Beşiktaş’ın öz oğlu Yusuf Tunaoğlu

Yusuf Tunaoğlu 1946 yılında İstanbul’da doğar. Beşiktaş’la gencecikken tanışır. Kulübün alt yapısında oynayan bu çok iri cüsseli, çok yakışıklı, çok genç futbolcunun topla bir araya gelişinde bi başkalık vardır. Bambaşkalık.

Haberin Devamı

Büyücü gibi, sihirbaz gibi, usta bir dansçı gibi oynar topla. Dünyanın en şahane dansçısı Gene Kelly’nin o şahane Yağmurda Dans filminde uçuşan adımları gibi. Hem seyredenleri büyüler hem kendisi büyülenir topla buluştuğunda. Öyle bi bambaşkalık.

Bu başkalığın Hakkı Yeten’in dikkatini çekmesi hiç uzun sürmez. Baba Hakkı, 1962 yılına kadar gözünün önünden ayırmaz Tunaoğlu’nu. Artık vakit, o şahane filmde olduğu gibi başka oyuncuların devreden çıkmasıyla sahne alan oyuncuların vaktidir. Şenol Birol ve Birol Peker’in Fenerbahçe’ye transferiyle sahne ışıkları Yusuf Tunaoğlu ve Sanlı Sarıalioğlu’na döner. Baba Hakkı o meşhur cümlesini pat diye kurar: “Şenollar Birollar gider, Yusuflar Sanlılar” gelir.  Beşiktaş’ın öz evlatları artık A takımdadır.

Haberin Devamı

Yusuf Tunaoğlu, daha ilk maçında kendisini izleyenlerin aklını alır. “Uzun boylu, açık renk gözlü, esmer tenli gencecik bir oyuncu… Vücudunun üst kısmı bir jimnastikçi gibi gelişmiş; geniş omuzlu, kıvırcık saçlı, esmer tenli, yağız gencecik bir Kartal. Paslar atıyor, ortalar yapıyor, kaleyi uzaktan yokluyor. Hani gök mavili İtalyanların, Rivera’sı var ya, onun gibi bir şey. Topu her alışında tribünler ayağa kalkmaya başladı. Bir günde bir yıldız doğuyor” diye anlatır Cem Özmeral o günü.

O gün doğan yıldız bir daha uzun süre memleket futbolunun gündeminden düşmez. Beşiktaş’ta 2 Türkiye Ligi Şampiyonluğu görür. 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası yaşar. 6 kere A, 3 kere ümit, 5 kere genç olmak üzere 14 kere milli olur. 1962-1976 yılları arasında 172 lig maçında 23 gol atar. Bir Göztepe maçında kaleciyi ters köşe yaparak attığı gol günlerce konuşulur.

Çocukluk arkadaşı, takım arkadaşı, yol arkadaşı Sanlı Sarıalioğlu ‘‘Onu, izleyenlere anlatmak komik bir çaba. Ancak gençlere tanıtmak gerekirse iki cümle yeterli olacaktır: ‘Başını hiç öne eğmeyen dünya iyisi bir insan. Bir futbol sihirbazı’” der onun için. Yıllarca birlikte futbol oynadığı, oda arkadaşı, sırdaşı Vedat Okyar, ‘‘Onunla aynı formayı giyerken bazen oyunu bırakır, yaptıklarını izlemeye dalar giderdim. Bu inanılmaz futbol yeteneği, herkesi hayretler içinde bırakırdı’’diye anlatır.

Haberin Devamı

1965 yılında Belçika’da düzenlenen Dünya Ordular Arası Futbol Şampiyonası’nda Anderlechtli yöneticilerin de aklını alıverir. Yöneticiler Yusuf Tunaoğlu’ndan bile sık şafak sayar, tezkere günü bekler, ancak Tunaoğlu’nun çok da istekli olmadığı söylenir. Zaten o günlerde yaptığı bir trafik kazası konuyu kapatır. Yusuf evinde kalır.

Futboldan başka sevdiği şeyler de vardır Tunaoğlu’nun. Çok eleştirilir, çok uyarılır, akıl veren çok olur ama Yusuf Tunaoğlu yaşamaktan, eğlenmekten, uzun gecelerden vazgeçmez. Dev cüsseli kırılgan adama hiç iyi gelmez bu hayat. Sıkıntılı günler başlar. Kendisi zaman zaman bazı pişmanlıklarını dile getirdiği için yazıyorum, yoksa haddime değil benim. Öyle gelmiş o günlerde hayat ayağına, o da gelişine vurmuş diyebilirim ancak. Keşke gol olsaydı, keşke hiç “keşke” dememiş olsaydı diyebilirim.

Haberin Devamı

O zor günlerde arkadaşı Yılmaz Güney Arkadaş filminde oynatır onu. Ne muazzam di mi. Açın bakın filmi, boş içki şişeleri ve sigara paketleri arasındaki yenik dev Yusuf Tunaoğlu’dur. Ne ironik di mi.

Zeki Demirkubuz da bir Yusuf Tunaoğlu belgesi yapmak istemesini şöyle açıklar: “Bir maçtan sonra, tüm yöneticiler öbür takıma küfredip haksızlığa uğradıklarını söylerken “Hayır bunu biz yaptık, bahane bulmak hiç dürüstçe değil” diyen futbolcunun belgeselini yapmak isterim.”

Yusuf Tunaoğlu dünya futboluna elli, belki yüz senede bir gelen yeteneklerden biriydi. Babama sorarsanız milyonda bir. Öyle derdi. Futbola ve hayata erken vedasına çok yanardı. Ne zaman Tunaoğlu’nu anlatsa uzun uzun dalardı.

Haberin Devamı

Yusuf Tunaoğlu 22 Temmuz 2000’de, daha 54 yaşındayken,  bi zamandır teklemesine aldırış etmediği, büyük başarılar, kırgınlıklar, keşkeler ve Beşiktaş’la dolu kalbini de alıp sessiz sedasız çeker gider. İçimizde bi cızz sesi, bi ince sızı, en güzel sahnesi gelmeden kopmuş film makarası.

Ruhun şad olsun Yusuf Tunaoğlu. Beşiktaşın öz evladı. Beşiktaş’ın öz oğlu.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları