Kupa Gün 1

Güncelleme Tarihi:

Kupa Gün 1
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2010 14:30

Birlik beraberlik içinde başladı 2010 Güney Afrika Dünya Kupası. Torununun kızını Shakira konserinden dönerken geçirdiği trafik kazasında kaybeden efsane Nelson Mandela dışında kimse üzülmedi. İlk maç birlik içinde 1-1 bitti, ikinci maç da beraberlik 0-0.

Haberin Devamı

Sol üst köşede tüm zamanların en küçük TRT logosu ve maçın son on dakikasına kadar saat ve skor bandından yoksun olarak izlediğimiz Güney Afrika – Meksika maçı aynı zamanda kupanın açılış maçıydı. Kupa başlarken şunu söylemek lazım: bir ay boyunca kulaklarımıza yapacağımız eziyetin boyutu futbolu aslında ne kadar sevdiğimizin bir göstergesi olacak. Stadda 130-135 desibel gürültü çıkaran bu borudan bozma alet hepimizin rüyalarına şimdiden girmeye başlamıştır. Hepimiz bir ay boyunca kendimizi kocaman bir arı kovanındaymış gibi hissedebiliriz.

Meksika sahaya çok iyi yayılan, ciğeri sağlam arkadaşlardan oluşan bir ekip. Karşı sahada rakibi pres altında tutup, kaptıkları topları hızlı adamları ile doğrudan rakip kaleye götürmek ve sonuca gitmek en büyük avantajları. Hızlı ve çok teknik oyuncuları var ki dünkü maçın en göze batan oyuncusu kuşkusuz (bizim diyelim) Santos’du. İngiltere ile Wembley’de oynadıkları hazırlık maçında da buna benzer bir görüntü çizmişler, topu iyi kullanmışlar ancak çok pozisyon harcamışlardı. Defanslarındaki boy dezavantajından Crouch çabuk yararlandığı için İngiltere kolay bir skor elde etmişti. Dün Meksika yine topu iyi kullanan ve topa çok sahip olan bir görüntüdeydi. Pozisyonlar da buldular ancak gol yollarındaki ciddi sıkıntıları devam etti.

Haberin Devamı

Dünya Kupası’nın gediklisi, Fenerbahçe’nin eski teknik patronu (14 sene mi olmuş, vay canına!) Parreira ise bildiğimiz gibi çok heyecanlı futbol oynatan bir teknik adam değil. Sabırlı, rakibi neredeyse sıkıntıdan teslimiyete zorlayan bir futbol oynatır genelde. Brezilya’yı Dünya Şampiyonu yaptığı zaman da insanlar ‘bu nasıl Brezilya!’ diye serzenişte bulunmuştu. Hemen sonra görev aldığı Fenerbahçe’de de şampiyon olunan sene Uche ile Hogh arasındaki pas sayısı takımın toplamı kadardı. Tabii sabrın sonu selamet olabiliyor bazen. Nitekim kupanın ilk golü nefis bir vuruşla geldiğinde Güney Afrika bir anda rakip kaleyi göremediği maçta öne geçiverdi. Ömer Çatkıç’ın Meksika’daki şubesi Perez’in golde yapacağı bir şey yoktu.

Haberin Devamı

Meksika maçın ilerleyen dakikalarında tempo da sağlayamadı ve oyunda üstünlük yavaş yavaş ev sahibine doğru kaydı. Bizim de klasik hastalığımız ‘tam oynamaya başlamışken gol yemek’ Parreira’nın peşini bırakmadı. Defansın bir anlık gafleti ile kalenin önünde bomboş kalan Marquez durumu eşitledi.

Grubun diğer maçında Fransa ile Uruguay karşılaştı. Açıkçası Uruguay beklediğimden kötü, Fransa sandığımdan iyiydi. Lugano’nun alıştığımız ititrazları ve son dakikada gördüğü sarı kartla rahatladık. ‘Hiç değişmemişsin’ dedik Lugano’ya. Özlemişiz. Fransa’yı TRT spikerinin deyişiyle ‘el yordamıyla’ kupaya getiren Henry’nin Uruguay ceza alanında ‘elle oynama’ itirazları herkesi gülümsetmiştir. Tabii Dublin’deki bazı publarda sadece gülümsemediklerinden de eminim. Ama TRT’nin kısaca ‘Japon’ diye çağırdığı hakem Nishimura bu haksız penaltıyı vermeyince büyük ihtimalle hakkı beraberlik olan maç golsüz sona erdi.

Haberin Devamı

Uruguay’da Forlan’ın etkisi kuşkusuz çok büyük. Rakipler de bunun farkında. Buna rağmen Avrupa Ligi’ni kazanan golün sahibi Uruguaylı Fransa defansını zaman zaman iyi dağıttı. Fransa’da Ribery ve Anelka etkili oldular ancak gol yollarında başarısız kaldılar.

A Grubu sonuna kadar açık kalarak ilk maçları tamamladı. İlk maçlardan sonra gol şanssızlığını kırarsa Meksika ile Fransa – Uruguay maçından galip çıkan taraf ikinci tura uzanır gibi geliyor. Özellikle Meksika – Fransa maçı güzel mücadeleye sahne olacak 17 Haziran 21.30’da.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!