Erman Pektok
Taraftar Yazarı

Erman Pektok

40 yılında Altay tribünden ayrılmayan bir taraftar Erman Pektok. Alsancak Stadı'nın üç Mustafa'lı, Zagor Zafer'li, Sabahattin'li, Şeref'li Altay'ın mabedinin olduğu ve her haftasonu hıncahınç dolduğu zamanlara denk geliyor ilk maçları. Takımıyla aynı adı taşıyan babasının peşine takılıp Alsancak'tan koşar adım stada yürüdüğü o günlerden beri başka renk, başka arma girmemiş kalbine. Erman Pektok bu taraftarlık duygusunu Taraftarından’daki yazılarına taşıyor.
Daha Fazlası
Tüm Yazıları

Yıldızlar gündüz de parlar

Son 7 maça Gümüşhane'nin ardında kalarak giren Altay, bir cumartesi maçında Atatürk Stadı'nın çimlerine çıkarken, rakip matematiksel olarak henüz garantilemiş olmasa da 3. lig yolunda önemli yol kat etmiş Silivrispor'du. O Silivrispor ki, ilk devre İstanbul'da oynanan maça da sonuncu sırada çıkmış, oynadığı vasat ama istekli oyunla Altay'dan beraberliği koparmayı başarmış ve kaçan 2 puan Altay'ın liderliği devralmasına mani olmuştu.

Devamını oku

Bak İsmet Hoca Yaklaşıyor Tehlike

Son 2 haftada kaybettiği 4 puanla ligi erkenden sonlandırma şansını elinden kaçırmış olsa da, rakiplerin akılalmaz puan kayıplarıyla Altay'a açtıkları kredi tükenmek bilmiyordu. Gümüşhane, Sakarya, Şanlıurfa ve Hacettepe geride kalmış, yara bere içinde olduğu halde önde koşmaya çalışan Altay'ı geriden takip eder olmuştu. Bunu fırsat bilen Bugsaş'ın sessiz ve derinden gelişiyle zirve yarışında işler daha da karışmıştı. Bu ahval ve şeraitte Sakarya Atatürk Stadı'na giderken, dönüm noktası olabilecek çok ama çok zor bir deplasmana gittiğimizin bilincindeydik.

Devamını oku

Güzel Bir Finali Düşlemek...

Altay tribününe abone olanlar, bu güzel armaya gönlünü kaptıranlar bilir. Bu tribünde rahat maç izlenmez. 2 farklı skoru bulsan da elin böğründedir devamlı, ha geldi, ha gelecek... Hesap kitap erbabı olmuştur taraftar, "yetmişe kadar yemezsek, alırız bu maçı", yahut "şimdi on dakika daha böyle idare etsek, rakip de yorulursa...". Baktık ki olmuyor, işler yolunda gitmiyor "yav iyi güzel de oyunu tutacak adam yok, hoca niye almıyor ki falancayı?". Hakemlerden yana da maşallahımız vardır senelerdir, "bu işler"in tesadüfi olmadığını biliriz. Tribünde çekirdek çitleyen de deliler gibi marş söyleyip tepinen de, 40 yıldır kapalıya gelen de bir kaç maç önce ilk kez adımını atan da... Yediden yetmişe her Altaylıda biraz ülser, biraz hipertansiyon, bolca da depresyon mevcuttur. Atmıyorum yahu, kendimden biliyorum. Ama belki uzuun bir zamandır ilk defa arkama yaslanıp rahat bir maç seyrettim ben bugün. Maçın ilk düdüğünden itibaren bir dakika bile gol yiyeceğiz endişesi taşımadan, bir an bile puan kaybeder miyiz korkusu yaşamadan izledim maçı. Öncesinde kafamdaki bütün "zor deplasman" düşüncelerime rağmen. Evindeki 10 maçta 6 galibiyet almış, daha 2 hafta önce Şanlıurfa'yı burada 2-0 yenmiş bir rakip vardı sonuçta.

Devamını oku