Manu ve Alper ikilisi, mucizenin mimarlığını üstlendiler, Manu topu taşıdı, Alper golü yazdı. Bu golle Gençlerbirliği, Galatasaray’a karşı tam 8 sene sonra başkentte kazandı.
Daha Bitmedi

Lidere karşı alınan galibiyet mükemmel fakat daha bitmedi. Ligde kalmak adına her şey şimdi başlıyor. Gençlerbirliği’nin mutlak kazanması gereken üç maç var. Bunlar: Osmanlıspor, Kasımpaşa ve Antalyaspor maçları. Bu üç maçtan çıkarılacak galibiyetlerin puanın başkent yıldızını ligde tutacağı görüşündeyim.