Play-Off'un görünmez eli

Güncelleme Tarihi:

Play-Offun görünmez eli
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2012 09:23

Haberin Devamı

Play-off'un görünmez eli mi? “yerin kulağı var” fobisi mi? yoksa “puanı silinme korkusu mu” bilemiyorum.
Ama ligimizde bir değişiklik var.
Nedeni ne olursa olsun, belki en adaletli değil ama en temiz liglerinden birini oynuyoruz.
Büyük ile küçük arasındaki farkı azaltan bir el değmiş ligimize.
Temiz bir el.
Mücadeleyi sonuna kadar bıraktırmayan bir el.
Sayılar onu söylüyor.

Ne olduğunu anlatabilmek için önce ne yaptığımı anlatmaya çalışayım;
Son 10 yılın (2001 yılından 2011 yılına kadar) 27’ncı hafta sonuçlarını bir araya getirdim.
Şampiyon olan takımdan, sonuncu olan takıma kadar, her sıralama için alınan puanları topladım.
Her sıra için, son 10 yılın ortalamasını buldum.
Bu yılın 27’ncı haftası ile bir fark varmı diye inceledim.
Hani play -off oynayacağız ya.
Değişen bir şey oldu mu?
Çok sık maç yaptık.
Futbolu biraz da mahkemelerde oynadık.
Ne oldu bir değişiklik varmı diye araştırdım.
Oldukça ilginç sonuçlar var.

Haberin Devamı

Meraklısı ve yazının sonuna kadar okuyan sabırlılar için tabloyu, sayfanın sonuna koydum.
Ben çıkardığım sonuçları özetleyeyim;

Bir;
Sıralamanın ilk sekiz basamağında yer alan takımların tamamı, geçmiş yıllara göre daha az puan toplamış.
Geçekten ilginç ve hoş geldi bana.
İlk altı sıradaki takımlar son on yılda ortalama 304 puan toplarken, bu yıl 294 puan toplayabilmişler.
Geçmiş yıllardan 10 puan eksik.
Ligin ilk sıralarının kopup gitmesine alışmıştık.
Kopmamış.
Puanlar aslanın ağzında kalmış, kolay koparılamamış.
Bakınız tablo: 1.

İki;
Dokuzuncu sıradan itibaren de tüm takımlar da son on yıllık ortalamanın üstünde puan toplamış.
Son sırayı inceleme dışı bıraktım.( Ankara spor-Ankaragücü gibi örnekler sıra dışı olduğu için)
Yarışı bırakmamışlar.
İkinci altılı gurup, son on yılda, ortalama 212 puan toplarken, bu yıl 215 puan toplamışlar.
Son altılı gurup ise geçmiş on yılda ortalama 150 puan toplarken, bu yıl 159 puan toplamışlar.
Geçmiş yıllardan 9 puan fazla.
Özetle;
“Ben artık düşmem”, veya “nasılsa düştüm, küstüm” diyen olmamış.
En azından şimdilik.
Bakınız tablo:1.

Play off sistemini getirenlerin amaçlarından biride;
“hedefsiz takım ve maç sayısını minimize” etmekti.
Amaca yaklaşılmış.
Hedefsiz takım kalmaması, teşviksiz lig demektir.
Heyecanın yaygın olması demektir.
Hoş. Güzel. Şık.

Haberin Devamı

Üç;
Ligin lideri ile ikinci arasında 6 puan fark var.
On yıllık lig ortalaması ise 2,5.
Bakınız tablo: 2.
Sanırım burada da “play-off’da kapatırım” düşüncesi hakim.
Başarılı olabilecekler mi birlikte göreceğiz.
Biz en azından şunu söyleyebiliriz;
Bu fark geçmiş yılarda olsa, ligin şampiyonu hemen,hemen belliydi.
Mücadele ikincilik için yapılmaya başlanacaktı.
Umudun devam etmesi de, mücadelenin devamı anlamına gelir.
Bu da hoş.

Birde ligin sonuna doğru yapacağım bu analizi.
O zaman daha net sonuçlar gözükebilir.

Elbette bu tabloyu yalnızca play-off’a bağlamamak gerekir.
Başka özel durumlarda var.
“Puan silme” gibi keskin bir kılıç sallanıyor.
Kimse ne olacağını bilemediği için, sırtını toplanan puanlara dayayıp yatamıyor.
Belki ligi yedinci sırada bitiren takım, kendini şampiyonluk Play-Off’unda bulacak.
Belki de küme düşme hattında.
Belli değil.
En sağlamı, sonuna kadar puanları toplamak.
Bu da etkilemiştir, ligimizi.
Acaba hep böyle mi oynasak?
Oyunun kurallarını maçlar bitmeye yakın açılasak da, “kimse yatmasa”?
Kurallar baştan bilinmeyince heyecan da bitmiyor.

Mücadelenin yavaşlamamasının bir nedeni daha var sanırım;
“Yerin kulağı var” fobisi.
Sayesinde “en temiz ligi” oynuyoruz.
Ne olursa olsun,
Puan cetveline bakarsak, “her an her şey olabilir” durumu söz konusu.
Güzel ve çekişmeli.
Birde arada bir Carlos, “Play-off’a kendimizi attık mı” gerisi kolay türünden demeçler vermese.
Birileri ona, “puanların silinmediğini, ikiye bölündüğünü anlatsa”
O zaman lig tadından yenmez olacak.

Play-Offun görünmez eli

Play-Offun görünmez eli

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!